Site icon Düşünbil Portal

Psikanaliz mi? Hâlâ Psikanaliz Var mı?

Paylaş

Aşağıda okuyacaklarınız bir esnaf lokantasında yemek sırasında iki kişinin karşılıklı konuşmalarıdır.

Soru: Nasıl bir işle uğraşıyorsunuz?

Cevap: Psikanalistim.

S: Bu mesleğin bittiğini sanıyordum. Kimin, haftada beş kere gidip bir koltukta uzanıp, ağzından zar zor üç beş kelime çıkan bir deli doktoruyla uğraşacak kadar çok parası var ki, hem de sonuçta hiçbir şey olmayacağını bile bile! Ayrıca Freud’un yanıldığı da kanıtlanmamış mıydı zaten? Ona Freud değil Fraud [sahtekar] demeli. Ayrıca sürecin acı verici olduğunu da duymuştum. Acı çekmeyi kim ister?

C: Evet, anlatmak istediğiniz şeyi ve vardığınız noktayı anlıyorum. Ancak şunları da bilmek isteyebilirsiniz… Başlangıç olarak, evet, hala psikanaliz var ve evet, pahalı olabiliyor. Diğer yandan düşük maliyetli o kadar çok terapi mümkün ki bilseniz şaşırırsınız. Bir de pek çok psikanalist, ne sıklıkla görüşeceklerine danışanlarıyla birlikte karar vermeleri gerektiğine inanıyor.

Koltukta uzanmak mecburi değil —bazılarına göre böylesi uygun ama bazıları da sandalyeye oturulmasını tercih ediyor. Tanıdıklarımdan biri, ara sıra odada ileri geri gezinir. Üstelik “hiçbir şey olmuyor” denemez, bir şeyler oluyor ve deli doktorları da konuşuyor ama anlamlı bir şeyler söyleyebilmeleri için sizi dinlemeleri gerekiyor.

Freud’a gelince, evet, kimi şeylerle ilgili haksız olduğu ortaya çıktı. Ama onu rahat bırakın çünkü bize üstüne düşünmemiz gereken bunca şeyi sağlayan kişi de o. Aslına bakılırsa Freud, sadece klinisyenlere değil herkese ilham vermiş birisidir. Düşüncelerinin bir kısmı o kadar mantıklıdır ki onları günlük yaşantımızda kullanacak kadar benimsemiş bulunuyoruz; mesela söylemek istediğinizden başka bir şey söyleyiverdiğinizde kullanılan Freudyen dil sürçmesi.

Aslında, Freud, bizi hem motive eden hem de rahatsızlık veren şeylerin büyük bir çoğunluğunun bilinçdışı seviyede gerçekleştiğini fark etmiş, keşfetmiş ve bunu kanıtlamıştır ki bu seviye kişi için bilinmezdir.

S: Peki ya gizli olan şeyleri nasıl ortaya çıkarıyorsunuz? Bana örnek gösterin.

C: Pekâlâ, şuna ne dersiniz: Bir sporcu birden bire yaşadığı çöküş yüzünden bir terapistle görüşmeye başlamış ve böylece ortaya çıkmış ki adamın başarıya dair çelişkili düşünceleri var çünkü ikiz kardeşi iş yaşantısında başarısızlık yaşıyormuş. Bu durum adamı şaşırtmış çünkü önceden, konuşmadan evvel, yaşadığı çöküşle ilgili böylesi bir bağlantı olduğunun hiç farkında değilmiş. Aslında sporcunun rüyaları haftalardır hep kardeşiyle ilgiliymiş. Bugün bilinçdışını doğru kabul ediyoruz ve varlığını kabul ediyoruz. Konuşmaksa onu bulmamıza yardım ediyor.

S: Maliyetine ne demeli?

C: Para en büyük engel değil. Deneyimli, iyi eğitim almış ve indirimli ücretler alan analistler de var; düşük ücretleri kabul eden, süpervizyon altında çalışmaya başlayan öğrenciler de var. Günümüzde zaman ayırmak daha büyük bir soruna dönüştü fakat birçok analist gerektiğinde telefon ya da Skype görüşmeleri yapmayı önerebiliyor.

S: Yani analistler olarak ne yapıyorsunuz ve bunun nasıl yardımı dokunuyor?

C: Her şeyden önce, yapılan şeyi, gerçekten de birlikte yapıyoruz. İnsanların nasıl geliştiğini ve onları yaşamda neyin mutlu ettiğini anlamak konusunda bir uzman olabilirim ama herkesin “işler tıkırında” diyebilmesi için farklı şeyler gerekli, işte bana anlattıkların ve bunları nasıl anlattığın da sana uyumlu hale gelmemde bana yardımcı oluyor. Eğer düşündüklerini oldukları gibi yani tamamen düşündüğün haliyle bana anlatabilirsen (ki buna serbest konuşma diyoruz), zihninde ne var ne yok görebilir ve sonra da bağlantılar kurabiliriz.

Örneğin, bir keresinde, ilk danışma seanslarının birinde, birisi bana bekleme salonumdan nefret ettiğini söyleyiverdi. Bundan bahsettiği sırada da kadının asıl sorunu olan konunun “beklemek” olduğunu öğrendik. Bütün yaşamı boyunca bekletilmiş bir kadındı ve tamamen beklemek için tasarlanmış bir yerin olması fikri onu üzmüştü. Oysa bekleme salonum oldukça konforludur; dergiler, tuvalet, vestiyer, vesaire… Şimdiye kadar hiç kimse şikâyet etmemişti; işte ilk danışma ikimiz için de, (okuldan işe, arkadaşlarına ve hatta cinselliğe kadar) kadının yaşamına dair çok büyük bir ipucu sağladı. Bu bekletilen hanım, beklemenin uyandırdığı sayısız duyguyu keşfetmeye başlayınca çok etkilendi.

S: Kimin iyi analist olduğunu nasıl anlayacağım?

C: Çoğu zaman birbirinize uyuyor, parçaların “tık” diye yerine oturduğunu hissediyorsunuz. Çok özel bir biçimde dinlenildiğinizi hissediyorsunuz. Ama danışmanınıza eğitimini de sormalısınız. İnsanların büyük bir kısmı ilişkilerinde sorun yaşıyor. Psikanalitik çalışmanın çok büyük bir kısmı hasta ile analistin arasındaki bağdan meydana gelir. Bu bağ geliştikçe ve derinleştikçe, hem analizin dışında olan ilişkileri yansıtıyor hem de onları etkiliyor. Ofiste olanlar hayatta olanların mikrokozmosudur*.

Son bir şey eklemek gerekirse, psikanalitik bir çalışma bireyin ta kendisine göre yapılmalı. Kimileri çalışmaya hızlı ısınıyor, bazılarıysa yavaş. Ama görünen o ki hepimizin içinde keşfetme arzusu duyan bir güç var ve analist bunun için iyi bir rehber.

* Microcosm: İng. Yunanca “mikros kosmos” Küçük alem, büyük bir bütünün özelliklerini örnekleyen küçük alem. Tüm sezona karşılık bir müsabaka ya da tüm ülkeye karşılık bir kasaba mikrokozm örnekleridir. Ç.N.

Yazar: Jane Hall
Çeviren: Mavisu Kahya
Çeviri Editörü: Cemre Yılmaz
Kaynak: Psychology Today


Paylaş
Exit mobile version