Site icon Düşünbil Portal

Otuzlu Yaşlara Dair Önemli Hayat Dersleri

FEDERİCA BORDONİ

FEDERİCA BORDONİ

Paylaş

Birkaç hafta önce 30 yaşıma girdim. Sayfamdaki üyelerime bir e-posta göndererek 37 ve üzeri yaş grubundaki okuyucularıma 30 yaşındaki hallerine ne tavsiyede bulunmak istediklerini sordum. Amacım yaşça büyük okuyucularımdan gelen hayat deneyimlerini kaynak olarak kullanıp onların kolektif bilgeliğine dayanarak yeni bir makale yazmaktı.

Sonuç muhteşemdi. Çoğu, bir sayfayı aşan uzunlukta 600’ü aşkın cevap aldım. Gelen cevapları okumak tamı tamına 3 günümü aldı.

Velhasıl ilk önce bu makalenin oluşmasına katkıda ve yardımda bulunan herkese en içten teşekkürlerimi iletiyorum.

E-posaları incelerken beni en çok şaşırtan, bazı tavsiyelerin ne kadar da tutarlı olduğuydu. Aynı 5 ya da 6 tavsiye, kelimenin tam anlamıyla yüzlerce e-posta arasından farklı şekillerde tekrar tekrar kendini gösteriyordu. Bu da demek oluyor ki hayatımızın 30 yaşlarında geçirdiğimiz bölümüne ilişkin özellikli birkaç temel tavsiye bulunmakta.

Aşağıda 600 e-postanın hepsinde geçen 10 en yaygın tavsiye konularını göreceksiniz. Bu makalenin çoğu, okuyuculardan alıntılanan sözlerden oluşmakta. Bazı e-postalar isimsiz olmakla beraber, gönderen herkes yaşını belirtti.

1.Emeklilik için para biriktirmeye sonra değil, hemen şimdi başlayın.

“20’li yaşlarımı umursamazca geçirdim, ama 30lu yaşlar maddi atılımda bulunmanız gereken zamandır. Emeklilik planı ertelenmesi gereken bir şey değil. Sigorta veya ev kredisi gibi sıkıcı konuları anlamak şimdi tüm yük sizin omuzlarınızda olduğundan gayet önemli. Kendinizi eğitmeniz şart.” (Kash, 41)

Nerdeyse her bir e-postada bahsi geçen bir diğer en yaygın tavsiye, bugünden başlayarak maddi durumunuzu düzene sokmak ve emeklilik için birikim yapmak.

Bu tavsiyenin içinde bulunduğu birkaç kategori vardı;

1. Borçlarınızı mümkün olduğunca kısa sürede ödemeyi öncelik olarak belirleyin.

2. Bir köşede acil durum parası bulundurun. Çünkü insanların sağlık sorunları, davalar, boşanma, kötüye giden iş gibi sebeplerden ötürü maddi anlamda bozguna uğradıkları bolca felaket senaryosu mevcut.

3. Her maaşınızın bir bölümünü tercihen emeklilik bütçesine veya bireysel emeklilik hesabına ya da en azından tasarruf hesabına ayırın.

4. Uçarı harcamalar yapmayın. İyi oranlarda uygun bir ev kredisi bulmadıkça ev almayın.

5. Anlamadığınız hiçbir şeye yatırım yapmayın. Borsacılara güvenmeyin.

Okuyuculardan biri şöyle söyledi; eğer ki yıllık net gelirinizin %10’undan fazla borcunuz varsa bu sizin için kırmızı alarmdır. Para harcamayı bırakmalı, borcunuzu ödeyip bitirmeli ve birikim yapmaya başlamalısınız.” Başka biri ise şu şekilde yazdı; “bilseydim acil durum bütçeme daha fazla para ayırırdım. Zira öngöremediğim harcamalar tüm bütçemi altüst etti. Emeklilik fonu için de daha çok çabalardım, çünkü şuan aldığım çok çok az.“

Mesele oldukça net. Erkenden ve mümkün olduğunca fazla para biriktirin. Bir kadın bana gönderdiği e-postada 30’lu yaşlarındayken iki çocuk annesi olduğunu, düşük maaşlı bir işte çalıştığını, tüm bunlara rağmen her yıl emekli fonuna bir miktar para aktarabildiğini yazdı. Vaktinde akıllıca davranıp birikim yapmaya başladığı için, şimdi 50 yaşlarında ve maddi anlamda hayatında ilk kez istikrarlı. Siz de bunu yapmak zorundasınız.

