Site icon Düşünbil Portal

Aldanmayın, psikanaliz hâlâ aradığınız şey

Paylaş

Terapi çok fazla, süre çok kısa. Tedavilerin fazlalığı ve uzun süredir devam eden sorunlar için kısa süreli çözüm vaatleri sizi “aldatmasın”.

Terapi ve danışmanın, konuşma terapisinin babası Sigmund Freud ile başlayan uzun bir geçmişi var. Freud, psikanaliz ve psikodinamik terapinin kurucusuydu. Anlamlı ve devam eden terapi ilişkisi bağlamında bu tedaviler özfarkındalığı geliştirir. Psikanalizin merkezinde, eskiden farkındalığınızın dışında olanları fark etmenizi sağlamaya odaklanma vardır. Düşünce, tedavi amacıyla kurulan ilişki ile iç görünün birlikte, farklı seçimler yapma farkındalığı ve fırsatını desteklemesidir. Zihninizin düşüncelerinizi, duygularınızı ve davranışlarınızı ve de en önemlisi ilişkilerinizi nasıl etkilediğini anlamaya başlayabilirsiniz. Düşünebildiğiniz her çözümü denemişseniz psikanaliz size yardım eder. Sık görüşmeler ve psikanaliz ile birlikte gelen katarsis, kaliteli bir yaşam yoluna girmenize uzun süredir engel olan örüntülerin ele alındığı bir ortam sağlar size. Freud’dan beri zihnimizin bilinçdışı bölümlerinin bizim üzerimizde birçok şekilde etkisi olduğu anlaşılmıştır.

Psikanalizin ardından ise belirtileri hafifletme arayışıyla kişinin iç yaşamından uzaklaşan bir akım geldi. Davranış terapisi, klinik tedavi uzmanlarının kişinin istenmeyen davranışlarına, hastanın farkında olup sorun olarak tanımladığı şeylere odaklanabilmesi için bir yöntem olarak geliştirilmişti. Bu terapinin temelinde, tüm davranışların ya ilişkilendirmeyle klasik koşullanma ya da ödül ve cezaların yer aldığı edimsel koşullanma yoluyla öğrenildiği düşüncesi yer alır. Davranış terapisi, bilinçdışından uzaklaşılıp istenmeyen davranışın düzeltilmesine doğru bir yönelişti. Sigarayı bıraktırma programlarında, davranış terapisi temel alınarak sigara içmeden önce gelen şeylerin azaltılmasına ve böylece memnuniyetin geciktirilmesine yoğunlaşılırdı.

Davranış terapisinin ardından bilişsel davranışçı terapi (BDT) yöntemi geliştirildi. Bu yeni yöntemde kısa süreli ve soruna odaklı bir terapi dizisi bulunur. Temel düşünce, kişinin düşünce sürecinin davranışlarını etkileyebilmesidir. Bilişsel davranışçı terapinin farklı çeşitlerinde kullanılan bazı teknikler; dikkat etme, kaydetme ve ev ödevleridir. Bilişsel davranışçı terapinin yapısal olduğu kabul edilir. BDT’nin odak noktasında bilinçli zihin vardır; hem hasta hem de terapist, hastanın boğuştuğu sorunların farkındadır. Bu tür terapiler kişinin düşüncelerine ve düşüncelerin davranışları nasıl etkilediğine odaklanır. Genelde kısa süreli tedavilerdir. BDT terapilerinin çatısı altındaki terapi çeşitleri; diyalektik davranışçı terapi, EMDR (göz hareketleriyle duyarsızlaştırma ve yeniden işleme), destekleyici terapi ve sistemik terapidir.

