Antik dönem filozofu Ephesus’lu Heraclitus (MÖ 530-470), tarihteki en önemli düşünürlerden biridir. Heraclitus’un değişim ve akış üzerine olan görüşleri, önceli Parmenides’in (MÖ 5. yüzyıl) sunduğu statik evren portresiyle tam bir karşıtlık içerisindedir. Heraclitus’un bu görüşleri, Marcus Aurelius’dan (MS 121-180) Friedrich Nietzsche’ye (MS 1844-1900) uzanan isimsiz filozofa ilham vermiştir.
Heraclitus’un felsefesi, hayattaki değişim ile ilgilenen herhangi birisi için iyi bir başlangıç noktasıdır. Heraclitus, yaşamın bir nehir gibi olduğunu söylemiştir. Tepeler ve çukurlar, oyuklar ve kıvrımlar, hepsi gezintinin parçalarıdır. Heraclitus’un yapacağı gibi – akışına bırakın. Fırtınalı bile olsa gezinin tadını çıkarın.
Heraclitus varlıklı bir ailede doğmuştur fakat talihini geride bırakıp dağlarda yaşamaya gitmiştir. Orada Heraclitus’un, doğal dünya üzerine düşünmek için çok fırsatı olmuştur. Doğanın daimi bir akış içerisinde olduğunu gözlemiştir. ‘Soğuk şeyler ısınır, sıcak soğur, ıslak kurur, kuru olan nemlenir’ demiştir Heraclitus. Her şey sürekli farklılaşıyor, değişiyor ve önceden olduğundan başka bir şeye dönüşüyor.
Heraclitus, doğanın değişim olduğuna kanaat getirmiştir. Doğa, bir nehir gibi hep ileriye doğru akar. Akışın doğası bile değişir.
Heraclitus’un yaşam ile ilgili vizyonu, akış nehri üzerine olan epigramında çok net görülmekte:
‘Aynı nehre hem gireriz hem girmeyiz. Varız ve yokuz’ (B49a).
Bu pasajın bir yorumuna göre Heraclitus, aynı nehre iki kez girilmez demektedir. Çünkü nehir sürekli olarak değişmektedir. Eğer Danube’nin kıyılarında dolaşırsam, gözlerimin önündeki su an be an farklı bir su olur. Eğer nehir bu suysa (ki tartışma götürür bir nokta – nehir, bıraktığı izler olan kıyılarından oluşuyor olabilir ama bunu bir yana bırakalım), bu, Danube’nin bir andan ötekine aynı nehir olmadığını gösterir. Danube’ye gireriz, ve sonra Danube’den çıkarız. İkinci kez girdiğimizde ise, farklı bir suya dolayısıyla farklı bir nehre gireriz.
Dahası, nehre farklı varlıklar olarak girer ve çıkarız.
Heraclitus’un nehir fragmanının çoğu yorumu, akış halindeki nehir fikrine odaklanır. Fakat Heraclitus bu fragmanda daha fazlasını söylemektedir: ‘Varız ve yokuz’.
Nehir değişmekte, dolayısıyla sen de değişmektesindir.
Biyolojik üreme ve bozulma prensibine aşinayızdır. Bu prensip Heraclitus’u modern biyolojik bilimlerin doğuşundan iki bin sene önce şaşkınlığa uğratmış ve Heraclitus insanlık hali için mutlak bir ders çıkarmıştır. Maddesel varlıklar olarak, bir akış aleminde yaşarız. Dahası, biz akışızdır. Fiziksel bedenler olarak, kendimizi çoğaltmak için ışık ve kaynak tüketirken öte yandan sürekli dökülerek her an büyümekte ve ölmekteyizdir.
Değişim ve ölüm doğal dünyanın her yerde bulunan özellikleridir. Belki de bu, Heraclitus’un eşsiz ifadesinde kastettiği şeydir:
‘Tanrılar ölümlü, insanlar ölümsüzdür, ölümlerini yaşar, yaşamlarına ölürler’
Belki de kast ettiği bu değildir. Konu Heraclitus olunca, emin olmak imkansız. Heraclitus hakkında bildiklerimiz onun yorumcuları vasıtasıyla bize ulaşmıştır (kendi orijinal çalışmasından arta kalan yoktur). Dolayısıyla Heraclitan epigramlar’in menşei şüpheli görülebilir ve başka yazarlara atfedilebilir. Her şey değişmektedir ve tarih, Heraclitus’un döneminden beri çok kere değişmiştir. Yine de, kurumsal ve altyapısal köklü değişimlere ihtiyaç duyduğumuz bugünlerde, Heraclitus’tan bir şeyler alabileceğimize inanıyorum (Çevresel ve enerji sistemlerimizde, politik, temsilci ve mevzuat sistemlerimizde ya da ekonomik sistemimizde, -ki özünde aslında olmak istemediğimiz, endüstriyel bir toplum olmamızı borçlu olduğumuz pazar kapitalizmi-, köklü değişimler yapmak isteyen insanlaradır sözlerim.)
Heraclitus’un haklı olduğunu düşünüyorum. Gerçeklik değişim ve akıştır.
© Düşünbil® (2018)
Yazar: Tim Rayner
Çevirmen: Alibey Öztürk
Kaynak: philosophyforchange