Site icon Düşünbil Portal

Hegel: Etik yaşam ve aile üzerine

hegel
Paylaş

27 Ağustos 1770’de dünyaya gelen Georg Wilhelm Friedrich Hegel’in Outlines of the Philosophy of Right‘ı ahlaki, sosyal ve siyasi felsefenin en önemli eserlerinden biridir. Kitap adalet, ahlaki sorumluluk, aile hayatı, ekonomik aktiviteler ve devletin politik yapısına —bugün toplumda büyük ilgi uyandıran bütün konulara— ilişkin mühim fikirler içerir. Aşağıda, Hegel’in aile üzerine düşüncelerinin bir özetini bulabilirsiniz.

Üçüncü Bölüm Etik Yaşam, 1. Alt bölüm: Aile

158. Aile, ruhun zenginliği olarak, özellikle kendi bütünlük duygusu olan aşk ile karakterize edilir. Bu nedenle, aile bütünlüğü dâhilinde, kendisi için var olmak ve kendinden taraf olmak gerekliliği, bireyin aile içinde, artık bağımsız bir kişi olarak değil, bir üye olarak yer alması durumuna evrilir.

Ek: Aşk genel anlamda, benim bir diğeriyle bütünlüğümün bilincine varmam manasına gelir. Öyle ki, tek başıma kalmış ya da toplumdan soyutlanmış değilim fakat öz-bilincimi sadece kendi bağımsızlığımdan [Fürsichsein] feragat ederek ve kendimi bir diğeriyle bütünlüğüm ve onun da benimle olan bütünlüğü üzerinden tanımlayarak kazanabiliyorum. Bununla birlikte, aşk bir duygu, başka bir deyişle, etik yaşamın doğal bir formu. Devlet yönetimi altında ise, duygular yok olur; o noktada, bütünlüğü yasalar olarak algılarız ve içerik de rasyonel ve tanıdık olmalıdır. Aşkın ilk anında, kendi yağında kavrulan, bağımsız bir birey olmak istemiyorum ki öyle olsaydım bile, yetersiz ve eksik hissederdim. Başka bir insanda kendimi bulduğum ikinci dakikada, karşıdakinde önemli/değerli bir şey olduğunu (ya da bulabileceğimi) varsayıyorum. Ki, bu sırada o da ben de kayda değer bir özellik arıyor. Bu nedenle, aşk en büyük çelişkidir ve bunu anlayışla çözmek mümkün değildir; çünkü bu etkisiz öz bilinçlilik anından [Punktualität] daha inatçı bir şey yoktur. Ve yine de, ona sahip olmayı olumlu addetmeliyim. Aşk, aynı anda, hem bu çelişkiyi üretmek, hem de çözümlemektir. Çözümleme olarak aşk, bir etik türünün bütünlüğüdür.

159. Ailenin birliği sağ olsun, bireyin sahip olduğu hak, ki, bu, her şeyden önce basitçe bireyin bu birlik (bütünlük) içindeki hayatıdır; sadece aile çözülmeye başladığında hak formuna (sınırlı bireyselliğin soyut anı olarak) bürünmeye başlar. O noktada, hem yaradılışları açısından hem de gerçekte aile üyesi olması gerekenler, kendi kendilerine yetebilen insanlar olmaya başlarlar. Oysa önceden, bütün dâhilinde tek bir özgül andan oluşuyorlardı. Şimdiyse, paylarını ayrı ayrı, para, yiyecek, eğitim masrafları ve benzeri olarak alıyorlar.

Ek: Aile kurumunun sağlamlığı, dayanıklılığının sınırlı bir ömrü olması gerçeğine dayanır. Ki, bu, dışsallığa ve aile bütünlüğünden uzaklaşmaya karşı bir haktır. Diğer yandan, tekrar etmek gerekirse, aşk bir duygudur, öznel bir şeydir ve bütünlük, buna karşı etkili olamaz. Böylece birlik talebi, sadece doğası gereği harici ve duygularla şartlanmamış şeylerle ilişkili olarak sürdürülebilir.

160. Aile bu üç safhada tamamlanır:
             (a) evlilik, aile kavramı, bu formun en dolaysız safhasında olduğunu varsayar;
             (b) aile serveti ve kazancı (kavramın harici varlığı) ve bunlara gösterilen özen;
             (c) çocukların eğitimi ve ailenin çözülmesi

Georg Wilhelm Friedrich Hegel, devrimci bir Alman filozofuydu ve Alman idealizminin lideriydi. Onun modern sivil toplumda sefaletin nedenlerine dair etkili analizleri, Karl Marx’ı büyük ölçüde etkilemiştir. Hegel, insanın gerçek özürlüğünün ne istersek yapmamızda değil, kamusal olarak tanınmış haklar ve yasalar çerçevesinde diğer insanlarla birlikte yaşamakta yattığını gösterir. Aile ve devlet gibi kurumların bireylerin gelişebileceği ve tam olarak özgürlüğün tadını çıkarabileceği şartları sağladığını kanıtlar. Hegel’in çalışması, sahip olduğumuz en zekice ve en akıllıca özgürlük yorumlarından biri olarak kalmaya devam ediyor. Ve bu yeni düzenlenmiş çeviri, onu her zamankinden daha erişilebilir yapıyor.

Oxford Dünya Klasikleri’nin Outlines of the Philosophy of the Right baskısı, Hegel’in ders notlarını metin içinde birleştiriyor ve anahtar terimlere ilişkin bir sözlük, güncel bir kaynakça ve paha biçilmez notlar da içeriyor. Editör Stephen Houlgate, Warwick Üniversitesi’nde Felsefe profesörü ve aynı zamanda Hegel, Nietzsche ve Metafizik Eleştirisi; Hegel Felsefesine Giriş: Özgürlük, Gerçek ve Tarih; Hegel Mantığının Başlangıcı:Var Olmaktan Sonsuzluğa adlı kitapların yazarı.

Çeviri: Zeynep Şenel Gencer
Kaynak: OUP Blog 


Paylaş
Exit mobile version