Terapiyi soğana benzetirsek, göbeğinde sadece tek bir terapi olacaktır. Bilişsel davranışçı terapi veya diyalektik davranışçı terapi gibi kısa süreli terapilerle veyahut destekleyici terapiyle bile sunulan hızlı çözümlerin etkisine kapılmamak elde değil. Meditasyon ve dikkatlilik, hem iç sesleri azaltma hem de farkındalık oluşturup düşüncelere alan yaratma açısından son derece yararlı araçlar olsa da özellikle sorunlar uzun süreden beri devam ediyorsa indirgeyici olur. Kişinin acısını kısa süre içinde hafifletmeyi amaçlayan bir terapi yardımcı olabilir; ama çözümleri geçicidir. Diğer usullerle psikanaliz arasındaki en önemli fark, kişinin sorunlarının bilinçdışındaki kavranışına yapılan vurgudur. Hareketlerimizin çoğunu farkında olmadan yaptığımız söylenir. İşte bu nedenle, göremediklerinize odaklanan tedaviler hayati önem taşır. Yaşadığınız zorlukların merkezinde, farkında olduğunuz şeyler yoktur. Psikanalizde sorunların üzerinde kafa yormak için sağlam bir kararlılık gerekirken uzun süreli sonuçlar da sağlanır. Her hafta yapılan birden çok görüşmenin mahiyeti, besleyici anlayış ve analistin tutarlılığı sayesinde mutluluğunuza neyin veya nelerin engel olduğunu öğrenebilirsiniz. Psikanaliz sabır gerektirir; birçok terapinin tedavi için verdiği hızlı çözüm vaatlerinin aksine, sorunlarınıza bir gecede ulaşamayabilirsiniz. Psikanaliz, dünyanın hiçbir yerinde olmayan bir mekân ve alan sunan, çok daha uzun bir terapi yolculuğudur. Aklınıza gelen herhangi bir şeyi, iyi, kötü veya çirkin her şeyi söyleyebilirsiniz. Asla yargılanmaz, eleştirilmez ve misillemeye maruz kalmazsınız. Kendi sözcüklerinizi ve anlamlarını kavradıkça gerçekten kim olduğunuzu keşfedersiniz. Kendinize şöyle sorabilirsiniz: “Kendimin çirkin yönlerini neden bilmek istiyorum ki?” Yanıt ise basit: Kendimizin tamamen farkında olmazsak çok sayıda hoş olmayan psikolojik belirtiye yatkın oluruz: Uyku bozuklukları, tıbben açıklaması olmayan fiziksel belirtiler, “çıkmazda olma hâli”, hedeflerimizin raydan çıkması, sıkılma hâli, motivasyon eksikliği, kaçınma davranışları ve bu liste uzayıp gider.

Psikanaliz ise şu sorunlarda yardımcı olur: kaygı, panik ataklar, depresyon, bipolar, yeme bozuklukları, yas, geçiş dönemleri, evlilik, boşanma, öz saygı, narsisizm, kişilik bozuklukları, “çıkmazda olma hâli”, motivasyon, yaratıcılık, sağlıklı çocuk yetiştirme, öfke ve asabiyet, hızlı düşünme, yalnızlık, terk edilmişlik duyguları, insanlardan kopukluk, karar verme ve bağımlılıklar.

Kısa süreli sorun odaklı terapilerin bu şekilde takip edilmesi, özellikle de bu ülkede şaşırtıcı değil. Acılarımız için, kültürümüzden gelen, bir hızlı çözüm ya da “talep üzerine” alınana benzer bir çözüm arayışı içindeyiz. Diğer terapiler herkesin farkında olduğu sorunlar için yardım ve çözüm sağlarken acılarımıza ve acıların belirtileri olarak ortaya çıkan rahatsızlıklara farkında olmadıklarımızın çoğu neden olur. Tekerlek içinde hep aynı şeyi deneyip deneyip hiçbir yere gidemeyen bir hamster gibi hissediyorsanız kendinizi, hayat boyu dayanma gücü sunabilecek bir çözüm olarak bir de psikanalizi deneyin isterseniz.

Yazan: Lisa T. Schlesinger
Çeviren: Burçin İçdem
Kaynak: The Huffington Post


Paylaş
Exit mobile version