Stockholm Üniversitesi’nden bir araştırmacıya göre Anadolu, 8.000 yıl önce Avrupa’da çiftçiliğin ortaya çıkışı esnasında sadece tarımın değil, insan soyunun da kaynağıydı.
Stockholm Üniversitesi’nden yapılan bir basın açıklamasında, “Çiftçilik 8.000 yıl önce Avrupa’ya yayıldığında, Anadolu bir merkez işlevi görerek genlerini ve yeni düşüncelerini batıya doğru yaydı” denilmektedir. “Stockholm’de koordine edilen ve Anadolu’daki kalıntılardan alınan DNA’ya dayalı uluslararası bir araştırma, Anadolu’nun hem oynadığı rolün hem de Doğu’nun ve Batı’nın dikkatini çekmesinin önemine işaret ediyor.
Doktora öğrencisi Ayça Omrak, Anadolu’da 1994 yılında kazısı yapılan bir sit alanı olan Kumtepe’den 6.700 yıllık insan genetik materyalini alarak Avrupalılar ve diğer insanların 5.000 ila 2.000 yıllık DNA’ları ile karşılaştırdı. Tarih öncesi DNA’nın ağır biçimde bozulmuş olması ve üzerinde çalışılmasının çok zor olmasına rağmen Omrak, çiftçiliğin yayılmasına dair soruları cevaplamak için gerekli materyali elde etmişti. Çalışmayı Stockholm Üniversitesi’ndeki Arkeolojik Araştırma Laboratuvarı’nda yaptı. Sonuçları ise 2016 yılında, Current Biology dergisinde yayımlandı.
Stockholm Üniversitesi’nin basın açıklamasında, Arkeolojik Araştırma Laboratuvarı’nda arkeogenetik araştırma direktörü olan Anders Götherstörm, daha fazla çalışmaya ihtiyaç duyulduğunu söylüyor. “Sonuçlar, Avrupa’nın tarih öncesi dönemleri üzerinde Anadolu’nun önemini vurgulamakta ama tarımsal gelişimin nasıl ilerlediğini anlamamız için Levant [1]’tan gelen materyale daha derinlemesine bakmaya ihtiyaç var. Jan [2], bu hususta haklı,” dedi.
Ayça Omrak’ın araştırması, ilk Avrupalı çiftçilerin Antik Anadolu’dan (Günümüz Türkiye’si) geldiğini söyleyen yakın zamanlı bir başka çalışmayı doğrular nitelikte görünüyor.
Nature [3] dergisinde yayımlanan ve Amerika Birleşik Devletleri’ndeki (diğer 28 araştırma merkezi arasından) Harvard Tıp Fakültesi öncülüğündeki bu çalışma, tarih öncesi genetik materyalin 230 örneğinin analizine olanak sağladı. İspanya’da bulunan El Mirador de Atapuerca mağarasından alınan 15 örnekten elde edilen sonuçla Avrupa kıtasının yerlilerinin son bin yıldaki evrimine dair bir portre çizilmiştir.
Dublin Üniversitesi’nde arkeoloji doçenti ve Nature dergisinde yayımlanan çalışmanın ortak yazarı olan Ron Pinhasi şöyle söyledi:
“Neolitik Devrim, insanlığın belki tarih öncesindeki en önemli dönüşümüydü. Şimdi Anadolu’dan Avrupa’ya nüfus akışı olduğuna, bunun da bölgeye tarımı getirdiğine ilişkin kanıtlarımız var. 40 yılı aşkın bir süredir, bu sorunu çözmenin imkânsız olduğu düşünülmekteydi.”
2012 yılında ScinceNordic [4]’te yayımlanan bir makale, insanların 10.000 yıl önce Türkiye’nin güneydoğusundaki bir yerde siyez buğdayı yetiştirdiklerini dile getiriyor. Bilim insanları, daha öncesinde bu dönemdeki insanların çiftçilik yapıp yapmadıklarından emin değiller. Makale şunu aktarıyor:
“Suriye’de bulunan Abu Hureyra adlı yerleşim bölgesinde 12.000 ila 13.000 yıl öncesine dayanan evcilleştirilmiş çavdarın keşfi büyük bir ilgi çekti. Ancak bu bölgeyle alakalı arkeolojik delil yetersiz -yalnızca üç çavdar tohumu bulundu- ve burada bir çavdar yetiştirme geçmişi olduğuna ilişkin herhangi bir kanıt yok.”
Çoğu araştırmacı, tarım faaliyetlerinin Akdeniz ile İran arasındaki bölgede başlayıp bu bölgeden genişlediği konusunda aynı fikirde. Buna karşın diğerleri ise çiftçiliğin, dünyanın birçok yerinde eş zamanlı başladığı görüşündedir.
İran’ın batısında, 485 metre yükseklikteki Zagros Dağları’nın eteklerinde çiftçilikle uğraşan bir köy olan Ghogha Golan’da yapılan kazılarda 12.000 yıl öncesine dayanan bitki yetiştirme bulgularına rastlandı. Araştırma’da 21.000’den fazla yabani arpa, buğday, mercimek ve bezelye kalıntısı bulundu. Almanya’da bulunan Tubingen Üniversitesi’nden Simone Riehl [5]; dünyanın başka bölgelerinden ayrı olarak buradaki köylülerin buğday, mercimek ve arpa yetiştirdiğini öne sürdü.
Eğer tarım Türkiye’nin doğusunda ortaya çıkmışsa yalnızca coğrafyayı ele aldığımızda bile buradan Avrupa’ya yayılmış olması oldukça mantıklı görünmektedir.
Dipnotlar:
- Levant; Akdeniz’in doğu sahillerinde bulunan geniş bir bölgeyi tanımlamak için kullanılan, sınırları kesin olmayan, coğrafi, tarihi ve kültürel bir adlandırmadır. (ç.n.)
- Jan Stora, Ayça Omrak ile aynı fikirde olan ve osteoarkeoloji alanında bilimsel çalışmalar ortaya koyan bir akademisyen. Farklı çalışmaların birbirini desteklediği vurgulanmaktadır. (ç.n.)
- Nature, 4 Kasım 1896’dan itibaren doğa bilimleri konusundaki üst düzey çalışmalar ve makalelerin yayımlandığı, bilim otoritelerince kabul gören bir dergidir. (ç.n.)
- ScienceNordic (NSCF- Nordic Science Center Association), İskandinavya ve Baltık Ülkeleri’ndeki bilim merkezleriyle ortaklaşa bilimi yaygınlaştırmayı amaçlayan kuruluştur. (ç.n.)
- Simone Riehl, geçmiş çevresel koşulların dinamiklerini ve bunların toplumlardaki gelişmelerle olan karşılıklı ilişkileri hakkındaki sorunları ele almak için arkeolojik alanlardaki bitki kalıntılarını temsili veri olarak kullanan bir çevre arkeoloğudur. (ç.n.)
©® Düşünbil (2023)
Yazar: Mark Miller
Çeviren: Mehmet Emre
Çeviri Editörü: Selin Melikler
Kaynak: ancient-origins.net