L.P. Hartley’nin “Geçmiş, yabancı bir ülkedir” sözü, klasik sanattaki cinsellik söz konusu olduğunda bir istisna yaratıyor. Erotik imgeler ve fallus başta olmak üzere cinsel organ tasvirleri, Antik Yunan ve Roma‘da geniş bir kullanım yelpazesine sahip olan inanılmaz popüler motiflerdi.
Basitçe söylemek gerekirse, seks Yunan ve Roma sanatının her yerindedir. Açık cinsel betimlemeler, M.Ö. 5. ve 6. yüzyıllarda Atina’nın siyah ve kırmızı figürlü vazolarında yaygındı. Genellikle şaşırtıcı bir şekilde doğayla çelişki içerisindeydiler.
Romalılar da seks tarafından kuşatılmış vaziyetteydi. Pompeii’deki evlerin bahçelerinde bronz kullanılarak yapılmış tintinnabula adı verilen fallus şeklindeki rüzgar çanları bulundu. Aynı şekilde duvar kaplamalarının üzerine de kabartma ile fallus motifleri işlenmişti. Bu kabartmaların en meşhur örneklerinden biri, Roma’daki bir fırında yazan hic habitat felicitas (burada mutluluk oturur) sözüdür.
Bununla birlikte, erotik eylemlerin ve cinsel organların bu klasik tasvirleri, seks takıntılı bir kültürden çok daha fazlasını yansıtmaktadır. Klasik sanattaki cinsellik ve cinsel eylem tasvirleri, çeşitli kullanım alanlarına sahiptir. Ve bu imgelere dair -özellikle modern zamanlarda- hata arar nitelikteki yorumlarımız, sekse karşı sahip olduğumuz tutuma dair çok şey ortaya koymaktadır.
Modern Tepkiler
Tarihi eserler 17. ve 18. yüzyılda yeni yeni toplanmaya başladığında, antik çağlarda erotizmin bu denli aşikâr biçimde ortaya konmuş olması, Aydınlanma döneminde kitlelerde büyük bir şaşkınlık ve rahatsızlık hissi uyandırmıştır. Bu şaşkınlık, yeniden keşfedilen Pompeii ve Herculaneum kasabalarında yapılmaya başlanan arkeolojik kazılarla daha da artmıştır.
Museo Archeologico Nazionale di Napoli’nin Gabinetto Segreto’su (sözde Gizli Kabin), sanattaki klasik cinselliğe verilen modern tepkinin -bastırma ve yok etme- en iyi örneğidir.
Gizli Kabin, 1819’da Napoli Kralı I. Francis, eşi ve genç kızı ile müzeyi ziyaret ettiğinde kuruldu. Kral, açıkça yapılmış olan tasvirleri görünce şok oldu ve cinsel tabiatın tüm unsurlarının ortadan kaldırılıp kabine kilitlenmesini emretti. Erişim “yaşça olgun ve saygın ahlaki değerlere sahip” ve sadece erkek akademisyenler ile sınırlandırıldı.
Genelevdeki duvar resimleri gibi açık materyallerin asıl yeri olan Pompeii’ye metal kepenkler yapıldı ve 1960’lı yıllara kadar, sadece ek ücret ödemek isteyen erkek turistlerin ziyaret etmesine izin verildi.
Erişimin zor olduğu zamanlarda bile, kabindeki koleksiyonun gizliliği sadece işin şöhretini arttırdı. John Murray’nin Handbook to South Italy and Naples (1853) adlı kitabında, ziyaret için izin alınmasının son derece zor olduğu belirtiliyor:
Bu nedenle çok az insan koleksiyonu görebildi ve görenlerin de ziyaretlerini tekrarlamak istemedikleri söyleniyor.
Kabin, 2000 yılına kadar Katolik Kilisesi’nin protestolarına rağmen halka açılmadı. 2005’ten beri koleksiyon ayrı bir odada sergileniyor. Nesneler, antik çağlarda olduğu gibi günümüzde de cinsel içerik barındırmayan sanat eserleriyle bir araya gelmemiştir.
Aristofanes’in oyunlarındaki “nahoş” cinsel ve skatalojik içeriklerin üstünün örtülmesi adına farklı tercüme edilmesi gibi eylemlerle edebiyat da sansürün gazabına uğramıştı. 21. yüzyılda ahlaki ve liberal üstünlük iddia etmeye çalışsak da bir keçi ile Pan’ın çiftleşmesini tasvir eden meşhur mermer heykel, hala modern kitleleri şok etmektedir.
Antik cinselliğe uygulanan sansürün belki de en iyi örneği, klasik heykellerdeki cinsel uzuvların kaldırılması ya da örtülmesi geleneğidir.
Özellikle Vatikan Müzesi, dönemin ahlak anlayışı ve hassasiyetleri uğruna klasik sanat eserleri üzerinde değişiklikler yapması ile ünlüydü. Genital bölgeyi kapatmak için oyma ve dökme incir yapraklarının kullanılması yaygın bir uygulamaydı.