2. Sağlığınıza daha sonra değil şimdi dikkat etmeye başlayın.

“Zihniniz size kendinizi, vücudunuzun yaşından 10 ile 15 yaş öncesindeymiş gibi algılatıyor. Sağlığınızı düşündüğünüzden daha erken kaybedeceksiniz, kaybetmek istemediğiniz için de bunu fark etmeniz uzun sürecek .” (Tom, 55)

Hepimiz sağlığımıza nasıl dikkat edeceğimizi biliyoruz. Her birimiz daha iyi yemeyi, uyumayı, daha çok spor yapmayı vesaire biliyoruz. Fakat tıpkı emeklilik birikiminde olduğu gibi, yaşça büyüklerden gelen cevaplar hep aynı şeyi söylüyor: sağlığınızı kazanın ve bunu hemen şimdi yapın.

Bunu o kadar çok kişi söyledi ki artık onlardan alıntı bile yapmayacağım. Hepsinin bahsettiğinin özü aynı. Vücudunuza davranış şeklinizin birikim etkisi var. Başka deyişle, vücudunuz bir yılda aniden bozulmaz, sadece siz fark etmeseniz de baştan beri bir bozulma sürecindedir. 30’lu yaşlar bu süreci yavaşlatmak için var.

Bu, size sebzelerini yemenizi söylenen bir anne tavsiyesi değil tabi ki. Bu tavsiyeler, kanseri yenen, kalp krizinden ve felçten sağ kurtulan, diyabeti ve tansiyon problemi olan, eklem sorunları ve de kronik ağrıları olan insanlardan gelen mesajlar. Ve hepsi de aynı şeyi söylüyor; “eğer geriye dönebilseydim, daha iyi beslenmeye başlar ve spora devam ederdim. O zamanlar bahaneler uyduruyordum, meğer düşünememişim. “

3. Size iyi davranmayan insanlarla vakit geçirmeyin.

“Hayatınıza değer katmayacak insanlara, etkinliklere ve zorunluluklara ‘hayır’ demeyi öğrenin.” (Hayley, 37)

30’lu yaşlarına geri dönüp bakan insanlardan gelen bir diğer yaygın tavsiye biraz ilginç. Öyle ki bu insanlar geriye dönüp, hayatlarıyla daha sıkı bir bağ kurmayı ve yaşamlarını daha iyi insanlara ayırmayı isterlermiş.

“Sağlıklı bir bağ kurmak, kendiniz veya başka biri için yapabileceğiniz en sevgi dolu şey.” (Kristen, 43)

Peki, bu tam olarak ne demek oluyor?

“Size iyi davranmayan insanlara katlanmayın. Hepsi bu. Onları maddi sebeplerden ötürü mazur görmeyin, onlara çocuklar veya rahatlık uğruna tahammül etmeyin.“ (Jane, 52)

“Alelade arkadaşlıklara, işe, aşka, ilişkilere ve hayata razı olmayın.” (Sean, 43)

“Sizi kendinizin daha iyi bir versiyonu haline getiren, en iyi yönünüzü açığa çıkartan, sizi seven ve kabul eden insanlarla etkileşim halinde olun ve sadece bu tarz insanlarla randevuya çıkın.” (Xochie)

