Site icon Düşünbil Portal

Beynimiz istemediği için neredeyse kesin olarak gerçekliği yaşamıyoruz

beyin

İllüstrasyon Lola Dupre

Paylaş

Her bilişsel yanılgının bir sebebi var; öncelikli olarak beynimize zaman ve enerji kazandırmak.

Belli bir türdeki her düşüncenin alenen bir yanılgı olduğu hissine kapılıp adını ya da detaylarını hatırlayamadığımda Vikipedi’nin bilişsel sapmalar listesine referans vererek yıllarımı geçirdim. Bu sayfadaki bilgileri yıllar içinde defalarca özümsemeye çalıştıysam da çok azı zihnimde yer etti.

Ben de daha derin şekilde öğrenmeye çalışmaya ve bu listeyi daha basit ve açık bir yapıyla yeniden düzenlemeye karar verdim. Bu yanılgılara, çözmeye çalıştıkları probleme göre bakarsanız, neden var olduklarını, nasıl faydalı olduklarını ve karşılığında neyden ödün verdiğimizi (ve bunun sebep olduğu zihinsel yanlışlıkları) anlamak kolaylaşıyor.

Sapmaların bize yardımcı olduğu dört sorun: Aşırı bilgi yüklemesi, anlam yetersizliği, hızlı davranma ihtiyacı ve neyin sonra hatırlanması gerektiğinin nasıl bilineceği.

Sorun 1: Çok fazla bilgi

Dünyada çok fazla bilgi var; neredeyse tamamını filtreleyip atmaktan başka bir seçeneğimiz yok. Beynimiz, sonra gerekli olma ihtimali en yüksek olan bilgi parçalarını aradan seçmek için birkaç basit taktik kullanıyor.

Sorun 2: Anlam yetersizliği

Dünya oldukça karmaşık ve biz sadece ufacık bir kesitini görüyoruz – ama hayatta kalmak için bundan bir anlam çıkarmamız gerekiyor. Hafifletilmiş bilgi akımı geldiğinde noktaları birleştirip, boşlukları zaten bildiğimizi düşündüğümüz şeylerle dolduruyoruz ve zihnimizdeki dünya modelini güncelliyoruz.

Sorun 3: Hızlı davranma ihtiyacı

Zaman ve bilgi bakımından kısıtlıyız, fakat bunun bizi aksatmasına izin veremeyiz. Belirsiz durumlarda hızlı harekete geçme yetimiz olmasaydı tür olarak çoktan tarihe karışmıştık. Her yeni bilgi parçasıyla, elimizden gelen en iyi şekilde duruma etki yetimizi ölçmeli, bunu kararlarımıza uygulamalı, geleceği canlandırıp sonrasında ne olabileceğini öngörmeliyiz ve aksi takdirde yeni önsezimizle davranmalıyız.

Sorun 4: Neyi hatırlamalıyız?

Evrende çok fazla bilgi var. Sadece gelecekte işe yarayacağı kesin olanları tutmayı karşılayabiliriz. Sürekli olarak neyi hatırlamaya çalışacağımız ve neyi unutacağımız üzerine kumar oynamak ve bir şeyleri feda etmek zorundayız. Örneğin, genellemeleri çok özel olanlara tercih ederiz, çünkü daha az yer kaplıyorlar. Çok fazla sadeleştirilemez detay olduğunda, aralarından bir kaç göze çarpanı seçer ve gerisini atarız. Burada kaydettiğimiz şey, aşırı bilgi yüklemesi ile alakalı (sorun 1) filtrelerimize bilgi sağlama ihtimali en çok olanlar ve sorun 2’de eksik bilgiyi tamamlamak için bahsedilen süreçte akla gelenler. Her şey kendi sistemini destekleme üzerine kurulu.

Harika, bütün bunları nasıl aklımda tutacağım?

Tutmak zorunda değiliz. Ama beynimizin son birkaç milyon yıldır üstesinden gelmek için evrildiği bu dört büyük problemi hatırlayarak başlayabiliriz:

  1. Aşırı bilgi yüklemesi pek hoş değil, biz de okkalı bir filtreden geçiriyoruz.
  2. Anlam eksikliği kafa karıştırıcı, biz de boşlukları dolduruyoruz.
  3. Şansımızı kaybetmemek için hızlı davranmak zorundayız, biz de anlamadan yargıda bulunuyoruz.
  4. İşler kolaylaşmak bilmiyor, biz de önemli şeyleri hatırlamaya çalışıyoruz.

Aşırı bilgi yüklemesi içinde boğulmamak için beynimiz inanılmaz miktarda bilgiyi gözden geçirip filtrelemek ve hızla, hatta çaba sarf etmeden aralarında nelerin gerçekten önemli olduğuna karar verip onları seçmek zorunda.

Dikkatimize takılan bilgi parçalarından anlam çıkarabilmek için boşlukları doldurmak ve hepsini var olan zihinsel taslaklara oturtmamız gerek. Aynı anda, bunların hepsinin kısmen istikrarlı ve mümkün olduğunca hatasız şekilde yapıldığından da emin olunmalı.

Hızlı davranabilmek için beynimiz hayatta kalma şansımızı, güvenliğimizi ya da başarımızı etkileyecek anlık kararlar vermek, ve bunları yapabileceğimize dair özgüven hissetmek zorunda. Ve bütün bunları olabildiğince verimli şekilde yapabilmek için, beynimiz yeni bilgilerin en önemli ve kullanışlı olanlarını hatırlamak ve diğer sistemleri, onlar da zamanla adapte olup gelişebilsin diye bilgilendirmek, fakat bundan fazlasını da hatırlamamak zorunda.

Kulağa oldukça kullanışlı geliyor! Peki olumsuz tarafı ne?

Bu dört probleme ek olarak, sorunlara çözümlerimizin kendi içindeki sorunlarının dört gerçeğini de hatırlamakta fayda var:

  1. Her şeyi görmüyoruz. Filtreleyip attığımız bilgilerden bazıları aslında kullanışlı ve önemli.
  2. Anlam arayışımız yüzünden yanılsamalar icat edebiliyoruz. Ön kabullerimizle doldurduğumuz detaylar hayal edip aslında olmayan hikâyeler ve anlamlar oluşturabiliyoruz.
  3. Çabuk verilen kararlar ciddi şekilde hatalı olabiliyor. Verdiğimiz bazı hızlı tepkiler ve vardığımız kararlar adaletsiz, bencilce ve verimsiz.
  4. Belleğimiz hataları destekleyebiliyor. Sonrası için hatırladığımız bazı şeyler yukarıda bahsi geçen sistemleri daha da taraflı ve düşünce sürecimize zararlı hale getiriyor.

Bu dört sorunu ve onların yol açtığı dört sonucu aklımızda tutarak, yanılgılarımızın farkına daha sık varabiliriz. Bu sayfayı arada bir ziyaret edip bilgileri tazeledikçe tekrarlanan bilgilerin daha çok hatırlanması ilkesini kullanarak yanılgılarımızı kontrol altında tutabiliriz.

Yapabileceğimiz hiçbir şey bu dört sorunu (zihnimizin muhasebe gücünü ve bellek kapasitesini evreninki ile eşdeğer olacak şekilde genişletmenin bir yolunu bulana kadar) ortadan kaldırmayacak, ama sürekli taraflı olduğumuzun kabul edersek –ve gelişme imkânımızın olduğuna inanırsak- zihnimiz bizi destekleyici deliller bulur ve sonunda kendimizi daha iyi anlayabiliriz.

Yazar: Buster Benson
Çeviren: Saba Başkır
Kaynak: Quartz

 


Paylaş
Exit mobile version