Site icon Düşünbil Portal

Onlar yerdikçe övdüğüm adam: Spinoza

Paylaş

Öylesine bir felsefe metni okuduğunuzda bile ister istemez bazı fikirlere kendinizi daha yakın hissedersiniz. Belki siyaset felsefesini seveceksiniz. Belki zihin felsefesi tam size göre ya da mantık felsefesi sizden sorulur.

Alanınızı buldunuz, şimdi sıra fikirleri size hitap eden filozofu bulmakta. Öyle bir filozof ki sizin zaten içten içe bildiğiniz ancak kelimelere dökemediğiniz şeyleri dile getirecek, fikirlerinizi etkileyecek hatta değiştirecek ve fikirleriyle size rehberlik edecek. Tüm fikirleri değil tabi, ama bazıları. Benim için bu kişi, 17. yüzyılda Hollanda’da yaşamış olan Yahudi-Portekiz asıllı Spinoza‘dan başkası değil.

Okuldaki ilk senemde, benden büyük bazı öğrencilerin onu nasıl yerden yere vurduklarını gördüm ve işte o an, bunun farkına vardım. İrlandalı bir annenin, dar pantolonlu çocuğunun sinir bozucu eğlence anlayışından yakındığı gibi onlar da Spinoza’nın karmaşık tarzı ve düşündürücü fikirlerinin gereksizliğinden yakınıyorlardı. “Her şeyi bu kadar zorlaştırmaya ne hakkı var? O kim olduğunu sanıyor?”

Aşık ama çekingen bir oğlanın cesaretini toplayıp size çıkma teklif etmesi gibi, Spinoza da ağırdan alıyor işleri. Mütevazı ama öz güvenli halleri ve koyu gözleriyle siz daha farkına varamadan sizi kendine bağlıyor. Spinoza’yla geçirdiğiniz her saniye, özel mühründeki mahremiyet emsali o gül gibi açıyor hayatınıza. Fikirleri, bir soğan gibi katman katman. Her katman, altında birçok şey barındırıyor. Bu kalın katmanlar arasında, ışığa tuttuğunuzda hücresel gizemlerini belli eden ipince zarlar var. Nispeten sessiz bir zekası var Spinoza’nın. İnce eleyip sık dokuyarak hepimizi aptal gibi göstermeyi başarıyor. Onunla bir daha münakaşaya girebilmek için çok daha sıkı hazırlanmamız gerekiyor.

Sakıncalı Fikirler

Spinoza ve onun bazı sakıncalı fikirleri, zamanında birçok kişiyi kızdırdı. Öyle sakıncalı fikirler ki, en önemli eseri Etika‘nın basılabilmesi için onun ölmesini beklemek gerekti. O dönemde çoğu kişiye tahrip edici ve nahoş gelen bu fikirler günümüzde bile insanı kendinden şüphe ettirebilecek güçte. Modern psikolojinin temellerini atan sayılı isimden biri olan Spinoza’nın etki alanı bugün de çok geniş ve tarzı üzerinde bazı çalışmalar yapmak koşuluyla Spinoza, hala okunmaya değer.

Kendinize şöyle bir kulak verdiğinizde siz de ikicil bir yapınız olduğunu fark edecek, belki şaşıracaksınız. En azından pragmatik olarak hepimiz dualistiz. Kendimizi bedenlerimizin dışında görüyoruz. Etten bir vagona yerleştirilmiş bir öz olduğumuzu düşünüyoruz. “Öz” fikri, ömrümüzün sonuna kadar sabit bir konsept olarak kalıyor. Kişiliğim değişebilir ama özüm, beni ben yapan temel şey asla değişmez. Dünyayı gözlemleyen bir ben, benliğimde saklıdır. Yedi yaşında bisikletinden düşen ben ve bugün Spinoza okuyan ben aynıysam bu deneyimlerin içeriğindendir. Hepimiz, her gün ikicil yaşıyoruz. Flu ve Spinoza’ya göre bir o kadar da sahte.

Bilinç

Bilinçli olduğumu biliyorum, bilincimin beni diğerlerinden ayıran bazı özellikleri beraberinde getirdiğini de. Spinoza’nın monizmi (ikiciliğin tersi) bu özü bulmamız için bize meydan okuyor. Bir şeyleri deneyimleyen ve algılarımın nasıl bir tutum izleyeceğini belirleyen bu özü tanımlamaya kalkmayın, ayağınıza dolanır. Benlik hatıralara değil, onları olmuş gibi algılama ve onlar üzerinde düşünme eylemlerimize dayanır. Benlik, bir perde arkasında saklı durur. Eylemleri olduğu gibi düşünmektense onları üstlenir. Şüphesiz, yakalamaya çalıştıkça parmaklarımızın arasından kayıp gitse de, “öz” orada bir yerdedir. Özünüz nasıl diğerlerinden farklı? Özün içeriği nedir? Bunlar, sorulmaya değer sorulardır.

Yazar: Laura Kennedy
Çeviren: Beste Naz Yıldız
Kaynak: The Irish Times

Düşünbil Portal’da yayımlanan, Düşünbil yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır.


Paylaş
Exit mobile version