İnsanlar genel anlamda kendi sınırlarıyla mücadele halindedirler, zira başkalarının duygularını incitmek zor gelir veya ötekini değiştirmek arzusuna kapılır ya da kendilerine nasıl davranılmasını istiyorlarsa öteki kişiye de öyle davranırlar. Fakat bu asla işe yaramaz. İşin aslı, böyle yapınca durum daha da kötüleşir. Bir okuyucumun akıllıca söylediği gibi; ”bencillik ve kişisel çıkar farklı iki şeydir. Bazen iyi olabilmek için acımasız olmalısınız.“

20’li yaşlarımızdayken, dünya fırsatlara bolca açık ve bizler de o kadar deneyimsiziz ki tanıştığımız insanlara, -bağlanmamız için hiçbir şey yapmamış olsalar dahi- tutunuruz. Fakat 30’larımızda, iyi ilişkilere denk gelmenin ne kadar da zor olduğunu ve hayat yolumuzda bize yardımcı olmayacak insanlarla boşa vakit harcamamamız gerektiğini öğrenmiş oluyoruz.

4. Değer verdiğiniz insanlara karşı iyi olun.

“Arkadaşlarınızın yanında olun. Siz değerlisiniz, varlığınız da öyle.” (Jessica, 40)

“Yakınınızdakilerin değerini bilin. Parayı ve işi yine bulursunuz, ama geçen zamanı asla.“ (Anne, 41)

“Herkesin hayatında, aile ve arkadaş çevresinde kötü olaylar meydana gelir. Diğerlerinin güvenebileceği o kişi olun. Bence 30 ve 40 yaş arası sizin ve sevdiklerinizin başına geleceğini aklınıza bile getirmediğiniz o berbat olayların gerçekleşmeye başladığı zamanlar. Vefat eden anne babalar ve eşler, ölü doğan bebekler, boşanan arkadaşlar, aldatan eşler vesaire derken liste uzayıp gidiyor. Sadece yanında olarak, dinleyerek ve yargılamayarak birine bu zor zamanlarında yardımcı olmak bir onur kaynağıdır ve ilişkinizi muhtemelen düşündüğünüzün de ötesinde güçlendirecektir.” (Rebecca, 40)

5. Her şeye sahip olamazsınız; sadece birkaç şeye iyice odaklanın.

“Hayatta her şey değiş tokuş şeklinde. Bir şeye sahip olmak için başka bir şeyden vazgeçersiniz, her şeye sahip olamazsınız. Bunu kabullenin.” (Eldri, 60)

20’li yaşlarımızda bir sürü hayalimiz vardır. Dünyadaki tüm zamanın sanki bize ait olduğunu düşünürüz. Web sitemin birçok kariyer basamağımdan ilki olduğunu hayal ederken hatırlıyorum kendimi. Bunda yeterli olmak için bile 5 yılı aşkın bir süre gerektiğini bilmiyordum tabi. Şimdi ise bu alanda yeterlilik ve büyük bir avantaj sahibi olmuşken ve yaptığım işi de seviyorken neden bunu başka bir kariyerle değiştireyim ki?

“Tek kelimeyle: odaklanın. Hayatta tek bir şeye odaklanıp onu da gerçekten iyi yaparsanız, daha fazlasını kazanırsınız. Daha fazla odaklanın. (Ericson, 49)

“30 yaşındaki halime, diğer insanların ne düşündüğünü bir kenara bırakmamı, kuvvetli olduğum yanlarımı ve neye tutkuyla bağlı olduğumu belirleyip buna göre hayatımı inşa etmesini söylerdim.” (Sara, 58)

Bazıları için bu 30’larında ve sonrasında bile risk almak demek oluyor. Aynı zamanda, şu anki haline getirmek için yıllarınızı verdiğiniz mesleği bir anda bırakmak, kendisi için çalışıp alıştığınız maaştan vazgeçmek anlamına geliyor. Ki bu da bizi aşağıdaki başlığa götürüyor.

6. Risk almaktan korkmayın, hala değişme şansınız var.

“30’lu yaşlara gelene kadar herkes iş hayatlarını yoluna koymuş olmanın gerektiğini düşünür. Ama işin aslı hiçbir zaman yeniden başlamak için geç olmadığı. Bu yaşlarında en büyük pişmanlıklara sahip kişiler doğru olmadığını bildikleri koşullarda kalmaya devam etmiş olanlardır. Bu yaşlar öyle kolay geçer ki günler haftalara, haftalar da yıllara dönüşür, bir uyanmışsınız ki 10 yıl önce fark ettiğiniz ama harekete geçmediğiniz bir problem için orta yaş krizine girdiğiniz 40 yaşınızdasınız.“ (Richard, 41)

“En büyük pişmanlıklarım çoğunlukla yapmadığım şeyler olmuştur.” (Sam, 47)

Birçok okuyucum toplumun bize 30 yaşına kadar kariyerimizi, ilişki-evlilik ve maddi durumumuzu vb. halletmemiz gerektiğini dayattığı ve bunun doğru olmadığı konusunda yorumlarda bulundu. Hatta aslında düzinelerce okuyucum da yetişkinlikle ilgili toplumsal beklentilerin bizi büyük riskler almaktan ve sıfırdan başlamaktan alıkoymaması konusunda dilekte bulundu.

“41 yaşıma girmek üzereyim ve 30 yaşındaki halime hayatını inanmadığı değerlere uydurmak zorunda olmadığını söylerdim. Ömrünü tüketmek yerine hayatını yaşamasını söylerdim. Gerekirse her şeyi yerle bir etmekten korkmamasını, çünkü hayatını geri inşa etmek için gereken gücün onda olduğunu söylerdim.” (Lisa, 41)

7. Kendinizi geliştirmeye devam etmelisiniz.

“Kaybettiğinizde geri alamayacağınız iki varlığınız var: vücudunuz ve zihniniz. Çoğu insan kendini geliştirmeyi ve kendi üzerinde çalışmayı 20’li yaşlarındayken bırakır. 30’lu yaşlardaki kişilerse kişisel gelişim konusunda kafa yoramayacak kadar meşguldürler. Fakat kendini eğitmeye, düşünme becerilerini ilerletmeye ve de zihinsel ve fiziksel sağlığına dikkat etmeye devam eden birkaç kişiden biriyseniz, 40 yaşına geldiğinizde bayağı önde olacaksınız demektir.” (Stan, 48)

Yukarıdakileri takiben, eğer bir kişi 30’lu yaşlarda hala değişebiliyorsa ki değişmesi gerekir, kendini geliştirmek ve ilerlemek için çaba göstermeye devam etmeli. Birçok okuyucum 30’lu yaşlarında okula dönüp diploma edinmeyi hayatlarında yaptıkları en yararlı şeylerden biri olarak görüyor. Diğerleri ise destek amacıyla ekstra seminer ve kurs almaktan bahsediyor. Kimisi ilk işlerini kuruyor veya başka bir ülkeye taşınıyor. Bazısı da bir terapi programına kaydolup meditasyon uygulamalarına başlıyorlar.

8. Kimse hala tam olarak ne yaptığını bilmiyor. Buna kendinizi alıştırın.

“Çoktan ölmemişseniz, hayatınızın 5 yıl sonrasını zihinsel, duygusal ve sosyal anlamda tahmin edemezsiniz. İşler sizin umduğunuz gibi şekillenmeyecek. O yüzden ilerisi için plan yapmayı ve şuan olan şeyler için takıntı yapmayı bırakın çünkü bunlar zaten değişecek. Hayatınızın yönünü kontrol etme meselesini artık aşın. Maalesef, bu bir gerçek olduğundan, aslında hiçbir şey kaybetmeden daha fazla riske girilebilir. Zira hiç sahip olmadığınız bir şeyi kaybedemezsiniz.“ (Thomas, 56)

“Önemli gördüğümüz çoğu şey 10 veya 20 yılın sonunda önemsiz gelecek ve bunda bir sorun yok. Bunu büyüme olarak adlandırıyoruz. Sadece kendinizi her zaman ciddiye almamanız gerektiğini unutmamaya çalışın ve buna hazır olun.“ (Simon, 57)

9. Ailenize yatırım yapın, buna değecek.

“Anne babanızla daha çok vakit geçirin derim. Çünkü yetişkin olunca ve ilişkinizi yeniden tanımlamak size kalınca ilişkiniz farklı olacak. Onlar sizi kendi küçük çocukları olarak görmeye devam edecekler ta ki siz kendi ayakları üzerinde duran bir insan olarak karşılarına çıktığınız ana kadar. Herkes yaşlanıyor. Herkes ölüyor da. Bir şeyleri düzeltmek ve yoluna koymak için elinizde kalan zamandan yararlanın ve ailenizle geçirdiğiniz vaktin tadını çıkarın.“ (Kash, 41)

Aileyle ilgili yanıtların miktarını ve gücünü görünce şaşkına uğradığımı söylemem gerekir. Bu yaşlarda, aile benim için en önemli konu zira eninde sonunda bunu anlıyorsunuz. Artık anne babanız yaşlı ve kendine yeten bir yetişkin olarak sizin onlarla ilişkinizin nasıl şekilleneceğini yeniden düşünmeniz gerekiyor. Aynı zamanda kendi ailenizi de inşa etmede bir sonuca ulaşmanız bekleniyor.

Neredeyse herkes geçmişte anne babayla ne gibi sorunlar yaşanırsa yaşansın bunların bir kenara bırakılması ve onlarla iyi anlaşmanın yollarının bulunması konusunda aynı fikri taşıyor. Okuyucularımdan bir şöyle yazdı “ Şimdiki eksikliklerinizden dolayı ailenizi suçlamak için yaşınız yeterince büyük. 20’li yaşlardayken, bu durumun ceremesini çekmezdiniz, en fazla evi terk ederdiniz olur biterdi. Fakat 30 yaşındayken, artık bir yetişkinsiniz. Ciddi söylüyorum, artık bunları geçmişte bırakmalısınız.“

10. Kendinize nazik olun, kendinize saygı gösterin.

“Birazcık bencil olun. Her bir gün kendiniz için bir şey yapın. Ayda bir kendiniz için farklı bir şey, yılda bir ise kendiniz için muhteşem bir şey yapın.” (Nancy, 60)

Kendinize iyi davranın. Bu mesaj e-postaların ana konusu değildi fakat hepsinde bir şekilde yer bulmuştu. Herkes bir şekilde bunu söyledi. “Hiç kimse, sizin kendiniz kadar sizin hayatınızı önemsemez veya düşünmez” diye bir okuyucum başladı, başka bir okuyucum da şu şekilde sonunu getirdi ”hayat zor, o yüzden şimdiden kendinizi sevmeyi öğrenin. Sonradan bunu öğrenmek daha da zorlaşıyor.”

“Küçük şeylerin üzerine kafa yormayın, zira neredeyse her şey aslında büyütülmemesi gereken küçük dertler. Algıladığınız bir sorunla karşı karşıya kalınca, bundan beş yıl sonra da bu kadar önemseyecek miyim diye kendinize sorun. Önemsemeyecekseniz, o soruna sadece birkaç dakika kafa yorun, sonra da boş verin gitsin.” (Eldri, 60)

Görünen o ki, birçok okuyucum hayatı olduğu gibi kabul etme konusuna odaklanmışlar. Ki bu da beni 58 yaşında Martin adındaki okuyucumdan alıntıladığım son cümlelere getiriyor;

“40 yaşıma girince, babam bana 40’lı yaşlarımı daha çok seveceğimi söyledi. Çünkü 20’li yaşlarda olan biteni bildiğimizi zannettiğimizi, 30’larımızda bilmediğimizi anladığımızı ve 40’lı yaşlarda ise sadece dinlenip olan biteni kabullendiğimizi söyledi. Şimdi 58 yaşındayım ve babamın haklı olduğunu görüyorum.”

© Düşünbil® (2016)

Yazar: Mark Manson
Çevirmen: Merve Erdoğdu
Kaynak: Quartz 


Paylaş
Exit mobile version