Paylaş

Öz eleştirinin sınırsızlığıyla çevrelenmiş bizler, kendi kendimizi sevmenin neyi ifade edebileceğini yeterince biliyor muyuz? Bu sorunun üzerinde düşünürken, Meister Eckhart’ın sözlerini anmakta fayda var: “Eğer kendinizi severseniz, başkalarını da kendiniz kadar seversiniz. Bir başkasını, kendinizi sevdiğinizden daha az seviyorsanız, kendinizi sevmekte gerçek bir başarı sağlayamazsınız. Fakat kendiniz de dahil herkesi bir severseniz, onları tek bir kişi gibi severseniz, bu kişi hem tanrı, hem insandır. Böylece, kendini ve diğerlerini aynı şekilde seven kişi yüce ve dürüst bir kişidir.”

Erich FrommSevme Sanatı‘nda sevginin çeşitli nesnelere yönelmesinin oldukça normal görülmesine hatta buna bir erdem atfedilmesine karşın, insanın kendi sevgisinin nesnesi yine kendisi olduğunda bunun bencillikle eş tutulmasını eleştirir. Bu görüşün Batı düşüncesinin çok gerilerine kadar uzandığını savunur. 

“Calvin, kendini sevmekten ‘veba’ diye söz eder. Freud, kendini sevmeyi ruh bilimsel açıdan ele almıştır. Ne var ki onun görüşü de Calvin’inki ile aynıdır. Freud’a göre kendini sevme narsisizmle eştir. Libido’nun kendine dönmesidir. Narsisizm insan gelişmesinin ilk evresidir, yaşamının daha sonraki evrelerinde narsisizme dönen kişi sevme yetisini yitirir, en uç noktası çıldırmaktır. Freud sevginin, libidonun tezahüründen başka bir şey olmadığını, bu tezahürünse ya başkalarına yönelik sevme, ya da kendine yönelik, kendini sevme biçiminde olabileceğini kabul eder. Böylece sevme ile kendini sevme arasında özel bir bağlantı vardır. Birinin çok olduğu yerde diğerine az rastlanmaktadır.”

Kendini sevmenin narsisizmle olan ilişkisine yönelik eleştirisini sevginin bir “etki” olmadığı yönündeki düşünceleri ile temellendirir Fromm. Ona göre sevginin kökleri insanın sevebilme yetisine ve sevilen insanın mutlu olması için harcanan çabaya uzanır. Sevginin bu cömert tanımlamasının içine kişinin kendini sevmesi de dahildir. 

Bencillik ise sevginin tam olarak zıddıdır ona göre. Dolayısıyla kişinin kendini sevmesinin bencillik olduğu düşüncesine itirazı, bencil olan kişinin kendisini de sevmediği yönündedir. Bunu şu şekilde açıklar:

“Bencil kişi kendini çok fazla değil çok az sever, hatta kendinden nefret eder. Üretici olmamasının bir belirtisi olan bu, kendinden hoşlanmama ve kendine ilgi göstermeme, onu boş ve huzursuz kılar. Böyle bir kişi mutsuzdur ve kendisine bilinç dışı engeller koyarak, ulaşamadığı doygunlukları öfkeyle, yaşamdan kopartıp almaya çabalar. Görünüşte kendisiyle fazla ilgilenmektedir, fakat aslında bu gerçek kimliğine ilgi göstermedeki beceriksizliğinin üstünü örtmek ve gidermek için yapılan başarısız deneylerdir.” 

Üretici olmayan bencilliğe karşın “gerçek sevgi üreticiliğin sergilenmesi, ilginin, saygının, sorumluluğun ve bilginin ifadesidir. Sevgi bir başkası tarafından etkilenme anlamında bir ‘etki’ değildir. Kökleri insanın sevebilme yetisine uzanan, sevilen insanın gelişip, mutlu olması için harcanan çabadır.” Fromm’un bencil olarak nitelediği insanlar ise bu üretici yetiden yoksundurlar; dolayısıyla ne başkalarını ne de kendilerini sevebilirler. O halde, sevginin bir üretme hali olduğunu aklımızda tutarak yazının başında sorduğumuz soruya geri dönelim: “Bizler kendimizi sevmenin neyi ifade edebileceğini yeterince biliyor muyuz?” 

 

Düşünbil Portal’da yayımlanan, Düşünbil yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır.


Paylaş

Düşünbil Portal

Düşünbil Portal, bilim, felsefe ve psikanaliz alanlarında yazılı ve görsel içerikli makale, deneme ve çeviri yayınlayan çok içerikli bir portaldır. Genel okur-yazar kitlenin bilinçlenmesini ve farkındalık kazanmasını amaçlamaktayız. “Düşünen her insan gençtir” vizyonu ile her genç insana hitap etmeyi amaçlayan Düşünbil Portal, dergi ve etkinliklerle bu amacını geliştirmektedir.

https://www.dusunbil.com