thoughts
Paylaş

Bir gün antik Yunan hamamında komik bir şey olur. Matematikçi Arşimet bir nesnenin yoğunluğunu; o nesnenin kütlesini ve yer değiştiren suyun hacmine oranlayarak bulur. Sonra ne yapar peki? Çıplak bir halde koşarak çıkıp “Eureka!” yani “Buldum!” diyerek bağırır.

Bu olaydan sonra, kendiliğinden ortaya çıkan anlık bir keşif olduğunda bu olayı hatırlıyoruz; yani “Eureka etkisi” ya da “Aha!” anı. Bilim insanları ‘aha’ların nereden geldiğini bulmak için beyin görüntüleme deneyleri kullandılar. Yaratıcılık anlayışımız gerçekten ilkel olsa da, aklın daha iyi çalışma yollarını bilirsek, yaratıcı alışkanlıklar üretebiliriz.

Aslında önemli olan  şey; Arşimet’in banyo yapıyor olmasıdır, yani yaratıcı fikrin ortaya çıktığında o fikir üzerinde çalışmıyor olmasıdır. The Age of Insight: The Quest to Understand the Unconscious in Art, Mind and Brain kitabının yazarı Eric Kandel, “zihnin gezinmesine izin verme” tarihini inceleyen psikolog Jonathan Schooler’ın çalışmalarına işaret ediyor. Schooler’ın bu büyük fikirler hakkında birçok görüşleri vardır: “Görünen o ki; insanlar problem üzerinde sıkı bir şekilde çalışıyorken değil de, önemsiz işlerle uğraşırken; yürürken, duş alırken veya başka bir şey hakkında düşünürken çözüm üretiyor.”

Diğer bir deyişle, zihinsel yaşamımızın büyük kısmı bilinçsizdir ve bu da yaratıcı anlayışımızın önemli ölçüde nereden geldiğini gösterir. Kandel’ın notlarına göre, yaratıcı anlayış gerektiren sorunlar genellikle bir çıkmaza yol açarlar.  Hazırlık aşaması veya sürekli bir problem çözme çabası, sonunda bir kuluçka dönemine dönüşür. Kandel’e göre:  “Hazırlık, bilinçli olarak bir problem üzerinde çalışma dönemidir, kuluçka dönemi ise bilinçli düşüncelerimizden  kaçınırken, bilinçsizliğimizin çalışmasına izin verdiğimiz dönemdir.”

Bizim yaratıcılık hakkında anlayışımız bu kadar azken, Kandel’e göre yaratıcılığımızı arttıracak ve çok iyi kavramamızı sağlayacak durumların mümkün olacağı bir çağa ilerliyoruz.

Bunun önemi nedir?

Düzgün bir zihinsel hazırlıkla birlikte rahatlamış  hal büyük fikirlerin geldiği yerdir. Kandel’ın yazdığı gibi, rahatlama:  “Bilinçsiz zihinsel sürece erişimin hazır olduğu durum olarak tanımlanır; bu duygu rüya görmeye benzer bir durumdur.” Bu durumdan sadece Kandel bahsetmez, Mozart da şunları söylemiştir:

Ben olduğum gibi, tamamen kendimken, tamamen yalnız ve müsterihken (bir tren vagonunda seyahat ederken, güzel bir yemekten sonra yürüyüş yaparken ya da gece uyuyamıyorken yani bunun gibi durumlarda)  fikirlerim bol miktarda ve en iyi şekliyle ortaya çıkar . Nereden ve nasıl geldiğini bilmiyorum; ne de onları zorluyorum. Bütün bunlar ruhumda kıvılcım saçar ama ben bundan rahatsız değilim. İlgilendiğim konu kendini büyütür, düzene girer ve tanımlanır…Bütün icatlar, bu üretilenler, hoş ve canlı bir rüyada gerçekleşir.

Yazan: Daniel Honan
Çeviren: Meltem Çetin Sever
Kaynak: Big Think


Paylaş

Düşünbil Portal

Düşünbil Portal, bilim, felsefe ve psikanaliz alanlarında yazılı ve görsel içerikli makale, deneme ve çeviri yayınlayan çok içerikli bir portaldır. Genel okur-yazar kitlenin bilinçlenmesini ve farkındalık kazanmasını amaçlamaktayız. “Düşünen her insan gençtir” vizyonu ile her genç insana hitap etmeyi amaçlayan Düşünbil Portal, dergi ve etkinliklerle bu amacını geliştirmektedir.

https://www.dusunbil.com