• 23 Ağustos 2024
  • Düşünbil Portal
  • 0
Paylaş

Veba olarak da bilinen Kara Ölüm, 1346 ila 1353 yılları arasında Avrupa’nın çoğunu ve Asya’nın geniş bir kısmını etkilemiş ve sadece birkaç yıl içinde 100 ila 200 milyon kişinin ölümüne sebep olmuş bir pandemiydi. Genellikle kemirgenlerin üzerindeki pireler aracılığıyla taşınan Yersinia pestis bakterisinin neden olduğu veba; kusma, iltihaplı çıban ve tümörler, kararmış ve solgun bir deri gibi belirtilerle ilerleyen ölümcül bir hastalıktı.

Veba Avrupa’ya ilk olarak 1347 yılında, tüm mürettebatı ya ölmüş ya da ateşler içinde ve yemek yiyemez hâlde olan bir geminin Karadeniz seyahatinden dönüşüyle denizden geldi. Bakteri taşıyan pirelerle doğrudan temasla ya da havadan taşınan patojenlerle geçen yüksek orandaki bulaşıcılığıyla Kara Veba, 14. yüzyıl boyunca yaşam kalitesinin ve kentsel alanlardaki yoğun nüfusun etkisiyle hızla yayılarak bütün Avrupa nüfusunun yüzde 30 ila yüzde 60’lık bir kısmını kırıp geçirmiştir.

Kara Ölüm İtalya’yı vuruyor. Luigi Sabatelli’nin 19. yüzyıl gravürünün bir parçası. Boccaccio’nun “Dekameron”unda anlatılan “1348 Floransa Vebası”.

Veba, 14. ila 19. yüzyıllar arasında dünya çapında pek çok kez yeniden ortaya çıktı ancak modern tıptaki gelişmeler hem yüksek hijyen standartlarıyla hem de hastalıkları daha güçlü bir şekilde önleme ve salgını epidemik olarak hafifletme metotlarıyla birleşince bu Orta Çağ hastalığı gezegenden silindi.

Vebanın Dört Ana Türü

Kara Ölüm 14. yüzyıl boyunca Avrasya’da pek çok şekilde ortaya çıkmış olmasına karşın tarihsel kayıtlarda öne çıkan dört semptomatik veba türü vardır: Bubonik [Hıyarcıklı] Veba, Pnömonik Veba [Akciğer Vebası], Septisemik Veba ve Enterik Veba.

Hastalıkla en çok ilişkilendirilen belirtilerden biri olan çıban denen iltihap dolu yumrular, ilk veba türüne yani Bubonik [Hıyarcıklı] Veba’ya adını vermiştir. Patladığında temas eden herkese hastalığın bulaşmasına neden olan bu çıbanlara en çok da enfekte kanla dolu olan pirelerin ısırığı neden olmuştur.

Diğer taraftan Pnömonik Veba’nın kurbanlarında çıban yoktu; şiddetli göğüs ağrısı ve terlemeden mustariptiler ve enfekte kanı, yakınlarda bulunan herkesi enfekte edebilecek patojenleri havaya salacak şekilde öksürerek atarlardı. Kara Ölüm’ün Pnömonik türünden neredeyse hiç kurtulan olmadı.

Kara Ölüm’ün üçüncü türü, bulaştığı gibi kan dolaşımını zehirleyerek dikkate değer herhangi bir belirtinin ortaya çıkmasından önce kurbanı hızlıca öldüren Septisemik Veba’dır. Başka bir tür olan Enterik Veba da kurbanın sindirim sistemine saldırır ve herhangi bir tür tanı konulmasına imkân vermeyecek denli süratli biçimde hastayı öldürür ki zaten vebanın sebepleri 19. yüzyıl sonlarına dek keşfedilemediği için Orta Çağ Avrupalılarının da bunlardan herhangi birini bilmelerine imkân yoktu.

Kara Veba Belirtileri

 Bu bulaşıcı hastalık titreme, ağrı, kusma ve hatta en sağlıklı insanlarda bile birkaç gün içinde ölüme, kurbanın Yersina pestis mikrobundan hangi tür veba kaptığına bağlı olarak iltihap dolu çıbanlardan, kan öksürmeye kadar birçok belirtiye sebep olmuştur.

Belirtileri açığa vurmaya yetecek kadar yaşamış olan veba kurbanlarının çoğu nihai olarak hızlıca titreme, ateş ve son olarak bitkinliğe dönüşen baş ağrıları ve birçoğu da bulantı, kusma, sırt ağrısı ve ayrıca kol ve bacaklarında duydukları sızıların yanında her yanı saran yorgunluk ve genel uyuşukluk çekmişlerdir.

