Çocukların sevdiği masal kahramanı ayı Winnie the Pooh’nun yazarı A. A. Milne ve hikayede adı geçen çocuk kahraman ve Milne’nin oğlu Christopher Robin, bu ayının getirdiği beklenmedik ünü ve yaşamları üzerindeki olumsuz etkilerini anlatıyor.
Çocuk edebiyatında önemli yeri olan ayı kahraman Winnie the Pooh’nun yaratıcısı İngiliz yazar A. A. Milne 60 yıl önce öldü.
“Aslında hepimiz içten içe ölümsüz olmayı umut ediyoruz sanırım” diyordu Milne 1926’da, Pooh kitapları henüz ortalığı kasıp kavurmadan önce.
Ölümsüzlüğe kavuşmuştu Milne, ama istediği nedenlerle olmadı bu. Milne yaşamı boyunca çok sayıda kitap yazmış, ama çocuk kitaplarının ünü diğerlerini gölgede bırakmıştı.
Winnie the Pooh kitaplarını resimleyen E.H. Shepard da “o yaşlı aptal ayı” adıyla anılan Pooh’yu resimlemekten pişmanlık duyduğunu anlatacaktı daha sonra.
Winnie the Pooh kitaplarının ardından Milne, Punch dergisine yazmayı denedi, ama eski okurları bile ilgi göstermemişti. Oğlu Christopher 1974’te yazdığı anılarında bunun aileyi nasıl üzdüğünden söz etmişti.
Babasından daha ünlü çocuk
Winnie the Pooh’nun ününden olumsuz etkilenen sadece Milne değildi. Hikayedeki Christopher Robin kahramanına ilham kaynağı olan Milne’nin oğlu bir yönüyle babasından daha da ünlü olmuştu. Bir dergide yayımlanan makalede Milne’den şöyle söz ediliyordu: “Oyunları New York’ta başarılı bir şekilde sahneye uyarlanan İngiliz oyun yazarı ve Christopher Robin’in babası.”
Aile, oğul Christopher’ı basının ilgisinden uzak tutmaya çalışmadı. Çocukların yazdığı mektuplar ona iletiliyor, o da dadısıyla birlikte onlara cevap yazıyordu. Yedi yaşındayken kitapların ses kayıtları okutulmuştu ona. Daha sonra kuzeni bu durumu “Pooh krallığının kabul edilemez yönleri” şeklinde ifade edecekti. Christopher sekiz yaşındayken konuklar önünde Pooh kitabından pasajlar okumuş ve Arkadaş şarkısını söylemiş, 1929’da ise bir yarışmada hikayeleri canlandırmıştı.
İşte tam bu dönemlerde Milne artık çocuk kitabı yazmamaya karar vermişti. Daha önce de başarılı bir şekilde yön değiştirmiş olan Milne bu kez kararının nedenini, çocuğunun ölçüsüz bir şekilde ünlenmesine karşı duyduğu “şaşkınlık ve tiksinti” olarak ifade ediyordu.
“Gerçek Christopher Robin’in bu kadar şöhret kazanmasını istemiyordum. CR Milne’nin bir süre sonra adım keşke Charles Robert olsaydı demesini istemiyorum” diyordu baba Milne.
1930’da Christopher yatılı okula başladı. Hikayedeki kurgu kahramana ilham kaynağı olma konusundaki pişmanlığını o döneme dayandıracaktı. Diğer çocuklar sürekli ona takılacaktı bu yüzden. Komşuları onun seslendirdiği gramofonu çalacak, bıktıklarında Christopher’a iade edecek, o ise paramparça edecekti o plağı.
Gerçek mi, kurgu mu?
Onu hiç tanımayanlar tanıyormuş gibi davranmış, onu yargılama cesareti gösterebilmişti. Winnie the Pooh kitabının 60. yıldönümünde edebiyat eleştirmeni Chris Powling, “Christopher Robin kadar acı çeken başka bir çocuk olmuş mudur acaba?” diye yazmıştı.
Daha da kötüsü, Christopher’ın anılarında belirttiği gibi, kendisi hakkındaki yargılar, onunla hiç ilgisi olmayan bir karaktere dayanıyordu. Ailesi ona Christopher Robin olarak değil, Billy adıyla sesleniyordu. Hem baba hem oğul Milne, bu karakterin kendisiyle ilgisi olmadığını anlatmaya çalışıyordu, ama hikayeyi resimleyen Shepard bile bu ayrımı yapamamış, ilk çizimlerinde gerçek Christopher’ı resmetmişti.
Christopher üniversiteyi bitirdikten sonraki iş arama sürecinde babasına karşı asıl gücenme duygusuna kapılmıştı. Onu, kendisinin “çocuk omuzlarına çıkmak, ismini çalmak ve kendisine oğlu olmak gibi boş bir ünden başka bir şey bırakmamakla” suçlayacaktı.
Milne de oğlu kadar Winnie the Pooh’dan kurtulmak istediğini, ama başaramadığını anlatıyordu. Pooh Köşesindeki Ev adlı hikayede, “Ormanın kenarındaki o büyülü yerde küçük bir çocuk ve ayısı oynuyor olacak hep” satırlarını yazarken Milne bu ifadenin gerçek olacağını bilmiyordu.
Amanda Ruggeri – BBC Culture
Bu yazı İnsan Okur’un internet sitesinden alınmıştır.