“Yaşayabilmek için, kendi kendimize hikâyeler anlatırız,” der Joan Didion. Ve muhtemelen, hikâyelerimizi anlatabilmek için yaşarız –ya da Gabriel García Márquez’in kendi hikayesi üzerine düşünürken söylediği gibi; “hayat kişinin yaşadığı şey değil, neyi hatırladığı ve hikaye etmek üzere nasıl hatırladığıdır.” Bu konuda Susan Sontag da yazarlara verdiği bir tavsiyesinde, bir hikâyeyi anlatmak “her şeyin dağılmışlığını ve eşanlılığını çizgisel bir şeye, bir izleğe indirgemektir,” der.
Olayları karmaşadan temize çıkarma yollarımız, olayların kendisinden daha önemli olmasa da, onlar kadar önemli. En iyi hikâyelerimiz, bizi dönüştüren ve kurtaranlardır; bunlar da bize insan olmanın anlamını hatırlatarak, bizi kendimize getirirler.
Bu denli bir temize çıkarmayı kotarabilmek için gerekli olanları ise Neil Gaiman The Moth Presents All These Wonders: True Stories About Facing the Unknown isimli kitabına yazdığı önsözde açıklamaktadır.
Gaiman, hikâye anlatıcılarının kendi gerçek hikayelerini dinleyicilerin karşısında icra ettikleri ve sonunda kendilerini “ateşin içinden geçerek kucaklanmış ve sevilmiş” hissettikleri Moth topluluğuna girmesine giden yolu anlatırken, çok iyi bir Moth hikayesini güzel kılanın ne olduğunu aktarır ki bunlar bizlerin anlattığı hikayelerin de olmazsa olmazlarıdır:
“Dürüstlük önemlidir. Hassasiyet önemlidir. Zorda veya katlanılmaz bir durumda kaldığınız bir anda kim olduğunuz hakkında açık olmak is her şeyden daha önemlidir.
Hikâyenin başladığı ve ilerlediği bir yerin olması: bu önemlidir.
Hikâyenizi anlatırken olabildiğince dürüst olmak ve ihtiyacınız olmayan şeyleri dışarda bırakmak, son derece önemlidir.
Moth, insanlar olarak bizleri birbirimize bağlar. Çünkü hepimizin hikâyeleri var. Hatta belki de, insanlar olarak bizler, zaten bir hikâyeler bütünüyüz. Ve biz insanların arasındaki uçurum; birbirimize baktığımızda yüzleri, ten rengini, toplumsal cinsiyeti, ırkı ya da davranışları görüp hikâyeleri görmediğimizden, göremediğimizden kaynaklanır. Ve birbirimizin hikâyelerini duyduğumuz anda, bizi bölen şeylerin genellikle illüzyonlar, sahtelikler olduğunu, aramızdaki duvarların aslında dekordan daha kalın olmadığını fark ederiz.”
Yazar: Maria Popova
Çeviren: Sezgi Alçiçek
Kaynak: Brainpickings
Düşünbil Portal’da yayımlanan, Düşünbil yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır.