Bir örnek olarak Kopernik Devrimi
Bilim tarihi boyunca hiçbir devrim saniyeler içerisinde gerçekleşmemiştir. Bu yüzden de bilim tarihçileri herhangi bir tarihsel uğrağı bilimsel devrimin gerçekleştiği an olarak tanımlamaktan çekinirler.
Nicolaus Copernicus (1473-1543) (Türkçe’deki adıyla Kopernik) örneğinde de olduğu gibi devrimler tek bir olay ya da kişinin tekeline alınamayacak kadar çeşitliliği barındıran bir bilgi birikimini gerektirir. Kopernik Devrimi her ne kadar Kopernik tarafından başlatılsa da, geliştirilip olgunlaştırılması sürecinde Kepler, Galileo ve Newton gibi birçok bilim insanı önemli roller oynamıştır.
Bilimsel devrimlere dair bir diğer yanılgı ise dönemin devrimci düşüncelerinin birçok çağdaşı tarafından dikkat gösterilmiş ve tartışılmış olduğudur. Sanılanın aksine birçok devrimci düşünce dönemin diğer düşünürlerince duyulmamıştır bile.
Kopernik’in teorisi Newton’a kadar tehditkâr dahi algılanmamıştır. Hatta Kopernik’in meşhur eseri De revolutionibus orbium coelestium (Göksel Kürelerin Devinimleri Üzerine) yorucu teknik detaylarından ötürü “kimsenin okumadığı kitap” olarak nam salmıştır (Gingerich, 2004, önsöz, ix).
Bilimsel devrimlerin yanlış bilinenlerine dair verilebilecek son örnek ise devrimcilerin tamamıyla nesnel koşullar sonucunda sivrilmiş olmasıdır. İşin bu kısmı göz ardı edilmeden belirtilmesi gereken bir nokta vardır. Tarih içerisindeki kimi olayları anlatırken bir çeşit “aşılanmış” öykülemeden faydalanırız. Bir bilimsel devrimde merkez olarak kabul edilen kişi ve pratikleri resmederken kaçınılmaz bir şekilde kişisel bakış açımızı öyküleyişimize yediririz (Shapin, 1996, s.10). Tarihin günümüzde yeniden, fakat farklı yöntemlerle, inşa edilmeye çalışıldığı uğrakları, bizlerin bir gerekçeyle ilgilendiği ve sivrilttiği örneklerin neden olduğu değişimleri anlatmaktadır.
Bu yüzden de Kopernik’in öncesinde yaşamış ve benzer iddialarda bulunmuş düşünürlerin değil de onun güneş-merkezli evren teorisinin öncüsü olarak resmedilmesi biraz da böylesi bir öykülemeden kaynaklanmaktadır.
Kopernik’in entelektüel gelişimine yardımcı olan sosyal, kültürel, politik ve ekonomik faktörleri göz önünde bulundurarak güneş-merkezli teoriye baktığımızda, onun Antik Yunan’daki mitolojik tasvirlerden, Pisagorcu öğretiden, Arap astronomlardan ve daha birçok farklı öğretiden etkilendiğini görebiliyoruz. Simetri arayışının bir ideal haline gelmesi, Güneş’e duyduğu hayranlık ve Aristo geleneğine olan sadakati bu tarz etkileşimlerin temel göstergeleri arasındadır (Gingerich, 1993, Koyre, 2009, Goddu, 2010).
Yine de Kopernik’in dünyanın hareket halinde olduğu ve Güneş’in merkezde tarif edildiği kozmolojisinin keşfi güçlü bir höristiğin (problem-çözme mekanizmasının) tanımlanmasıyla mümkün olmuştur. Göksel cisimlerin dairesel ve düzgün hareketinin Batlamyuscu (M.S.100-170) (Avrupa’daki adıyla Ptolemy) alet ile ihlâl edilmesi Kopernik’in başlıca problemidir ve bunun çözümü için geliştirdiği rehber ona yeni bir evren algısının kapılarını açmıştır.
Kaynaklar:
Copernicus, N. (1992). On the Revolutions: Nicholas Copernicus Complete Works (2nd ed.). Baltimore and London: The John Hopkins University Press.
Gingerich, O. (1993). The Eye of Heaven: Ptolemy, Copernicus, Kepler. New York: The American Institute of Physics.
Gingerich, O. (2004). The Book Nobody Read: Chasing the Revolutions of Nicolaus Copernicus. New York: Walker & Company.
Goddu, A. (2010). Copernicus and the Aristotelian Tradition: Education, Reading, and Philosophy in Copernicus’ Path to Heliocentrism (1st ed.). Leiden: Koninklijke Brill NV.
Koyre, A. (2009). The Astronomical Revolution: Copernicus, Kepler, Borelli (2nd ed.). Routledge.
Shapin, S. (1996). The Scientific Revolution. London: The University of Chicago Press.
Yazar: Sezen Bektaş
Düşünbil Portal’da yayımlanan, Düşünbil yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır.