Bazılarımız gergin. Diğerleriyse çalışmaktan bitkin düşmüş, ebeveyn olmanın getirdiği sorumluluklarla boğuşuyor ya da problemli bir ilişkiden çıkıp yenisine başlıyor. Ne olursa olsun, her ne problem yaşarsanız yaşayın, Stoacıların bilgelikleri her zaman yardımınıza hazır.
Bu eski ve anlaşılmaz felsefenin takipçileri kendilerini Fransız Devrimi’nden Amerikan İç Savaşına, Vietnam’daki esir kamplarına kadar tarihin en büyük sıkıntıları arasında buldular. Bill Clinton her yıl, Roma İmparatoru ve aynı zamanda da Stoacı olan Marcus Aurelius’un Kendime Düşünceler adlı kitabını okuyor, Hillary’nin başkanlık seçimlerindeki yürek burkan hezimeti göz önünde bulundurulursa Bill kitabı ona da okutmalı.
Stoacılık, 3. yüzyılın başlarında Atina’da kurulup sonradan Roma’ya kayan, hayata dair meselelere faydacı çözümler üretmesiyle bilinen bir felsefe ekolü. Temelde ise görüşleri şu; “başımıza gelecekleri kendimiz seçemeyiz ama olanlara vereceğimiz tepkiler kendi inisiyatifimizdedir.”
Stoacılar gerçekten tek bir konu hakkında düşünüp yazıyorlardı: nasıl yaşamalıyız? Gizemli ya da akademik anlamlarda sormuyorlardı bunu, aksine tamamen pratik ve gerçekçi cevaplar arıyorlardı. “Öfke problemim konusunda ne yapmalıyım?” “Birileri benimle alay ederse ne olur?” “Ölmekten neden korkuyorum?” “Karşılaştığım zorluklarla nasıl başa çıkmalıyım?”
Aynı zamanda, bir tiranın tehditleri altında nasıl hareket etmek gerektiği hakkında da önerileri var (“Elbette acıdan uzak durmayı yeğlerim, ama acı çekme zamanım geldiğinde bunu onur ve cesaretle yaşamayı isterim,” diyor Romalı filozof Seneca). Stoacılık’ın günlük hayatımızla uyumlu olmasının sebebi de işte bu tavsiyeler.
Stoacılık teriminin genelde cimrilik ve duygusuzlukla karıştırıldığı düşünülürse, anlamsal açıdan İngilizce’de büyük bir haksızlığa uğruyor. Oysaki günümüzdeki en büyük ihtiyaçlardan biri, doğru anlaşılmış ve doğru miktarda Stoacılık!
Medya bizi gereksiz bilgi yağmuruna tuttuğunda Epictetus gürültünün arasından bize şunu söyler: “Eğer kendinizi geliştirmek istiyorsanız hiçbir fikriniz yokmuş gibi davranmakta ustalaşın ya da farklı konulara aptalca yaklaşmayı öğrenin.” Başkaları sana çok kaba, çok bencil geldiğinde önce bir kendine bak diyor Marcus Aurelius, sen de öyle davranıyor musun? Ve böyle durumlarda en güzel intikam, onlar gibi olmamaktır diye ekliyor.
Toplumun genel eğilimi kariyer ve para odaklıyken, Seneca‘nın kayınpederine söylediği şu söz geliyor aklımıza, “inan bana, hayatındaki dengeyi sağlamak ekonomideki dengeyi sağlamaktan çok daha iyidir.”
Stoacılar, görev ve onur kavramlarını kutsal zorunluluk olarak gördüler ve karşılaştıkları her zorluğun, kendilerini geliştirmeleri için birer fırsat olduğuna inandılar.
Stoacılık yeni takipçileri sayesinde günümüzde de etkilerini sürdürüyor. Geçtiğimiz ay New York’ta, şimdiye kadarki en büyük Stoacılar toplantısı olan “Stoicon” düzenlendi.
Böyle bir felsefe, aylaklık amacından ziyade önemli bir araç gibi görülebilir. Seneca’nın dediği gibi, “O zaman doğru ve yanlışı nerede arayacağım? Kontrolüm dışındaki dış dünyada değil, kendi kontrolüm altındaki kararlarımda!”
Yazar: Ryan Holiday
Çevirmen: Şebnem Ertan
Kaynak: The Guardian