Paylaş

İnsanlar öteden beri bu göksel fenomenlerle karşılaştığında onları yer yer eğlenceli bulmuş, bazen şaşırmış, hayrete düşmüş hatta onlardan korkmuşlardır. Bir tutulmanın gözlemlenmesi olayına bir dizi sosyal ve kültürel yaklaşımlar eşlik eder. Eski Mezopotamya’da tutulmalar gerçekten bir alamet, gelecekteki olayların habercileri olarak kabul edilirdi.

Güneş ve Ay Tutulmaları

Bir tutulmanın meydana gelmesi için üç gök cisminin kendi eliptik yörüngelerinin içinde düz bir çizgide bulunmaları gerekmektedir. Buna syzygy denir, Yunanca boyunduruk ve eşleşme anlamında kullanılan “súzugos” kelimesinden gelir.

Güneş ve Ay tutulması şeması.

Dünyadan baktığımızda iki tür tutulma görürüz: Güneş ve Ay tutulması. Güneş tutulmasında, Güneş ve Dünya’nın arasından geçen Ay, Güneş’i görmemizi engeller. Ay tutulmasında ise Dünya’nın gölgesinden geçen Ay’dır. Güneş tutulması, güneşi görmenizi tamamen engelleyebilir ama genellikle bu kısa sürelidir ve Dünya’nın sadece belli noktalarından gözlemlenebilir: birinin bulunduğu bölgede tam tutulma olarak değerlendirilen şey, birkaç yüz kilometre ötede sadece parçalı bir tutulma olabilir.

Buna karşılık bir Ay tutulması, Dünya’nın tüm yarım küresi (gezegenin yüzeyinin o sırada geceyi yaşayan yarısı) boyunca gözlemlenebilir.

Alamet Olarak Tutulmalar

İki bin yılı aşkın bir zaman önce Babiller yaklaşık 18 yıla denk gelen 223 aylık bir dönem içinde 38 olası tutulma ve syzygy olduğunu hesaplayabiliyorlardı. Modern gök bilimciler, 223 aylık bu dönemi Saros döngüsü olarak adlandırır ve bir Saros döngüsü ile ayrılmış bir dizi tutulma bir Saros serisi oluşturur.

Bugün bilim insanları, Ay ve Güneş tutulmalarının sayısının her Saros serisinde tamamen aynı olmadığını bilseler de Babil’deki alimlerin bu astronomik fenomeni anlamadaki başarısını hafife alamayız. Bu döngüyü fark etmeleri, sonunda bir tutulmanın meydana gelişini tahmin etmelerine olanak tanıdı.

Antik Babil’de (Güney Mezopotamya) ulaşılan astronomi bilgisi düzeyi, tutulmaları alamet olarak değerlendiren astroloji geleneğinden ayrı tutulamaz: Astronomi ve astroloji o zamanlar aynı madalyonun iki farklı yüzüydü.

Kraliyet Kaderini Önlemeye Yönelik Ritüeller

Babil’in alimlerine göre tutulmalar kralın ölümünü öngörebilirdi. Bir alametin böyle değerlendirilebilmesi için gereken koşullar basit değildi. Örneğin daha ilk sözcükleriyle tanınan bir astronomi metnine “Enūma Anu Enlil” –[Tanrılar] Anu ve Enlil Zamanında- göre eğer Jüpiter, tutulma boyunca görünüyorsa kral güvende demekti. Görünen o ki Ay tutulmaları kralın hayatta kalması ve refahı adına temel bir endişe kaynağı olmuştur.

Hükümdarın akıbetini önlemek için bir mekanizma tasarlandı: vekil kral ritüeli ya da “šar pūhi”. Asur’dan (Kuzey Mezopotamya) gelen ve MÖ birinci bin yıla dayanan çeşitli mektuplarda bu ritüelden 30’un üzerinde bahsedilmektedir. Benzer bir ritüele dair daha erken kaynaklar, en eski kayıtlara sahip olduğumuz Hint-Avrupa dili olan Hititçede yazılmış, ikinci bin yıl Anadolu’suna tarihlenen metinlerde de bulunmaktadır.

Kralı Kurtarmak

Bu ritüelde, kralın yerine geçmesi için biri seçilirdi. Kral gibi giydirilir ve tahta oturtulurdu. Gerçek taç giyme töreniyle karıştırılmaması için tüm bunlar tutulmanın gözlemlenmesiyle tetiklenen olumsuz alametin nakledilmesiyle birlikte yapılırdı.

Gerçek kral bu sırada dikkat çekmemeye ve ortalıkla görünmemeye dikkat ederdi. Bir olumsuz alamet daha gözlemlenmediği takdirde, vekil kral idam edilir, böylece kralın hayatı kurtulurken kehanet de yerine getirilmiş olurdu. Bu ritüel, daha sonraki dönemlerde gerçekleşmesi mümkün olan bir tutulma gözlemlendiğinde ve hatta öngörüldüğünde de yapılırdı.

Bu ritüelin ikinci bin yıl Anadolu’sundaki Hitit metinleri arasındaki varlığı, MÖ ikinci bin yılın ilk yarısı boyunca Mezopotamya’da zaten olmuş olabileceği varsayımına yol açmıştır.

Bir Efsane

Kralın ölümünü öngören alametler bu erken dönem için zaten biliniyor olsa da gerçek şu ki böyle bir varsayımın temel dayanağı sadece çağdaş akademisyenler tarafından “Eski Krallar Kroniği” olarak bilinen çok daha genç, birinci bin yıl kompozisyonunda korunan ilginç bir hikâyedir.

Bu son kroniğe göre, İsin şehrinin (bugünkü Išān Bahrīyāt, Bağdat’ın yaklaşık 200 km güneydoğusunda) kralı Erra-imitti, vekil kral ritüeli kapsamında Enlil-bani adında bir bahçıvanla yer değiştirmiştir. Bahçıvan şanslıymış çünkü gerçek kral sıcak çorbasını içerken ölmüş ve bahçıvan da böylelikle tahtta kalıp sonsuza denk sürecek krallığını ilan etmiştir.

Şöyle bir gerçek vardır ki bu iki kral da (Erra-imitti ve Enlil-bani) MÖ 19. yüzyılda İsin’de var olmuş ve art arda hüküm sürmüşlerdir. Bununla birlikte geç dönem “Eski Krallar Kroniği’nde” anlatılan bu hikâye, bir efsanenin olması gereken tüm izlerini taşımaktadır. Bu hikâye muhtemelen, alışılagelmiş babadan-oğula veraset silsilesini takip etmek yerine kraliyet makamının bir aileden ya da soydan diğerine geçtiği hanedan değişimini açıklamak adına tasarlanmıştı.

Ay Tutulması. (CC BY-SA 2.0)

Göklerde Anlam Aramak

Mezopotamya bu açıdan hiç de eşsiz değildi. Örneğin “Bambu Yıllıkları” (竹書紀年 Zhúshū Jìnián) olarak bilinen erken dönem Çin kroniği, tam ay tutulmasının MÖ 1059 yılında son kral Shang’ın dönemindeyken yaşandığını belirtir. Bu tutulma, bir vasal kral Zhou hanedanından Wen tarafından Shang derebeyine meydan okumak adına bir işaret olarak kabul edildi.

“Bambu Yıllıkları”nın ilerleyen anlatımlarında “bir tutulmanın, Eski Çin’de hanedanlığın Shang’tan Zhou’ya geçişine damgasını vuran politik ve askerî olayları tetiklemiş olabileceği belirtilir. Babil’in “Eski Krallar Kroniği” örneğinde olduğu gibi Bambu Yıllıkları da daha erken dönemin tarihini anlatıp sonraları derlenmiştir. İddialara göre Bambu Yıllıkları, MS 280 civarında bir mezarın içinde bulunmuştur fakat MÖ 296 yılında ölen Wei kralı Xiang’ın hükümdarlık dönemine ait oldukları tahmin edilmektedir.

İnsan etkinliklerinin karmaşıklığı nadiren tek bir faktör tarafından kısıtlanır ya da belirlenir. Bununla birlikte ister eski Mezopotamya’da ister eski Çin’de olsun tutulmalar ve diğer alametler tarihin belirli bir seyrini oluşturan karmaşık değişkenler kümesi için çağdaş gerekçeler ya da olay sonrası açıklamalar sağlamıştır.

İnsanlar gökyüzüne baktıkları ilk andan itibaren astronomi ile astrolojiyi veya tarih ile efsaneyi birbirine karıştırsa da zihinleri sürekli bir tutulmanın taşıdığı kaçınılmaz anomaliyle meşgul olmuştur.

Yazar: Gonzalo Rubio
Çeviren: Nevin Kemikkıran
Çeviri Editörü: Selin Melikler
Kaynak: theconversation.com


Paylaş

Düşünbil Portal

Düşünbil Portal, bilim, felsefe ve psikanaliz alanlarında yazılı ve görsel içerikli makale, deneme ve çeviri yayınlayan çok içerikli bir portaldır. Genel okur-yazar kitlenin bilinçlenmesini ve farkındalık kazanmasını amaçlamaktayız. “Düşünen her insan gençtir” vizyonu ile her genç insana hitap etmeyi amaçlayan Düşünbil Portal, dergi ve etkinliklerle bu amacını geliştirmektedir.

https://www.dusunbil.com