Aynı zamanda, modern insanın çıplaklık ve cinselliği direk olarak birbiriyle ilişkilendirme eğilimine de işaret etti. Bu, antik dönemin insan bedenini mükemmeliyet timsali olarak değerlendiren insanları için şaşırtıcı bir bakış açısıydı. Yani antik çağlardaki cinselliği bunca zaman yanlış mı yorumladık? Evet.
Antik Çağlarda Pornografi
O dönemde insanların cinsel uyarılma için açık erotik betimlemeleri ne ölçüde kullandıklarını söylemek zor. Tasların üzerinde sıkça kullanılmış olan erotik görüntüler, çokça tüketilen şarapla birlikte Atina partilerine kesinlikle heyecan verici bir atmosfer katıyordu. Bu tür görüntülerin kylix adı verilen kaplarda -özellikle de kapların iç tabanındaki tondo adlı dairenin üzerinde- kullanımı oldukça yaygındı. Hetairai (metresler) ve pornai (fahişeler) de partilere katılmış olabileceğinden bu görüntüler uyarıcı işlevi görmüş olabilir.
Romalıların üzerine cinsel betimlemeler yaptığı kandiller için en olası senaryo, nesnenin sevişme ortamında kullanılıyor oluşudur. Kalıp çıkarılarak yapılmış kandillerde erotik tasvirlerin kullanımı yaygındır.
Fallus ve Bereket
Kadın çıplaklığı genelde aşk tanrıçası Afrodit ile özdeşleşmiş olup pek yaygın olmasa da, fallus sembolizmi pek çok klasik sanatın merkezinde yer alıyordu.
Fallus genellikle sanatın çeşitli formlarında Hermes, Pan, Priapus ya da benzer tanrılar üzerinde tasvir edilirdi. Erotik olarak görülmekten ziyade, sembolizmi genellikle koruma, bereket ve hatta şifa ile ilişkilendirilirdi. Pompeii’de ailevi ve ticari ortamlarda kullanılan bir dizi fallusu daha evvel görmüştük. Bu durum, fallusa yüklenen koruyucu özelliğin net bir yansımasıdır.
Pompeii’deki Vetti Evi’nden ünlü bir fresk, çiftlik hayvanları, bitkiler ve bahçeler koruyucusu olan tanrı Priapus’u tasvir etmektedir. Büyük bir penisi ve parayla dolu bir çantası vardır, ayaklarının dibinde bir kase meyve bulunmaktadır. Araştırmacı Claudia Moser’ın yazdığı gibi, görsel üç çeşit bolluğu temsil etmektedir: Üreme (penis), bereket (meyve) ve zenginlik (para çantası).
Bir müzedeki klasik heykellere öylesine bir bakış attığınızda bile, çıplak tanrılar ve kahramanların mermer tasvirlerinde penislerinin genellikle oldukça küçük olduğunu görebilirsiniz. Klasik kültürel idealler, modern dönemin aksine küçük penisin büyükten daha makbul olduğu yönündeydi.
Klasik sanatta büyük penis tasvirlerinin tümü, şehvet düşkünlüğü ve budalalık ile ilişkilendirilmiştir. Priapus, diğer tanrılar tarafından hakir görülmüş ve Olimpos’tan kovulmuştu. Yunanlılar ve Romalılar için “daha büyük”, “daha iyi” demek değildi.
Efsaneler ve Seks
Fallus, aynı zamanda Dionysus eğlencelerinde de vurgulanmıştı. Yunan şarap, tiyatro ve değişim tanrısı Dionysus ve müritlerinin (erkek satirler ve dişi maenadlar) şarap çanaklarının üzerindeki cinsel tasvirlerini görmek hiç de şaşırtıcı değil.
Satirler yarı insan, yarı keçi idi. Trajikomik bir şekilde dans, şarap ve kadınlara düşkünlüğü olan mastürbasyon bağımlısı ve parti delisi yaratıklardı. Öyle ki günümüzde “satiriasis” kelimesi, Dünya Sağlık Örgütü’nün Uluslararası Hastalık Sınıflandırması’nda (ICD) dişi formu olan nemfomaninin yanı sıra erkeklerde cinsel doyumsuzluğu tanımlamak için kullanılmaktadır.
Tiyatro festivallerinde satir rolünü oynayan aktörler insan değil, Dionysus’un efsanevi yaratıkları olduklarını göstermek için sahneye sahte fallus kostümleri ile çıkarlardı.
İlk klasik sanat koleksiyoncuları, hayranlık duydukları Yunanlıların ve Romalıların bir dizi cinsel ihtiyaç ve arzuları olan dünyevi insanlar olduklarını görünce şok oldular. Ancak bu sanatın cinsel yönlerini vurgularken, fallik sembollerin cinsel olmayan rolünün hakkını veremediler.
Yazar: Craig Barker
Çeviren: Selenge Tümtürk
Kaynak: theconversation
Düşünbil Portal’da yayımlanan, Düşünbil yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. Düşünbil Portal’da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur.