• 8 Kasım 2016
  • Düşünbil Portal
  • 0
Paylaş

Facebook’ta göremeyeceğiniz bir şey var: Sadece erdemli olanlar gerçek arkadaş olabilirler.

“Tüm zamanların en iyi düşünürü kimdir?” sorusu, birçok kişinin farklı yanıtladığı ve net bir cevabı bulunmayan bir sorudur. BBC Radyo 4, birkaç yıl önce bu konuyla ilgili bir anket yaptı ve anketin birincisi Karl Marx oldu (ankete katılanların BBC dinleyicileri olduğunu da unutmamak gerek).

Ancak Fran O’Rourke’ye göre bu sorunun tek bir doğru cevabı vardır. O’Rourke, şu zamana kadar yaşamış en iyi filozofun Aristoteles (doğum, MÖ 384) olduğunu söylemektedir. UNESCO, Aristoteles’in doğumun 2400. yılı olması sebebiyle 2016 yılını “Aristo’yu Anma Yılı” olarak ilan etti.


Aristoteles’in birçok anlayışı günümüzde sürekli tekrarlanan cümlelere dönüşmüştür. Örneğin “İnsan, doğası gereği sosyal bir hayvandır” cümlesi O’Rourke’ye göre “o kadar çok yaygınlaşmıştır ki artık derin anlamı dikkate alınmamaktadır.”

36 yıldır felsefe profesörü olarak eğitim verdiği University College Dublin’den yakın bir zamanda emekli olan O’Rourke, “sakallı olanın” güncel geçerliliğini vurgulayan ve denemelerden oluşan Aristotelian Interpratations (Irish Academic Press) isimli bir kitap yazdı.

Eğer Aristoteles hala yaşıyor olsaydı hem toplumun ahlak eğitimini umursamaması konusunda yorum yapar hem de Facebook kuşağına, sağlıklı dostluklar kazanmaları için bir takım önemli hatırlatmalarda bulunurdu.

O’Rourke, “Aristo’ya göre, bizim sosyal doğamız, varlığının en yüksek anlatımını arkadaşlıkta bulur,” demektedir. Ancak, sadece erdemli kişiler gerçek arkadaşlığa sahip olabilir. Gerçek arkadaşlık, anlamsız “beğeniler”in ulaşamayacağı bir şeydir.

Aristo’yu bu kadar özel kılan nedir?

Bence bunun sebebi hem onun sağduyusu hem de gerçeklik düşüncesi konusundaki tutumudur. Aristoteles’in başlangıç noktası, yaşadığımız ve bildiğimiz dünyadır. Dünyayı yaşamak en önemli şeydir. Ancak Descartes bu düşünceye karşı çıkmış ve doğrudan bildiğimiz şeylerin nesneler değil fikirler olduğunu savunmuştur.

Kant ise bizim dışımızdaki hiçbir şeyin varlığına dair yeterli bir kanıtın olmamasını felsefi bir skandal olarak görmüştür. Heidegger‘e göre, asıl skandal bu gibi kanıtların aranmış olmasıdır. Aristoteles’e göre ise ‘Doğanın var olduğunu kanıtlamaya çalışmak oldukça saçmadır.’ Fransız filozof Bergson, çözülmesi en zor sorunların var olmayan sorunlar olduğunu söylemektedir. Yani Descartes yanlış bir soru sormuştur ve felsefeyi tamamen yanlış bir zemine kurmuştur.

Modern felsefenin hatası, anlaşılabilirlik ve gizemi birbirinden ayırmaktır. Aristoteles, kozmosun, insan zihninin kapasitesinden çok daha büyük olduğu gerçeğinden oldukça memnundu ancak kozmosun tamamen anlaşılabilir olduğu konusunda emin değildi. Ona göre sınırlandırılmış olan bizim zekamızdı, tanrılar ise engin bilgiye sahipti.

Bergson, Aristoteles’in düşüncesinin ‘insan zekasının doğal metafiziğini’ gösterdiğini düşünmüştür. Bu düşünce, Aristoteles’e dayanan günlük dilin birçok temel kategorisi tarafından da doğrulanmıştır: Aristoteles ‘gerçek’, ‘potansiyel’, ‘önemli’, ‘kazara’, ‘kategori’ vb. birçok terimi çözümlemiştir, Koestler ise buna ‘varlığın dil bilgisi’ demektedir.

Bir gün bir öğrencim bana ‘Shakespeare neden bu kadar büyütülüyor? Eserleri sadece yan yana dizilmiş birkaç ünlü söz değil mi?’ diye sordu. Bunun aksine, Aristoteles’in düşüncesi ve dili ise, günlük bakış açımıza sinmiştir: bir arkadaş diğer bir benliktir, alışkanlık ikinci doğadır, tek bir kırlangıç yazı başlatmaz.

Birçok kişi bunun farkında olmasa da, bakış açılarına göre Aristocudurlar. Aristoteles, günlük sağduyuya sistematik ve yansıtılmış bir ifade kazandırmıştır. Bu sebeple Aristoteles’in, Batı’nın entellektüel babası olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.” -O’Rourke

O halde Aristoteles son dönemlerde neden gözden düşmüştür?

Aristoteles geçtiğimiz yüzyıllarda gözden düşmüştür ancak son zamanlarda, onun düşüncesine olan ilgi yeniden canlanmıştır ve hala sayısız destekçileri vardır. Aristoteles’in bazı açıklamalarının modası geçmiştir ama temel kavramlarının çoğu daimi bir değere sahiptir.

Örneğin, Aristoteles’e göre varoluşun meşhur dört nedeninden biri olan “form” kavramı, biyologlar tarafından büyük bir ilgi görmüş ve kabullenilmiştir. Dahası, moleküler genetiğin öncülerinden olan Max Delbrück, Aristoteles’in DNA’da bulunan bir ilkeyi keşfetmesi sebebiyle ölümünden sonra Nobel Ödülü’yle ödüllendirilmesi gerektiğini söylemiştir.

Aristoteles, etik ve politika hakkında da birçok yazı yazmıştır. Bu yazılar günümüzde de geçerli midir?

Köleliği bir kurum olarak kabul eden ve kadınları erkeklere eşit olarak görmeyen birinden bir şeyler öğrenebilir miyiz? Aristoteles, tam anlamıyla bir demokrat bile değildi. Ancak birçok düşüncesi hala geçerlidir. Yakında ABD’de yapılacak olan seçimi düşündüğümüzde, Amerikan anayasasında kullanılan özgün fikirler için Aristoteles’ten ilham alındığını hatırlamakta fayda vardır.

Bir tarihçiye göre, 18. yüzyılda yaşamış olan herhangi bir devlet adamı “Aristoteles’in sağlam Helenik elinden” kurtulamazdı. ABD’nin ikinci başkanı John Adams erdem, adalet, siyasi arkadaşlık ve istikrar gibi ideallere referans vererek, Amerikan Devrimi’ni meşrulaştırmak için Aristoteles’e başvurmuştur.

Dördüncü başkan olan ve “Anayasa’nın Babası” olarak bilinen James Madison ise, Aristoteles’in Politika‘sını meclis üyelerinin okuması gereken bir eser olarak belirlemiştir. Ayrıca, politikada “Kamu yararı ve toplumun refahı, ulaşılması gereken ilk amaçtır,” anlamına gelen Aristoteles’in eudaimonist prensibini benimsemiştir..

Aristoteles’in etikleri eudaimonist olarak adlandırılmaktadır, çünkü bu prensip mutluluğa odaklanmaktadır. Aristoteles’e göre mutluluk, temel insani değerlerin uygulamasında mevcuttur. Ayrıca, tüm politik ortaklıkların, insanlığın ahlaki mükemmelliği için kurulduğunu savunmaktadır. Bu savunma, insanların doğuştan politik olmadığını ancak hayatta kalmak ve korunabilmek için sonradan politikaya başvurduğunu düşünen bazı modern görüşlerle ters düşmektedir.

‘Erdem Etiği’ne olan ilgide son dönemlerde bir canlanma yaşanmış ve insan gelişimi ve tamamlanması için Aristocu görüşlere bakılmaya başlanmıştır. Bu arada, geçtiğimiz günlerde Irish Times’da yayımlanan “ABD başkanlık seçimlerinin karakterinin sorgulanması” başlıklı baş yazı oldukça dikkatimi çekti. Bu örnekten de görebileceğimiz üzere, Aristoteles’in değerler için oluşturduğu temel şema, toplumsal hayata ve toplum yararına birçok katkıda bulunmaktadır.

Aristo’nun etiğinin ilgi çekici olması, bu etiğin, özgürlüğü ve sorumluluğu bireylerin hayatlarının merkezine koymasından kaynaklanmaktadır. Göreve ve yarara odaklanan teorilerin aksine, Aristo’nun etiği, neden ahlaklı olmalıyız sorusuna kişisel sebepler ve teşvikler sunması sebebiyle çekicidir. Bu etik, bireysel mutluluğa yoğunlaşmıştır. Ahlakı, zorunluluğa ve faydaya dayandırmaktansa, görevin veya faydanın yerine geçen kişisel değerlere odaklanmaktadır. Aristoteles, kişiselliğin çatışan ögeleri arasındaki gerilimi inkar etmemektedir ve bu sebeple ahlaki eğitime ihtiyaç olduğunu düşünmektedir.

Aristoteles’in arkadaşlık kavramında günümüzle bağdaşan bir şeyler var mıdır?

Aristoteles’e göre birden çok arkadaşa sahip olmak iyi bir şeydir. Kişi, diğer her şeye sahip olsa da arkadaşsız bir hayat yaşamayı istemez.

Ancak Aristoteles’in arkadaşlık kavramı Facebook’taki arkadaşlık modelinden farklıdır. Aristoteles, arkadaşlığı üç farklı sınıfa ayırmaktadır: zevk için arkadaşlık, fayda için arkadaşlık ve erdem içoin arkadaşlık. Yani, arkadaşımızı, keyifli bir ilişkiye sahip olduğumuz için; bize faydalı olduğu için; veya onu erdemli bir insan olarak görüp özündeki iyiliğe değer verdiğimiz için sevebiliriz

Aristoteles’e göre zevk ve fayda için olan arkadaşlıklar sadece tesadüfidir. Bu arkadaşlıklar, bir tarafın artık zevk vermemesi ve faydalı olmaması durumunda kolayca bozulabilir.

Aristoteles, yaşlı insanların genellikle fayda için arkadaş olduklarını, gençlerin ise zevk için arkadaşlıklar kurduğunu söylemektedir. Yaşlı insanlar her zaman karşı taraftan memnun olmayabilir ancak onlara eşlik edecek bir insana ihtiyaç duyduklarından arkadaşlıklarını bozmazlar.

Diğer bir yandan ise, genç insanlar duyguları tarafından yönetilir ve en kısa sürede keyif veren şeyi ararlar. Çok çabuk aşık olurlar ve çok çabuk unuturlar. Tüm bunlar aynı gün içinde bile gerçekleşebilir. Aristoteles’in bazı yorumları günümüzdeki Facebook kuşağına son derece uygun değil mi?

Zevk veya fayda arkadaşlıklarının aksine, gerçek arkadaşlıklar da vardır. Aristoteles’in iddiasına göre erdemli olan insanların gerçek arkadaşlıkları varken, sahtekarlar arkadaşlık kuramaz. Gerçek arkadaşlar birbirleri için en iyisini dilerler ve bu arkadaşlık onlar iyi oldukları sürece bozulmaz. Bu sebeple, bu tip arkadaşlıklar çok daha sağlamdır.

Yazar: Joe Humphreys
Çevirmen: Deniz Saldıran
Kaynak: The Irish Times 

Düşünbil Portal’da yayımlanan, Düşünbil yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır.


Paylaş

Düşünbil Portal

Düşünbil Portal, bilim, felsefe ve psikanaliz alanlarında yazılı ve görsel içerikli makale, deneme ve çeviri yayınlayan çok içerikli bir portaldır. Genel okur-yazar kitlenin bilinçlenmesini ve farkındalık kazanmasını amaçlamaktayız. “Düşünen her insan gençtir” vizyonu ile her genç insana hitap etmeyi amaçlayan Düşünbil Portal, dergi ve etkinliklerle bu amacını geliştirmektedir.

https://www.dusunbil.com