Site icon Düşünbil Portal

Tuwana Antik Krallığı: Bir Kültür Köprüsü

Paylaş

Hititliler zamanından beri var olmuş antik bir şehirdi Tuwana (Tyana diye de yazılıyor). Bugünlerde ismi Kemerhisar. Günümüz Niğde’sine bağlı. Tuwana, Hititler zamanında ülkesinin baş şehirlerinden biriydi. Hitit İmparatorluğu’nun yıkılışıyla beraber Tuwana Yeni Hitit Krallığı’nın başkenti oldu. Bir dönem Yunan şehri olan Tuwana, ardından Roma İmparatorluğu’nun bir parçasına haline geldi.

Tuwana’nın Yükselişi

Tuwana’nın, Hitit arşivlerinde bahsi geçen Tuwanuwa olduğu neredeyse kesin. Daha geç bir kaynağa, Arrianus’unPeriplus Ponti Euxini’sine göreyse (1) şehrin ilk adı Thoana ve şehir Trakyalı bir kral tarafından kurulmuş.

Antik zamanlardan beri stratejik konumu yüzünden önemli bir şehirdi burası. Tarıma elverişli bir arazideydi ve bu, zengin bir şehre dönüşebilir demekti. Daha da önemlisi, Orta Anadolu’dan bugünkü Gölek Boğazına (2), Tarsus Dağlarına kadar; yani Akdeniz’e giden yolun kontrolü bu şehre aitti. Gölek Boğazını kontrol eden Tuwana şehri, Doğu’dan Batı’ya ve aynı zamanda Asya’dan Avrupa’ya geçişin köprüsü olarak sırf ekonomik bakımdan değil, kültürel ve politik bakımdan da gelişmeyi başardı.

Tuwana’nın İki Kralı 

M.Ö. 1. yüzyılın bir döneminde, Tuwana iki süper güç arasında tampon bölgeydi: Batı’da Fenikeliler ve Doğu’da Asurlular. Asurlu bir kaynağa göre Tuwana kralı (Ušhitti), Asur kralı III. Tiglat Pileser’e yılı tam kesin olmamakla beraber M.Ö 745 yahut M.Ö. 737’de hürmetlerini sundu.

Tuwana’nın günümüz akademisyenleri tarafından bilinen başka bir kralıysa Warpalawas’tı. Tarihi M.Ö. 8. yüzyıla dayanan ve İvriz’de (3) bulunmuş bir taş kabartmada Warpalawas, dev olarak tasvir edilmiş fırtına tanrısına dua ederken görülüyordu. Benzer bir kabartma Bor’da da bulundu fakat onda bir tek Warpalawas bulunuyor.

Tuwana’nın Doğu ve Batı arasında bir köprü rolü oynamasında Warpalawas önemliydi. Mit-ta-a adında bir kral (bazıları onu efsanevi kral Midas olarak da tespit etmiştir) tarafından yönetilen Fenikeliler, Asur kralı II. Sargon ile görüşmek istediklerinde Tuwana tarafından kontrol edilen bölgeden geçmek zorundaydılar. Warpalawas Fenike elçisine, Tarsus Dağları arasından Gölek’teki Asur Valisine ulaşıncaya kadar eşlik etmişti.

Kültür Akışına Bir Destek

Doğu ve Batı arasında elçilere ve ticarete köprü olan Tuwana, aynı zamanda kültürün akışından da sorumluydu. En başta iletişim temelli sebepler yüzünden hiyerogliflerde Luvi (4) dilini kullanan krallığın daha sonra Fenike yazı diline geçiş yaptığı tahmin ediliyor. Bu, birkaç yıl önce arazide keşfedilen, Demir Çağı’ndan kalmış 3 stelde de görülüyor. Bu steller çok iyi korunmamış olsalar da bölgenin kültürel önemini gözler önüne seriyorlar. Hatta Fenike alfabesinin Yunanlılara Tuwana üzerinden gelmiş olabileceği bile düşünülmüş (5).

