Site icon Düşünbil Portal

Antik tarım toplumlarındaki ağır işlerin çoğunu güçlü kadınlar yaptılar

Paylaş

Duygusal emeği unutun. 7.000 yıl önce yaşayan kadınlar başka bir orantısız iş yükü ile uğraşmak zorunda kaldılar: Çiftçilik. Yeni bir araştırmaya göre, erken tarım topluluklarındaki tarih öncesi kadınlar çapalama, kazma ve taşıma konularında büyük bir yükü omuzluyorlardı. Şimdilerde bilim insanları, bu kadınların kemiklerini analiz ederek, üst beden güçlerinin bugünün seçkin kadın atletlerini bile aştığını gösterdiler. Bulgular, erken tarım topluluklarında, kadınların ev işleri uğruna ağır işlerden dışlanmış olduğu görüşünü çürütüyor ve o zamanlar -bugün de olduğu gibi- kadının işlerinin asla bitmediğini öne sürüyor.

“İnsanlar bu toplumdaki kadınlara genel anlamda odaklanmıyorlar; [fakat] bu, bugünkü iş bölümlerini anlamak açısından çok önemli,” diyor Tel Aviv Üniversitesi’nde evrimsel anatomi üzerine çalışan antropolog Hila May. Ancak kendisi bu yeni çalışmada yer almıyor. “ Keşke geriye dönüp insanlara nasıl yaşadıklarını sorabilseydik, ama elimizdeki tek şey kemikler.”

Kemikler kaldırma, çekme ve koşma gibi tekrarlanan zorlamalara yanıt olarak ömür boyunca gerilir ve bükülür. İnsanlar, 10.000 yıl kadar önce, daha hareketsiz, çiftçilik odaklı yaşam tarzını göçebe avcı toplayıcı hayata tercih ettiklerinde, kemikleri de bu duruma ayak uydurdu: M.Ö. 5300 yılında ve M.S. 100’ de Orta Avrupa’da sert, bükülmüş erkek kaval kemikleri —sürekli koşu halinde olan kaslarla biçimlendirilmiş— insanlar tarımla daha çok uğraştıkça ve daha az gezdikçe yerlerini giderek daha düz ve daha az katı bir kemik yapısına bıraktı. Ancak, aynı dönemde, kadınların kaval kemikleri çok fazla değişmedi.

Bazıları, bu durumu, tarih öncesi kadınların, göreceli olarak daha az fiziksel güç gerektiren işlerle meşgul olmasına vermişlerdir. Ancak Birleşik Krallık’taki Cambridge Üniversitesi’nden bir antropolog olan Alison Macintosh, hikayede anlatacak daha fazla şey olabileceğini düşünüyordu. “[Tarih öncesi kadınların] o kadar fazla şey yapmadığını ya da erkekler kadar efor sarf etmediğini veya çoğunlukla hareketsiz olduğunu söylemenin ardında muhtemelen büyük bir çarpıtma olduğunu düşündük,” diyor.

O ve meslektaşları, tam olarak neler olduğunu anlamak için, Neolitik Çağ (M.Ö. 5300–M.Ö. 4600), Bronz Çağı (M.Ö. 3200–M.Ö. 1450), Demir Çağı (M.Ö. 850–M.S. 100) ve Orta Çağ (M.S. 800–M.S. 850) dönemlerinde Orta Avrupa’da yaşamış kadınların 89 kaval ve 78 üst kol kemiği modelini kaydetmek için 3D lazer görüntüleme sistemlerini kullandılar. Sonra da bilgisayarlı tomografi kullanarak düzinelerce kadın Cambridge öğrencisinin —ki bunların içinde başarılı koşucular, futbol oyuncuları ve kürekçilerin yanı sıra, kısmen aktif fiziksel eforda bulunan ancak sporcu olmayan kişiler de vardı— bacak ve kol kemiklerinin röntgeni çekildi.

Kemiklerin şekillerini analiz ederek, ne kadar kas kütlesi geliştiğinin göstergesi olan kıvrım ve büklümleri incelediler; sonra da bunları çiftçi kadın analarının (foremothers) kemikleriyle karşılaştırdılar. Macintosh —daha önceki araştırmaya benzer olarak— çağlar boyunca kadın bacaklarının gücünün büyük ölçüde aynı kaldığını keşfetti. Bugün Science Advances dergisinde yayınlanan bir makalede araştırmacılar, üst kollar incelendiğinde yeni bir yapının ortaya çıktığını duyurdular: Neolitik, Bronz ve Demir çağlarındaki tarih öncesi kadınların çalışmaya katılan modern kadın atletlerden %5-%10 oranında daha fazla kol gücüne sahip oldukları belirlendi.

Aslında, tarih öncesi kadın bedenleri, tekrarlayan, tek yönlü çekme gücü konusunda uzmanlaşmış modern kürekçilerinkine çok benziyordu. Hendeklerin kazılması, ekin sepetlerinin ve ekipmanlarının taşınması, hububat ve tahılların öğütülmesi için gerekli olan da aynı tür bir güçtür. Tarih öncesi kadınlar arasında, modern kadından daha fazla güç çeşitliliği vardı. Bunun anlamı, erken tarım topluluklarında kadınların muhtemelen çeşitli ağır işlerde uzmanlaşmış olduklarıdır, diyor Macintosh; oysa erkekler, zamanlarını tarım, koşu ve av gibi alt vücuda ağırlık veren görevler arasında bölüştürüyordu. “Bulgular oldukça ikna edici” diyor May ve ekliyor: “Bulgular osteoporoz gibi kemik hastalıklarının bugün kadınlarda neden bu denli yaygın olduğunu açıklamaya yardımcı olabilir.” Evrim, kadınların kemiklerini hareket halindeki avcı toplayıcı zamanların stresiyle uğraşmak için yapılandırmış ve daha hareketsiz, yerleşik, tarım odaklı hayata hızlı geçiş daha zayıf kemiklere yol açmış olabilir.

Macintosh, araştırmacıların gelecekteki çalışmalarında, tarım devriminden sonra meydana gelen beslenme değişikliklerine odaklanmalarını istiyor. Aynı zamanda daha az et, daha fazla tahıl ve sebze yemenin de kemik ve kas gücündeki değişimi tetiklemiş olabileceğine dikkat çekiyor. Başka bir cevaplanmamış soru da şu, diyor Macintosh: “Erkekler ve kadınlar gündelik işleri tam olarak nasıl bölüşüyorlardı?”


Yazar: Michael Price

Çeviren: Zeynep Şenel Gencer
Kaynak: Science Mag 

Düşünbil Portal’da yayımlanan, Düşünbil yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır.


Paylaş
Exit mobile version