Paylaş

Naziler iktidara geldikten (Ocak 1933) üç ay sonra Heidegger üniversitede rektör oldu. Nazileri öven bildiri ve mektuplar yazdı. 3 Kasım 1933’te “Yahudi veya Marksist” öğrencilerin ekonomik destek taleplerini reddedeceğini duyurdu. Yahudi öğrencilerin doktora tezlerine danışmanlık yapmayı reddederek hocası ve fenomenoloji’nin kurucusu Husserl ile tüm ilişkilerini kesti. Oysa büyük eseri “Varlık ve Zamanı hocası Husserl’e ithaf etmişti.(1)

Heidegger 1941’de yayıncısının önerisi ile “Varlık ve Zamandaki hocasına olan ithafı kitaptan çıkardı. İthaf şöyleydi: “Dostluk ve hayranlık ile EDMUND HUSSERL’e adanmıştır.”(2) 1931 yılında Husserl üniversiteden uzaklaştırıldı ve Heidegger kılını bile kıpırdatmadı.(3) Heidegger, hocasına olan hayranlığı ve ilgisi Nazilerin gölgesinde kaldı. Heidegger, iktidara yaranmak için elinden geleni yapıyordu. Felsefi metinlerinde bile Nazileri övülüyor ve Hitler’e olan hayranlığını dile getiriliyordu.

Heidegger, “Varlık ve Zaman”da hocasına olan ithafı kaldırmıştı; ama dipnotta ona olan teşekkürü kaldırmayı unutmuştu:

husserl
Edmund Husserl (1859-1938)

“Eğer aşağıdaki araştırma ‘Şeylerin Kendileri’nin açığa serilmesinde ileriye doğru birkaç adım atmışsa o zaman, yazar herkesten önce Edmund Husserl’e teşekkür eder. Husserl, Feiburg’daki öğrencilik yılları sırasında derin kişisel yol göstericiliği ile ve yayımlanmamış araştırmalarından yararlanılması için verdiği izinle yazarı fenomenolojik araştırmanın çok çeşitli alanları ile tanıştırmıştır.”(4)

Alman filozof Husserl 27 Nisan 1938’de öldüğünde Heidegger hastaydı ve Friedlander’ın aktardığına göre cenazesine de gitmemişti. Savaştan sonra Heidegger, eski öğrencisi ve aynı zamanda eski sevgilisi Hannah Arendt’in ve Sartre‘ın çabaları ile kötü ününden kurtulmuştur.(5)

Heidegger’i elbette suçlayabiliriz; ancak döneminde Yahudiler ve hatta yöneticileri bile Nazilere karşı doğru dürüst bir tepki verememiştir, hatta bu durumun geçici olduğunu, kendi söylemlerine göre “Yahudileri aç bıraksalar bile açlıktan öldüremeyeceklerini” dile getirmişlerdir. Oysa Naziler daha ileri giderek onları gaz odalarında öldürüp fırınlarda yaktılar. Uygarlık, iktidar olma uğruna yok etmeyi kolayca seçebiliyor ve gözünü kırpmadan toplulukları yok edebiliyor. Dünyayı değiştirmeye ve güzelleştirmeye çalışan felsefeciler de bazen bu tür olaylara alet olabiliyor. Felsefe, insanı doğrunun kucağına atmaktan, ideoloji gözlüklerini çıkarmakta yeteri kadar etkili olamıyorsa, dünya bu tür felaketlere her zaman hazır olmalıdır.

Kaynakça

  1. S. Friedlander, Nazi Almanyası ve Yahudiler, I. Cilt, İletişim Yayınları, s.73
  2. Martin Heidegger, Çeviren: Aziz Yardımlı, İdea Yayınevi, 2004
  3. https://jimithekewl.com/2016/08/30/heideggerin-nazi-partisiyle-apacik-iliskisi-uzerine/
  4. Martin Heidegger, Çeviren: Aziz Yardımlı, İdea Yayınevi, 2004 s.69
  5. https://jimithekewl.com/2016/08/30/heideggerin-nazi-partisiyle-apacik-iliskisi-uzerine/

Yazan: Olcay Yılmaz


Paylaş

Olcay Yılmaz

Anadolu Üniversitesi Felsefe Bölümü mezunudur. 2007 yılından beri Düşünbil Dergisi'ni çıkartmaya devam etmektedir. 2012-20018 yılları arasında Libido Dergisi ve GodFather Dergisi'ni çıkarttı. 2012-2013'te “Evrim Sergisi”ni düzenledi. Son 10 yılda 100’e yakın sempozyum, seminer, konferans panel ve kamp organize etti. Lacanyen psikanaliz konusunda çalışmalar yürütmektedir. Fenomenoloji, topoloji, zihin, dilbilim, göstergebilim ve mizah gibi alanlara ilgi duymaktadır.