Site icon Düşünbil Portal

Beyaz erkekler felsefe alanına hala hakim, kadınlar antolojilerde yer almıyor

Émilie Du Châtelet

Paylaş

1747’de yayımlanan eserinde Immanuel Kant;, Newton, din, bilim ve matematik alanlarında uzman olan bir filozoftan alıntılar yapar. Eseri birçok dile çevrilmiş olan bu filozof Emilie Du Chatelet’ten başkası değildir.

Lakin döneminde Kant’tan daha başarısız olmamasına ve etkin çalışmalarına rağmen Emilie Du Chatelet’in eseri, 1.000 sayfayı aşkın Norton Anthology of Philosophy’nin (Norton Felsefe Antolojisi) yeni basımında yer bulmuyor. Sözü geçen antoloji, felsefenin 24.000 yıllık tarihinin izini sürdüğünü iddia ediyor ama yine de 20. yüzyıl ortalarındaki yazının yer aldığı bölüme kadar içerisinde tek bir kadın düşünür bulundurmuyor. Uzmanlara göre bu durum üniversite derslerinde kullanılan diğer önde gelen antolojilerde de aynı.

Ayrıca, 17. yüzyılda yaşamış ama antolojilerde ismi geçmeyen diğer İngiliz kadın düşünürler şöyle: üretken bir yazar ve doğa filozofu Margaret Cavendish, Kabbalah’tan esinlenerek yazmış olduğu, içerisinde Descartes’ın, Hobbes’un ve Spinoza’nın felsefelerini incelediği The Principles of the Most Ancient and Modern Philosophy adlı eserin sahibi Anne Conway ve son olarak da Cambridge Platonists adlı grubun üyelerinden birinin kızı ve hem birçok eser vermiş hem de Alman matematikçi ve filozof G.W. Leibniz’in fikirlerini John Locke ile mektuplaşarak tartışan “Lady” Damaris Masham.

Feminizmin ve çok kültürlülüğün yaygınlaşmasına, kadınların edebiyattan antropolojiye kadar her alanda etki sahibi olmalarına rağmen, felsefe alanında eğitim görüp yine de kadın filozofların tarihi katkılarına denk gelmemek oldukça mümkün. Beyaz erkekler düzene hala hâkim ve bazılarının da dediği gibi felsefe alanı, dehanın cinsiyete bağlı olduğu mitiyle örtüşüyor.

Duke Üniversitesi felsefe anabilim dalında çalışan doçent doktor Andrew Janiak, ilk defa 1990 yılında yüksek lisans öğrencisiyken kendisini oldukça şaşırttığını belirttiği, Kant’ın Madame Du Chatelet referansına rastladı. Janik “Kant burada cidden ‘Madame’ mı demek istiyor?” diye düşündüğünü hatırladığını belirtip şöyle bir ekleme yapıyor “hayatımda ilk defa bir filozofun bir kadının fikirlerine atıfta bulunduğunu o zaman gördüm.”

Şimdiyse, Janiak ve Duke Üniversitesi öğrenci ve araştırmacı ekibi, Columbia ve Pennsylvania Üniversitelerinde çalışma arkadaşlarıyla birlikte kadın filozofların unutulmuş sesi olan bir web sitesi kurdular ve böylece akademisyen ve öğrencilere nadir bulunan bir çalışma fırsatı ve destek sağlamış oldular. İsmi Project Vox olan bu site, 17. yüzyılda yaşamış kadın filozofların yazdığı metinleri ve çevirilerini yayımlamasının yanı sıra konuyla ilgili üniversite dersleri için öneri niteliğinde müfredat programı sunuyor. Sözü geçen bu site açık kaynak şeklinde oluşturulmuş olduğundan, dünyanın her yerinden fakülte ve öğrenciler siteye katkıda bulunup içeriğindeki materyallerden yararlanabiliyorlar. Ayrıca sitenin 10 kişiden oluşan bir uluslararası tavsiye kurulu da mevcut. Janiak çok sayıda kişinin Mart ayında hayata geçirilen müfredat projesine katkıda bulunduğunu ya da müfredatın bir kopyasını istediklerini belirtti.

Margaret Atherton’un 1994 yılındaki koleksiyonu olan Women Philosophers of the Early Modern Period, sözü geçen kadınları konu aldığı halde, sadece başka kişilerin çalışmalarıyla ilgili olan makalelerini öne çıkarıyor. Dönemin kadınlarının çalışmalarından oluşan kapsamlı ve ciddi bir basım ya da bir antoloji hala mevcut değil (Janiak şu an Columbia Üniversitesi’nden Christia Mercer ve Massachusetts Üniversitesi’nden Eileen O’Neill ile beraber bir dizi eserin düzenlemesini yapıyor).

Duke Üniversitesi’nde Doktor adayı olan Adela Deanova ise bu girişime geçen yıl katıldı ve en zoru olan kadın filozofların yazılarının izini sürme işini üstlendi. Deanova’nın söylediğine göre bu yazıların çok azı ana akım dergilerde bulunuyor; çoğu tarih ve edebiyat kitaplarında hatta kişisel mektuplarda da parçalar şeklinde bulunuyor. Ayrıca şöyle bir ekleme yapıyor “Bu yazıları başka dillerden İngilizce’ye çevirmek onları ulaşılır kılıyor. Konu üzerinde birçok bilgi üstü örtülmüş halde, o yüzden bizler, araştırmacılar ve öğretim görevlileri için bunları faydalı hale getirilmiş bir şekilde sunmak istiyoruz.” Deanova yazıyor olduğu tezin bir bölümünde Cavendish’in Robert Boyle ve Robert Hooke eleştirisine yer veriyor, bununla birlikte Leibniz’in Masham’a Fransızca olarak yazdığı 12 adet mektubu İngilizce’ye çevirmekle meşgul.