Tuwana’nın Yok Oluşu 

Tuwana maalesef tarihi kayıtlardan bir süre kayboldu ve sonrasında Ahameniş İmparatorluğu’nun (6) Katpatuka (Kapadokya) adında bir satraplığı (7) olarak tekrar doğdu. Ahameniş İmparatorluğu Büyük İskender tarafından yıkılınca Tuwana kendini Helenleşmiş bir vilayet olarak buldu. Makedon kral vefat ettiğinde “Tek Gözlü” diye de anılan I. Antigonos’un (8) krallığının bir parçası oldu fakat M.Ö. 301’deki İpsos Muharebesi’nde kaybedilip bu kez de Seleukos İmparatorluğu’na geçti. Kapadokya kralı IV. Arianates Eusebes’in krallığının bir parçası haline geldikten sonra Toros’un Eusebia’sı (9) olarak anıldı. Nihayetinde şehir Roma İmparatorluğu’na bağlandı ve tabii Romalılar da şehre kendi hatıralarını bıraktılar. Su kemerleri, Romalılar zamanından kalan anıtlardan en önemlileri.

Roma İmparatorluğu’ndan sonra neler olduğunu biliyoruz fakat Tuwana’da Hitit ve Yeni Hitit dönemlerinde neler olduğu hakkında çok az bilgimiz vardı. Bu, arazide süren arkeolojik kazı çalışmalarıyla değişmekte.

 

Dipnotlar:

(1) “Arrianus’un Karadeniz Seyahati” olarak da bilinen çalışma, Karadeniz Valisi Arrianus tarafından Roma İmparatoru Hadrianus’a Karadeniz ve etrafındaki vilayetlerin nasıl olduğunu anlatmak için rehber kitap olarak yazılmıştır. (ç.n.)

(2) Gölek Boğazı günümüzde Mersin’e bağlı ve Toros Dağlarının arasındadır. Tarihsel ünü ve muhteşem bir manzarası vardır. (ç.n.)

(3) İvriz, Konya’ya bağlıdır. Arkeolojik açıdan, bulunan taş kabartma eserleri ile bilinir. (ç.n.)

(4) Luvice, eski bir Anadolu halkı olan Luvilerin diliydi. Hint-Avrupa dil ailesine bağlı fakat günümüze ulaşamamış bir dildir. Çoğunlukla mühür ve anıtlarda kullanılmıştı. (ç.n.)

(5) Bu özellikle kritiktir zira Yunan halkı, yani döneminin Miken ve Minosluları, Bronz Çağı çöküşünden sonra yazılı dillerini kaybetmişlerdi ve yaklaşık 700 yıl – ki karanlık dönem olarak anılır – yazı kullanmadıkları tahmin ediliyor. Yüzyıllar sonra Yunanlılar, Fenikelilerin alfabesini temel alarak bugün kullandıkları Yunan alfabesini oluşturdular. (ç.n.)

(6) Ahameniş İmparatorluğu aslında ünlü Pers İmparatorluğu’dur. Büyük Karius tarafından kurulmuştu ve başkenti Babil’di. Yaklaşık 200 yıl hüküm sürdüler. Hüküm sürdükleri dönemde Anadolu’yu tamamen ele geçirmiştiler. (ç.n.)

(7) Satraplık, Pers vilayetlerine verilen isimdir. (ç.n.)

(8) Antigonus, Büyük İskender’in en yakın komutanlarından biriydi ve en hırslısı olarak bilinir hâlâ. 81 yaşında, İpsos Muharabesi’nde aldığı darbe sonucu vefat etti. Hırsı ve stratejideki ustalığıyla ünlüydü. (ç.n.)

(9) Eusubia, Yunan felsefesi ve Kitab-ı Mukaddes’te “ruhsal olgunluk, tanrısallık” manasına gelir ve şehrimiz Kayseri’nin isim atasıdır. (ç.n.)

 

©® Düşünbil (2023) 

Yazar: Wu Mingren
Çeviri: Arda Erkurt
Çeviri Editörü: Onur Demir
Kaynak: ancient-origins.net


Paylaş
Exit mobile version