Çoğunlukla boyunda, kolların altında ve iç uyluklarda sert, acılı ve yanan yumrulardan oluşan şişlikler ortaya çıkmıştır. Bu şişlikler kısa sürede portakal büyüklüğüne ulaşıp kararmış ve sonrasında patlayarak iltihap ve kan sızdırmışlardır.

Yumrular ve şişlikler, vücudun her yerinde siyah çıbanlara ve lekelere yol açacak olan; idrarda, dışkıda ve cildin altında kan birikmesini sağlayan iç kanamaya neden olur. Vücuttan çıkan her şey iğrenç kokar ve hastalığı kaptıktan bir hafta gibi kısa bir süre sonra gerçekleşebilen ölümden önce kişi büyük acı çeker.

Vebanın Bulaşması

Daha önce bahsedildiği gibi vebaya, genelde sıçan ve sincap gibi kemirgenlerde yaşayan ve her birinin değişik bir veba türü yarattığı, birçok farklı biçimde insanlara geçebilen bir Bacillus mikrobu olan Yersinia pestis neden olur.

Pire ısırığı 14. yüzyıl Avrupa’sında vebanın en yaygın bulaşma yoluydu çünkü pireler, çok geç olana dek kimsenin fark etmediği, gündelik yaşamın birer parçasıydı. Konaklarından veba bulaşmış kanı sindiren bu pireler, Bubonik Veba’ya sebep olacak şekilde enfekte kanı sürekli olarak yeni konağa enjekte ederek genellikle öteki kurbanlardan beslenmeye çalışır.

İnsanlar hastalığa bir kez yakalandılar mı bu mağdurların öksürmeleri ya da sağlıklı kişilerin yakınında nefes almalarıyla hastalık, havadaki patojenlerle yayılırdı. Bu patojenler yoluyla hastalığa yakalananlar akciğer kanamasına ve nihai olarak da acı dolu bir ölüme yol açan Pnömonik Veba’ya kurban giderlerdi.

Veba bazen de hastalığı doğrudan kan dolaşımına taşıyan açık yara ve kesikler aracılığıyla bir taşıyıcıyla direkt temasla bulaşırdı. Böyle durumlar genellikle Septisemik türle sonuçlansa da Pnömonik tür hariç öteki veba türlerine de neden olabiliyordu. Septisemik ve Enterik veba türleri en hızlı öldüren türlerdi ve muhtemelen görünüşte sağlıklı olarak yatağa girip hiç kalkamayan kişilerin hikâyelerinin de sebebidir.

Bulaşı Önlemek: Vebadan Sağ Kurtulmak

 Orta Çağ’da insanlar süratle ölüyordu. Bu yüksek ölüm oranlarıyla mezar çukurları kazılıyor, bu mezarlar dolup taşıyor ve terk ediliyordu; bedenler -bazen hâlâ hayattayken- sonradan zeminine gömüldükleri evlere kapatılıyor ve cesetler sokakta öldükleri yerde bırakılıyordu ki böylelikle hastalık havadaki patojenlerle daha çok yayılıyordu.

Avrupalılar, Ruslar ve Orta Doğulular sağ kalabilmek için sonunda kendilerini karantinaya aldılar, daha iyi hijyen alışkanlıkları geliştirdiler ve hatta 1350’lerin sonlarında büyük ölçüde yeni hastalık kontrol yöntemleri sayesinde yavaşça ortadan kalkan vebanın tahribatından kaçınmak için yeni yerlere bile göç ettiler.

Bu dönemde hastalığın yayılmasını önlemek için temiz kıyafetlerini sıkıca katlayıp hayvanlardan ve haşarattan uzakta sedir sandıklarda saklamak, bölgedeki sıçanları öldürmek ve cesetlerini yakmak, pire ısırıklarını engellemek için cilde nane ve yarpuz yağı sürmek ve havadan gelen bakterileri uzaklaştırmak için evin içindeki ateşi yanık tutmak dâhil birçok uygulama geliştirildi.

© Düşünbil® (2024)

Yazar: ThoughtCo Ekibi
Çeviren: Elif İstanbullu Alisbah
Çeviri Editörü: Selin Melikler
Kaynak: thoughtco.com


Paylaş

Düşünbil Portal

Düşünbil Portal, bilim, felsefe ve psikanaliz alanlarında yazılı ve görsel içerikli makale, deneme ve çeviri yayınlayan çok içerikli bir portaldır. Genel okur-yazar kitlenin bilinçlenmesini ve farkındalık kazanmasını amaçlamaktayız. “Düşünen her insan gençtir” vizyonu ile her genç insana hitap etmeyi amaçlayan Düşünbil Portal, dergi ve etkinliklerle bu amacını geliştirmektedir.

https://www.dusunbil.com