Bir şeyler “yapmaları” için ısrar etmek ya da arkadaş edinmeleri için zorlamak yerine bırakın hayal kursunlar.
Toplumda ihmal edilen ve ötekileştirilen birçok grup var ama bu gruplardan en büyük olanı pek fark edilmiyor. İçe dönük kişilerden söz ediyorum. Ergenler ile ilgili yeni bir kitaba göre, toplumun üçte biri ila yarısı oluşturan içe dönük kişilerden… 14 yaşındaki (içe dönük) kızım, Susan Cain‘in Quiet Power: Growing Up as an Introvert in a World That Can’t Stop Talking (Sessiz Güç: Konuşmadan Duramayan bir Dünyada İçe Dönük Olarak Büyümek) isimli kitabını şu an yalayıp yutuyor. Ben de, bu kitabı hem ebeveynlerin hem de gençlerin okuması gerektiğini düşünüyorum.
Cain, daha önce yetişkinler için yazdığı Quiet: The Power of Introverts in a World That Can’t Stop Talking (Sessizlik: Konuşmadan Duramayan bir Dünyada İçe Dönüklerin Gücü) isimli kitabıyla ün kazanmıştı. Kitabında, içinde yaşadığımız dışa dönük toplumun, kendisi (ve benim) gibi insanları, bazen sadece rahat bırakılmak istedikleri için ötekileştirdiğini söylüyor.
Yeni kitabı ise doğrudan ergenlere odaklanıyor ve içe dönük insanlara küçük yaşlarından itibaren özel ilgi gösterilmesi gerektiğine dikkat çekiyor. İçe dönük insanlara tuhaf ya da “inek” olmadıklarını söyleyerek onları rahatlatmaya çalışıyor. İçe dönüklüğü onların “süper gücü” olarak gösteriyor ve tarihten dünyaca ünlü içe dönük kişilerden bazı örneklere dikkat çekiyor: Gandhi, Einstein ve (daha da şaşırtıcısı) Beyoncé ve Emma Watson.
İçe dönüklük, utangaçlık ile karıştırılmamalı. Utangaç kişiler arasında içe dönük insanlar da olabilir, sosyal anlamda beceriksiz dışa dönük kişiler de. İçe dönük kişiler de girişken ve kendine güvenen insanlar olabilir. Bu ikisinin arasında kalanlar (hem içe kapanık hem dışa dönük olanlar) olsa da insanların çoğu iki uçtan birine daha yakındır. Her grup, bir diğerini anlama konusunda zorluk çeker, çünkü, Cain’e göre, sinir sistemlerinin yapıları farklıdır.
İçe dönük kişiler kendi gerçekliklerini kendi kafalarında yaratırlar. Onlar için iç yapıları, düzenleri ve anlamları dış bağlantılardan ve gözlerinin önündeki dünyadan daha önemlidir. Dışa dönük insanların bazıları, kendi kafalarının içinde neler olup bittiğini belki de hiç düşünmemiş olabilirler. Böyleleri, “öylesine geçinip giden” pratik insanlardır. Onlar takım oyuncuları, her şeye katılan kişiler, parti insanlarıdır. Televizyon oyuncuları, kültürel rol modelleridir.
Dışa dönük kişiler, genellikle içe dönük olanların açıkça tuhaf insanlar olduklarını düşünürler. Cain’in de dediği gibi, “Toplum, içe dönükleri görmezden gelir… hepimizden hızlı düşünen, karizmatik, risk alan, düşünmek yerine eyleme geçen insanlar olmamız beklenir.” Cain’e göre toplum “kabadayı olmamız için baskı” yapar. İçe dönük olmak, kitapta görüşleri alınan bir kişinin belirttiği gibi, “kendi kafanızın içinde sıkışıp kalmak” gibidir.
İçe dönük kişiler için gürültü ve yaygara bunaltıcı olabilir. Dışa dönük olanlar sosyal durumlardan enerji alabilirken içe dönük kişiler aynı durumlarla baş etmek için enerji toplamak zorundadırlar. İçe dönük insanlar yalnız bırakılsınlar isterler ki bu çoğunlukla kendilerini kaptırdıkları tek bir tutkuya sarılmak içindir (benim için bu tutku kitaplardı). “Derin bir iç dünyaya sahip olup o iç dünyanın önemli olduğuna inanmak ile ilgili,” diyor Cain.
İçe dönüklüğün açmazı benim yakamı hala bırakmadı. Keşke çok sessiz, kitap düşkünü, kendi içinde yaşayan ve bir tanecik gerçek arkadaşı olan (içe dönük kişilerin genelde sadece bir ya da iki arkadaşı olur) bir çocuk olduğum 13 yaş dönemimde Cain’in kitabını okuyabilmiş olsaydım. Aşağı yukarı 14 yaşındayken, içe dönük biri olarak dünyada ayakta kalamayacağımı fark ettim. O nedenle yüzüme gürültücü ve saldırgan bir maske geçirdim ve o maskeyi 30 yaşında geçirdiğim sinir krizine kadar da sanırım hiç çıkarmadım. Maske bana çok ağır gelmişti.
Cain, kitabının sonundaki bir bölümde çocuğu içe dönük olan ebeveynlerin ne yapması gerektiğine dair öneriler sunuyor: İçe dönük çocuklarının yollarından çekilmelerini, onlara sürekli bir şeyler “yapmaları” için ısrar etmek ya da onları arkadaş edinmeleri için zorlamak yerine kendi durgun zamanlarını geçirmelerine izin vermelerini tavsiye ediyor. “Baskıdan kurtulup hayal kurmak ve hiçbir şey yapmadan durmak için zamana ihtiyaçları var,” diyor.
Yazar: Tim Lott
Çeviri: Burçin İçdem
Kaynak: The Guardian