Site icon Düşünbil Portal

Felsefe profesörü öğrencilerini büyük sorular üstüne düşünmeye davet ediyor

soru-sormak
Paylaş

Prof. John Kaag siyasi söylemleri anlatmaya yardımcı olması için felsefeyi toplumsal alana indiriyor. Felsefi muhakeme yetisi insansız savaş uçaklarının ne derece ahlaki olduğundan tutun da akademik ifade özgürlüğü ve cinsiyet politikalarına değin uygulayarak New York Times’taki ‘Düşünür (Opinionator)’ köşesinde ve diğer platformlarda zaman zaman iş arkadaşı ( ve aynı zamanda eşi) Doç. Drç Carol Hay’in de katkıda bulunduğu makaleler kaleme alıyor. Kaag Amerikan Felsefesi: Bir Aşk Hikayesi’ isimli gelecek kitabında kendisinin içine işleyen ‘hayat yaşamaya değer mi?’ varoluşsal sorusuyla boğuştuğu ve bir zamanlar Hardvard Felsefe profesörü William Ernest Hocking’e ait olan; ancak zaman içinde durumu kötüye giden New Hampshire’deki özel kütüphaneyi keşfettiği, yaşamının mükemmel bir kronolojisini sunuyor. Bu kitabı ile Kirkus’un övgü dolu yıldızlı eleştirilerini kazanmayı başardı bile. Kütüphaneyi kurtarma macerası sırasında Kaag, Amerikan felsefesi temel düşünce akımları ve etkilenimlerine ek olarak anlamlı bir yaşama sahip olma yönünde kendi duygusal yolculuğunun izlerini sürüyor.

Kitabınızda felsefenin kendi hayatınızdaki önemini gözler önüne seriyorsunuz. Lisans öğrencilerini bunun önemli olduğuna nasıl ikna etmektesiniz?

Her dönem kendi isteğimle felsefeye giriş derslerini veriyorum. İlk gün öğrencilerime “Neden buradasınız?” diye soruyorum ve onlar da “Buradayım; çünkü krediye ihtiyacım var, mezun olmak ve iş bulmak istiyorum,” diyerek sorumu yanıtlıyorlar. Aslına bakarsanız dersi almanın araçsal değerinden bahsederek yanıt veriyorlar; ancak felsefe bize soruyu farklı şekillerde sorma ve daha anlamlı cevaplar verme şansı yaratır. Bu yüzden ben öğrencilerimden ders bittiğinde Broadway’de eğlenmeye çıktıklarını ve sonra onlara otobüs çarptığını düşünmelerini isterim: “ya ölürseniz ve bu istediklerinizden hiç birini yapamazsanız?” Bu oldukça zorlu varoluşsal soruları dikkate almalarının başlangıcıdır. “Ben kimim? ve Neden Buradayım?” soruları, en iyi ihtimalle bizi para, güç, ün, fiziksel güzellik gibi basit araçsal hedefleri düşünmekten uzaklaştırarak ve hayatı anlamlı kılmaya yarayan adalet, özgürlük, iyilik ve güzel bir yaşam sürme gibi içsel değerlerimiz hakkında düşünmeye başlamamızı sağlar.

Bunu sormak, okula uyum sağlamak, arkadaş edinmek ve yarı zamanlı bir iş bulmak gibi başka endişelere boğulma ihtimali olan birinci sınıf öğrencileri için fazla değil mi?

Aslında öğrenciler bu ilk dersi seviyorlar kendi ölümlülükleri hakkında konuşmak hoşlarına gidiyor! İyi bir felsefe dersinde yalnızca zor sorular sorulmaz, ayrıca öğrencilere bunları sorabilecekleri destekleyici ve güven verici bir ortam da sağlar. Ben öğrencilerime: ‘Bu kendi hayatınızın geri kalanı için sadece bir antrenman. Bu sınıf ortamında ‘Hayatın anlamı nedir? ya da ‘Ben ahlaklı bir insan mıyım? gibi oldukça zor olan soruları sormalısınız. Bütün bu sorular er ya da geç sizin gerçek yaşamınızda sormanız gereken sorular ve bunları antrenman döneminde sormazsanız sonrasında oldukça zorlayıcı olacaktır’ diyorum.

