Biz sosyologlar eleştirel film izleyicileri olarak, Hollywood Sineması’yla deliye dönebiliriz. Çünkü, kitlelere hitap edebilmek adına, genellikle toplumsal cinsiyet kalıplarına yer veriyor ve aşırı basit karakterlerle farklı kültürlerin yanlış tanınmasına neden oluyorlar. Sıklıkla, filmler zekice metinlerden çok süper star ünlülerle öne çıkıyor. Çoğu zaman çetrefilli hikâye akışı pahasına, izleyicinin duygusal tepkilerini manipüle etmek için hilelere başvuruyor ve baş döndüren özel efektlerle izleyiciyi dehşete düşürerek eğlendiriyorlar.
Derslerimizde Hollywood’a yer vermemiz için ise bazı nedenler şunlar:
Hollywood filmlerinin kitlesel cazibesi, öğrencileri derse çekmek için güçlü bir araç. Disney’in Pixar filmi olan Bir Böceğin Yaşamı (A Bug’s Life)‘nı düşünün, film oldukça başarılıydı ve öğrencilerimiz sıcak ve karmaşık duygulara kapıldı. Hikaye karıncaların hasat ettiği besinlerle beslenen aç gözlü çekirgelere karşı bir isyan başlatan genç karınca Flik’in yaşamını konu alıyor. Bu filmde Çekirge lideri Hopper, karıncaların taleplerinin karşılanmasını önerdiği için bir kölesine ateş püskürüyor.
Oldukça ilgi uyandırıcı öykü anlatımı ve ödüllü bir animasyon olmasıyla Bir Böceğin Yaşamı, her yaştan seyirciyi eğlendirebiliyor. Öğrenciler ayırdında olmasa da Marksist teori ve kavramların mükemmel bir gösterimi. Marx’ın sömürü, sınıf bilinci ve ideolojik kontrol teorisinin nasıl gösterildiğiyle ilgili lütfen tam analizimize bakın. Hollywood filmlerini sınıflarda bu denli eğlenceli ve faydalı yapan nedir? Bunun bir nedeni, izleyicileri etkileyebilen yetenekli aktörler ve aktrislerle, duygu yüklü sahneleri ustalıkla geliştirmeleri. Pek çok en iyi aktris ödülü kazanan Julia Roberts’ın tutkulu bir performans sergilediği bu filmi düşünün:
Filmde, Julia Roberts’ın oynadığı karakter, öğrencilerindeki potansiyeli görerek onları bir erkeğin evdeki hizmetçisi olmak yerine bağımsız kadınlar olmaya cesaretlendiriyor. Onun ilkeli yaşam tarzı müdafaası kendilerine biçilmiş rolleri savunan muhafazakâr öğrenciler tarafından eleştiri ve kızgınlıkla karşılanıyor. Bunun gibi Hollywood filmleri çıplak gerçekleri söylemekten (belgeseller gibi) değil, derin duygular uyandırma kapasitesine sahip olmaktan güç alıyor. Karakter ve olaylar tamamen kurgusal olsa bile izleyici için hikaye anlatıcılığıyla ilişkiler, hisler ve deneyimler gerçeğin bir aksi olarak algılanıyor. Bu tür duygusal öğrenme, toplumsal cinsiyet rollerini biyolojik olgu olarak gören izleyicilere daha önce mümkün olmayan yollarla başkalarının gözünden bakma imkanı tanıyor. Hollywood filmlerinin çok güçlü olmasının bir başka nedeni, popüler kültürden ortaya çıkmaları, aynı zamanda, daha önce iştahla tüketilmiş, sosyal medyada yaygın olarak paylaşılmış ve hemen tanıdık geliyor olmalarıdır. Bu nedenle, eğitmenlerin sahneler veya karakterleri tanıtma bağlamında çok emek harcamaları gerekmez. Dövüş Kulübü’nde yer alan şu sahneleri düşünün:
Çoğu öğrenciye Brad Pitt ve Edward Norton gibi karakterler, daha da ötesi bu film hemen tanıdık gelecektir. Bu tür materyalleri kültür endüstrisi gibi kavramlarla ilişkilendirebildiklerinde, öğrenciler sosyolojik teorinin günlük yaşam için ne kadar uygun olduğunu daha kolay görebilir ve kendi deneyimlerinden kopuk aşırı derecede soyut bir şey olarak algıladıkları teorilerden korkmamayı başarabilirler.
Bu yüzden, Hollywood filmleri belirlenmiş öğrenme hedefleri için benzeri olmayan bir güce sahiptir. Mesela, duygusal olarak izleyicilerle bağlantı kurarak ve (Mona Lisa Gülümsemesi filminde olduğu gibi) cinsiyet kısıtlamalarını göstererek veya öğrencilere teorik olarak düşünmeyi öğreterek (Dövüş Kulübü’ndeki sahnelerde olduğu gibi) hümanisttik değerleri teşvik edebilirler. Ayrıca, medya okur yazarlığı ya da verilen mesajları, varsayımları ve anlamları saptayarak medyayı eleştirel bir biçimde sorgulama becerisi de öğretebilirler. Bu belgesel film, bir Disney filmi olan Güzel ve Çirkin’de yer alan gizli mesajları nasıl sorgulayacağımızın bir örneği sunuyor:
Hollywood filmlerinde yer alan diğer sosyolojik teori örnekleri için şu başlıkları inceleyebilirsiniz:
Office Space filminde Weber’in Bürokrasi Kavramı
Full Metal Jacket filminde Goffman’ın Toplu Kurum Kavramı
Shawshank Redemption’da Kurumsallaşma
Up in the Air’de Stereotipler
The Tuskegee Airmen’de Du Bois’in İkili Bilinç Kavramı
Süper Bad’te Siyasetin Menstrüasyonu
Dr. Seuss’ The Sneetches’de Ayrımcılık
Pretty Woman’da Sermayenin Çeşitleri
West Side Story Suç ve Sapkınlık Teorileri
A Dark Knight’da Oyun Teorisi
Aslında, video ile öğretim konusundaki araştırmamızda (Teaching Sociology’de yer alan makalemize bakınız), Hollywood filmlerinin bu özellikleri birkaç başka video türü ile paylaştığını savunuyoruz. Onları, kısa filmler, müzik klipleri ve televizyon şovları içeren popüler kurgu (pop-kurgu) olarak adlandırdığımız daha geniş bir video kategorisine yerleştiriyoruz. Genel olarak pop kültür medyasında olduğu gibi, pop-kurgu videolarının amacı izleyicileri eğlendirmektir. İzleyicilerin duygusal olarak saptayabileceği can alıcı noktalar ve karakterler barındıran durumları kullanarak, bu videolar öğrencilerimizi sosyolojinin gücüyle büyüleyecek.
(Paul Dean, The Sociological Cinema’nın eş yaratıcısı ve ortak yapımcısı. Aynı zamanda Ohio Wesleyan Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nde Yardımcı Doçent olarak görev yapmaktadır.)
Yazar: Paul Dean
Çeviren: Aylin Torun
Kaynak: thesociologicalcinema.com
Düşünbil Portal’da yayımlanan, Düşünbil yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır.