Düşünbil Portal

Rodin’in imgesinden hiçbir zaman uzaklaşmayan hüzünlü aşık

Paylaş

Camille Claudel, Auguste Rodin’in sevgilisi, ilham perisi ve en yetenekli öğrencisiydi. Onun üzücü hayatının olağanüstü bir yeteneği gizlediğini yazıyor Fisun Güner.

“Ben ona altını nerede bulacağını gösterdim, ancak bulduğu altın kendisine aittir.” Bunlar, Auguste Rodin’in kendisinin en yetenekli öğrencisi Camille Claudel için söylediği sözleri.Büyük Fransız heykeltıraşı onu kendi kanadının altına aldığında, o sadece 19, kendi de 42 yaşındaydı. 20 yaşında, muhtemelen kendisinin ilk büyük eseri olan, sonradan ünlü bir şair ve dramatist olarak kendi adını yaratacak aynı derecede usta bir yetenek olan küçük erkek kardeşinin bir kil büstünü,16 yaşındaki Paul Claudel’in Portresi’ni (1884) yaptı.

Claudel’in çalışmalarının çoğunun konusu –  sonradan ünlü bir şair ve dramatist olan erkek kardeşi Paul’dü.

Rodin, Camille’in yeteneği için bir büyük yaratıcı dürtü olduğunu kanıtladı ancak yoğun ilişkilerinin kendi işinde meyve verdiği aşikardı. Bu neredeyse 15 yıl süren karmaşık bir ortaklıktı, ancak nihayetinde Claudel kendi akıl hocasından uzak kalması gerektiğini hissediyordu, çünkü o sadece Rodin’in yetenekli öğrencisi değil, ayrıca asistanı, ilham perisi ve sevgilisiydi. Kendi yeteneğinin Rodin’den bağımsız olarak gelişmesinin, kendi işinde kabul görmesinin tek yolunun sevgilisinden ayrılmak olduğunu hissetti. Ne var ki, birbirlerinden ayrıldıktan sonra takriben bir kaç yıllığına Claudel’in ışığı ateşli bir yoğunlukla yansa da,  yaratıcı hayatı trajik bir şekilde kısa ömürlü oldu.

Çoğunu kendi elleriyle yok ettiği ya da düpedüz kaybettiği için günümüzde sadece 90 eseri mevcuttur.

Bu yıl, Rodin’in ölümünün yüzüncü yıl dönümü ve onun üstün yeteneğinin öteden beri takdir edildiğini söylemek gereksiz. Üstelik, uluslararası bir anma sergileri programına ilaveten, en ünlü eserlerinin baskıları ve kalıcı sergilerinin heykelleri, uzun zamandır dünyanın dört bir yanındaki müzelerde ve halka açık yerlerde bir demirbaş olmuştur. Bunlar arasında Bronz Çağı, Düşünür, Öpücük ve diğer birçok tanınmış eserin arasında yer alan Calais’deki anıtsal ve kasvetli Burghers sayılabilir.

1980’lerden beri, çoğu doğal olarak Rodin ile olan yoğun ilişkisine yoğunlaşan filmleri, sayısız biyografileri, hatta son yıllarda üretilmiş bir oyun ve bale ile onun yaşamına ve çalışmalarına artan bir ilgi duyulsa da, aynı şey, Claudel için neredeyse hiç söylenmez. Yıl dönümüne denk düşen bu yıl, listeye kısaca adı Rodin olan, bu kez fotojenik yaşlı heykeltıraşın üzerine daha az odaklanan ancak aynı zamanda Claudel ile olan ilişkisi üzerinde duran yeni bir film yayınlanacak

Şimdiye dek Claudel’in ürettiği tüm eserler (külliyat) dahilinde bugün sadece 90 eser var, çünkü çalışmalarının çoğu kendi elleriyle yokedildi ya da kısaca kayboldu. Ayakta kalan eserlerin pek çoğu, Rodin’in büyük projelerinin aksine küçük ve özel parçalar. Bunların çoğunun, Parisli sanat simsarı Eugene Blot tarafından modellendikten yıllar sonra bronz kalıbı alındı. Rodin’in genç çiftlerin erotik heykelleri ile ortak bir tema bulan romantik ve acı veren Sakountala eseri gibi kimi eserleri, bir komisyon alamadığı için, sıva parçaları olarak kalır. Ünlü üstadının aksine, Claudel aktif olduğu yıllar boyunca düzenli olarak çalışmalarını sergilemesine rağmen hiçbir zaman bir halk komisyonu almamıştır ve Rodin’in kendisine ait olanla kesinlikle uyumlu olan Claudel’in olağanüstü yeteneği   maddesel ifadeleri bakımından eleştirmenler tarafından sıklıkla övgü almıştır.

Rodin’in çalışmalarının aksine, Claudel’in Çömelen Kadın (Femme accroupie) gibi açık bir şekilde cinsellik içeren pek az eseri vardır.

Bununla birlikte, Rodin’den farklı olarak, içerikleri bakımından çok az alenen bir cinsellik barındırır. Daha ziyade, çalışmalarının küçük, ayrıntılı ölçeği ile iyi uyuşan sessiz bir iç mekânı ve oldukça melankolik varlığı vardır.

Bu denli terk edilmiş olmak son derece korkunç”

Gitgide Rodin’in imgesinden kurtulmuş olduğu söylendiyse de olan sadece zekice yetenekli Claudel için hayatının son 30 yılı boyunca zihinsel bir iltica içinde kalmak için belirsizliğe ve tek başına paranoyaya sürüklenmesiydi Ruh sağlığı birkaç yıl içinde kötüleşti ve 1913’te sanrılı bir psikozdan muzdarip olduğu teşhis edildiği için bir akıl hastanesine yatırıldı

Ville-Evrard’deki bir akıl hastanesinde (daha sonra Fransa’nın güneydoğusundaki Vaucluse’daki Montdevergues’e taşındı) nadiren ziyaretçi kabul etti. Akıl hastanesine kapatılışının aynı ay ve yılı, kendisine destek veren babası vefat etti, ilkin kendisine söylenmese de, annesi kızını bir daha asla görmeme karar aldı. Bu zaman zarfında, çoğu kereler başının heykelini (büstünü) yaptığı Paul, 30 yılda sadece bir düzineden biraz fazla ziyaret etti. Bir zamanların can yoldaşı kardeşler, ancak Paul’ün kısa aralarda çok kereler bir diplomat olarak yurt dışında bulunması haricinde, mektup alışverişinde bulundular.

Günümüze ulaşan Claudel’in eserleri, L’Abandon gibi küçük ve ayrıntılı parçalar

Tıpkı bir kalp kırıklığı gibi, gerçekte daha fazlası, bir daha asla bir kil toprağı kalıplamadığı gerçeğidir. Kendi paranoik sanrıları Claudel’i eğer çalışmaya devam ederse Rodin’in kendisinin fikirlerini çalacağına yönelik, sayısız mektupta dile getirdiği, mektuplara ilaveten kardeşine ifade ettiği bir korkuyla korkuttu. 1915’te akıl hastanesindeki doktoruna “Bu denli terk edilmiş olmak son derece  korkunç.” “Kurtulmama imkan yok zira beni alt eden kalp kırıklığına yenik düştüm” diye yazdı.

Bununla beraber Rodin, küçük bir fon oluşturarak kendi ölümünden sonra ona uzaktan mali olarak destek vermeye devam etti. Rodin,Paris’te kendi çalışmasına tahsis edilen  bir müze açıldığında Camille Claudel Odası olacağına dair bir dileğini her zaman dile getirdi. Rodin Müzesi, Rodin’in ölümünden iki yıl sonra açıldı, ancak seçkin öğrencisine adanan bir odaya dair bu arzu asla gerçekleşmedi.

Günümüzde, yaklaşık bir yüzyıl sonra, bu 90 eserden birçoğu, Claudel ailesinin 1876’da yerleştiği Paris’in güney doğusunda, Seine’nin kıyısındaki küçük, gürültüsüz ve resim konusu olmaya elverişli bir kasaba olan Nogent-sur-Seine’deki Camille Claudel Müzesi’ndeki kendi yeni yuvalarında bir araya getirildi. Adelfo Scaranello tarafından tasarlanan, geniş camlı pencereleriyle gösterişsiz bir şekilde inşa edilen tuğla bina, Claudels’in babasının şehre bir ipotek sicil memuru olarak görevlendirildiğinde üç yıl boyunca yaşadığı evi ihtiva ediyordu. Burada ergenlik dönemindeki Camille, gençlik yıllarında üretilen eserlerinin tanınmış olanlarının başlangıç  parçalarını üretti. Bunların arasında, Bismarck’ın bir büstü dahil, bir Napolyon ve bir David ve Goliath  vardı, ne yazık ki şimdi hepsi  kayıp.

Üç katlı müze, her ikisi de dönemlerinin çok beğeni toplayan yerel heykeltraşları Paul Dubois ve Alfred Boucher da dahil olmak üzere pek çok Claudel’in çağdaşının eserlerini içeriyor. Dubois bir portreciydi ama aynı zamanda anıtsal bir ölçekte de çalıştı, kendi seyisi konumundaki Joan of Arc’ın gerçek boyuttaki atlı heykeli, bir alçı model olarak burada zemin kattadır (kopyası, Fransa’dan bir hediye olarakWashington DC’de bulunurken, orijinal bronz Reims’teki Notre-Dame Katedrali’nin önündedir.) Ancak, Claudel’in kendi çalıştığı, sadece kendisine ayrılan üst kattaki eserleriyle, Rodin eserleriyle ile tematik olarak benzer ve ayrıntılı olarak eşleştirilen bir çok eser Claudel’in çalıştığı ölçektedir.

Annesinden farklı olarak Camille’nin nadiren sevgi hissettiği, onun sanatsal yeteneklerini cesaretlendiren babası tarafından genç Camille’in akıl hocalığına atanan, genç sanatçıları için adeta kuvvetli bir savunucu olan kişi Boucher’di

Belirsizlikten çıkış

Kısa bir süre sonra heykel çalışmalarını sürdürmek için Paris’e yerleştiği (Colarossi Akademisi’nde, prestijli École des Beaux-Arts’ın 1897’de kadınları kabul etmeye başlamasından beri) ve  Claudel’in gelişimini denetlemeye devam edemediği vakitler  Boucher onu Rodin’e tavsiye etti. Ve bunun gerçekten de Caudel’in aradığı atılım olduğunu tahmin ediyordu. Çünkü Rodin, Michelangelo‘ya kadar giden hümanist geleneğe çok yakın olarak değerlendirilse de, Rodin’in yeniliği, kendi radikal anlatıcılığını ve sadeleştirilmiş formlarını, yarı formlarını ve ilkel kayadan çıkmış gibi görünen iri ve hantal gelişen formlarını kazanmıştı.

“Genç Kadın” gibi yerel heykeltraş Alfred Boucher’ın eserleri de yeni müzede toplanıyor.

Müzenin direktörü Cécile Bertran, “Müzenin direktörü Cécile Bertran, “Bence bu dernek, yaratıcılığına, ya kendini zenginleştiren çalışmalarıyla ya da kendinden uzaklaşmaya çalıştığı bir referansla yardımcı oldu” diye açıklıyor. “Onu ilhamını yenilemeye ve tamamen yeni ve modern bir tarz yaratmaya yöneltti. Ancak zaman zaman onun da Rodin’in derneği tarafından yaratıcı bir şekilde baskı altında alındığını hissettiği görünüyor. Kendi sanatsal bağımsızlığını kurmaya daima hevesliydi ”.

Ne var ki, duygusal olarak zor ve karmaşık ilişki uzun vadede, yaratıcı bir şekilde, ilişkinin derinlemesine bir altın madeni olduğunu ispatladı. (Bir noktada muhtemelen bir kürtaj vardı ve daha fazla hamilelik olabilirdi, ne olduğuna dair neredeyse hiçbir şey bilmesek de; bunların hepsi Rodin uzun dönem eşi Rose Beuret ve çocukları ile yaşarken oldu.)

Rodin’in etkileyici başını modellediği bütünsel olarak güçlü büst dahil, portreleri Claudel’in en büyük başarıları arasındadır. Rodin onun kemikli yüzünü, kaslı ve güçlü sırtında eğimli boynunu, kendinin en favori benzerliği olduğunu iddia etti. Bu, tam olarak yarım küre biçiminde bir heykel ve bu onu bu denli dinamik kılan şey.

Ve ne kadar tezattır ki, akıl hocasının sert ifadeli yüzünden, Little Châtelaine’deki bir çocuğun hassas kafası aşırı duygusallık olmadan masumiyeti yakalar. İster gençliğin dolgun tazeliği, ister yaşlı etin buruşukluğu, dönen kumaşı ya da bir vals içinde birbirini tutan dans eden bir çiftin kırılganlığı Claudel’in çok yönlülüğünü, açıkça insanı yakalayabilme yeteneğiyle birlikte, muazzam derecede etkiliyor. (Örneğin, muhteşem üç figürlü The Mature Age, genç kız ve ​​garip bir kucaklama içindeki rüzgara karşı korunmasız yaşlı bir çift, daha geniş bir versiyonu Musée d’Orsay’de görülebilir.)

Bu Claudel’in şöhretinin, en sonunda, hayatının geçici olarak yalnızca enkaz olarak adlandırılmasından kurtulması ve nihayetinde, ismini taşıyan bir müzede çalışmasının yer alması armağanıyla belirsizliğin ortaya çıkması; küçük haliyle geride bıraktıklarını görmek açısından dikkate değerdir. Gel gör ki  bu küçük kızdan kalan,  hala taze, hala çarpıcı ve hala güçlü.

Yazar: Fisun Güler
Çeviren: Jülide Yapıcı
Kaynak: BBC Culture

Düşünbil Portal’da yayımlanan, Düşünbil yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır.
Düşünbil Portal’da yayınlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. 


Paylaş
Exit mobile version