Kitabınızda ‘Hayat Yaşamaya Değer mi?’ diye soruyorsunuz. Sonuç olarak yanıtı ‘belki’ olan ve hayatımızı yaşanır kılmanın bize bağlı olduğunu savunan felsefe ve psikolojinin kurucusu William James ile aynı görüştesiniz. Sizi şu an ilgilendiren sorular neler?

Nereden geldik? sorusu geçmişin sadece bizi sınırlamakla kalmayıp özgür eylemlerimizin içeriğini de oluşturması sebebiyle benim ilgimi çeken diğer bir varoluşsal soru. Hepimiz bir geçmişe sahibiz. İyi veya kötü geçmişimiz bizim kim olduğumuzun sınırlarını belirler; fakat aynı zamanda bizim başka biri olmamız için de bir bağlam yaratır. Bu aslında kısmen kitabın konusudur: boşanmayı kabullenme, ta ilk başta ölmüş olan babamla anlaşma, sonrasında Carol ile tanışma, tekrar aşık olma ve aile kurma.

Bugünlerde beni ilgilendiren diğer sorular: Eşitsizlik nedir ve bu durumun kendisi günlük yaşantımızı nasıl etkiler? ve Haklı savaş nedir?. Son soru bir süre için beni insansız hava uçakları hakkında yazmaya itti. Felsefeciler, ‘teknoloji, düşünce şeklimizi ve aynı zamanda neleri iyi ya da kötü olarak algıladığımızı, nasıl etkiler gibi toplum için en önemli olması muhtemel olan soruları sormakla yükümlüdürler. Bu soruların tamamı özellikle çoğu mühendislik bölümü öğrencisi olmakla birlikte öğrencilerin büyük bir kısmının sormaya heyecanlandığını düşündüğüm sorulardır.

Hocking ailesinin Mass Lowell Üniversitesi’ne bağışladığı kitaplara ve kütüphaneye ne oldu?

Hocking’ler, Hocking ya da diğer büyük felsefeciler tarafından ek açıklamalarla düzenlenmiş ve çoğu 17. ve 18. yüzyıldan kalma 200’den fazla felsefe kitabını Mass Lowell Üniversitesi’ne bağışladı. Bu kitaplar şimdi özel koleksiyon içinde yer almaktalar ve öğrenciler ve diğer bilim insanlarının kullanımına açık haldeler. Hocking’ler babalarına ait bütün el yazmalarını ve mektupları Hardvard’a bağışladı. Bütün çalışmaları muhafaza etti. Hala 10.000’den fazla kitaba sahipler ve sıra dışı koleksiyon olan bu kütüphaneyi restore etmek ve korumak adına üniversite ya da kurumsal sponsor bulmaya çalışıyorlar.

Sonraki kitabınızın konusu nedir?

Başlığı Nietzsche ile Yürüyüş (Hiking with Nietzsche), 19 yaşındaydım ve ilk kez yurtdışına seyahate çıkıyordum, Emerson ve Nietzsche’ye dayandırdığım dahilik ve delilik üzerine onur dereceli master tezim üzerinde çalışıyordum, böylece Nietzsche’nin adımlarını takip ettim ve İsviçre Basel’den İtalya Roma’ya uzandım. Bu yaz İsviçredeki Nietzsche’nin yazını harcadığı Sils- Maria’ya ailece dolaşmak için tekrar gittik. Ben sessiz; ama isyankar bir genç olarak Nietzsche’nin etkisine kapıldım; çünkü onu bireysel özgürlük söz konusu olduğunda bir ilişkiyi ya da kurumu birçok insanın yaşamına nasıl bir değer kattığını umursamaksızın yerle bir edecek kadar kararlı gördüm. Bu genel yanlış kanı ve şimdi anlıyorum ki onun savları düşündüğünden daha karmaşık. İşte bu kitabım da felsefeci olarak nasıl gelişmeye uğraştığım hakkında bir hikaye anlatıyor. Bu ayrıca özgürlük ve ebeveynlik üzerine bir meditasyon. Yetişkinlikte özgürlük hakkında nasıl düşünülmesi gerektiğini sorguluyor.

Çeviri: Damla Tufan
Kaynak: University o Massachusetts Lowell

Düşünbil Portal’da yayımlanan, Düşünbil yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır.


Paylaş
Exit mobile version