Duke Üniversitesi’ne verilen beşeri bilimler bursuyla finanse edilen Project Vox, Janiak tarafından felsefe ve bilime tarihi katkıları olan ama çalışmaları nispeten göz ardı edilen dört kadının çalışmalarıyla faaliyete geçti. Bahsi geçen bu kadınların fikirleri kendi dönemlerinde tartışıldı, yayımlandı ve hatta alanlarında mihenk taşı niteliğinde olan Henri More, Francis Mercury Van Helmont ve Conway’in çalışmalarından övgüyle bahseden Leibniz gibi isimleri etkiledi. Kadın olduğundan üniversiteye giremeyen ve Royal Academy of Science üyeliğine alınmayan Du Chatelet ise evini çeşitli disiplinlerden Avrupalı uzmanlara yönelik bir kültürel toplantı salonuna çevirdi. Yayımladığı Foundations of Physics üzerinde ateşli tartışmalar gerçekleşti ve içerisinde bulunan yazılardan bir kısmı Fransız Aydınlanması’nın en etkili yayınları olan Diderot ve D’Alembert’in Encyclopedia eserlerinde atıfsız bir biçimde yer aldı.

Bahsi geçen kadınların katkılarını görmezden gelmek dönemin yanlış yorumlanmasıyla kalmayıp, aynı zamanda felsefenin statüsünün beyaz adama ait kılınmasını sağlıyor. 2009 yılının verilerine bakıldığında görülüyor ki, Amerika’daki felsefe fakülteleri üyelerinin %35’i kadınken, Amerikan Sanat ve Bilim Akademisi projesi olan beşeri bilimler göstergelerine göre ise yine aynı yılda doktor unvanlarının sadece %30’u kadınlara verildi. Keza bu rakamlar Birleşik Krallık, Avustralya ve Kanada dahil dünyanın her yerinde benzerlik gösteriyor.
Dahası, felsefe doktora eğitimi alan kadın oranları da yıllar içinde pek değişiklik göstermiyor. 1987 yılında, örneğin, Amerika’da doktora yapan kadınların oranı ancak %20’yi buluyordu.

Amerikan Felsefe Derneği yetkili müdürü Amy. E. Ferrer şöyle bir açıklamada bulunuyor. “Kesinlikle görmekteyiz ki kadınlar sistematik olarak düzen dışı bırakılmış durumdalar ve düzene girebilen kadınlar ise kadınların yaptıkları tesiri göremiyorlar. Önemli işler yapmış olan kadınların var olduğu kabul edilmeli.” APA’nın çeşitlilik temalı yaz enstitüsü ile kadın lisans öğrencilerine yönelik bir takım üniversitelerde mevcut mentorlük programlarına da atıfta bulunan Ferrer “son birkaç yılda felsefe alanı içinde veya dışında kadınların çok daha fazla ilgi gördüğü bir gerçek,” diye ekliyor.

Denova, akademi dünyasında kariyer sahibi olmaya karar verdiğinde alanında ne kadar da az sayıda kadının olduğunu fark ettiğini söylüyor. “Kadın filozofların alana katkıları üzerine çalışmalar yapmak, kadınların da kendilerini bu alanda daha rahat konumlandırmalarına yardımcı oluyor. Ama kadınların ‘bir grubu rencide etmemek’ amacıyla alana eklenmesini de istemiyoruz. Biz bu eserlerin öğretilmesini istiyoruz zira bu konular atlanırsa, öğrenciler alanlarıyla ilgili eksik bilgi edinmiş olacaklardır,” diye ekliyor.

Kadınların tarihi çalışmalarının bu kadar geniş çapta paylaşılmasına rağmen neden üstü örtülü kaldıkları konusuna gelirsek, düzgün bir cevabı olmayan bir soruyla karşılaşmış bulunuyoruz. Du Chatelet’in durumu için Janiak, “Du Chatelet’in şöhreti yıllar içinde yazarlıktan çevirmenlik alanına kaydı ki bu da entelektüel kadınlar için toplumsal anlamda daha kabul edilebilir bir konumdu,” diye belirtiyor.

Du Chatelet’in umumi ve uzun soluklu bir ilişki içinde olduğu Voltaire bile onun geride bıraktıklarını minimalize etmede rol oynadı. “Bir takım çalışmalarında Du Chatelet’in zekası ve fikirlerinden övgüyle bahsetmiş olsa da, Voltaire ancak Du Chatelet 43 yaşında öldükten sonra ondan çevirmen olarak bahsetmiş ve onu fikirlerini türetmiş olmakla itham etmişti,” diyor Janiak ve ekliyor “O, bilimi Voltaire’in bilmediği bir şekilde anlıyordu, sanırım Voltaire tarafından kıskanılıyordu.”

Yazar: Susan Price
Çeviren: Merve Erdoğdu
Kaynak: The Atlantic

Düşünbil Portal’da yayımlanan, Düşünbil yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır.


Paylaş
Exit mobile version