Psikologlar, hayallerimizin aklımızı başında nasıl tuttuğunun bilişsel mekanizmalarını keşfetmeden çok önce, hatta şair W.H.Auden’nin sahte ve gerçek cazibe arasındaki önemli farkları tasarlamasından da önce, Virginia Woolf hayallerin güçlü ve pozitif yönlerini Orlando’da keşfetti.
Onun 1928’de yayımlanan ve çığır açan kitabı Orlando, “literatürdeki en uzun ve en güzel aşk mektubu” olarak kabul edilir. Woolf şöyle yazar: “Hayaller en değerli ve gerekli şeylerdir.”
Woolf’un gözlemlerine göre hayaller “gerçekle temas ettiğinde paramparça olur”, çarpışma “sarsılmış bir zihin bırakır” ve “insan ruhu için çok tehlikeli bir an” yaratır. Ender yeteneklerden birine sahip olan Woolf, şiirsel gerçeklikle hayallerimizin ne kadar güçlü olduğunu savunur.
“Hayaller atmosferin dünyayı saran ruhu gibidir. Bu yumuşak havayı kaldır; bitkiler ölür, renkler solar. Üzerinde yürüdüğümüz dünya küle döner. Yürüdüğümüz kireçli topraklardır ve ayaklarımızdaki korlu kömür topakları. Yaşam bir rüyadır. Uyanmaktır bizi öldüren. Hayallerimizi çalan bu uyanıklık, yaşamımızı da çalar. “
Belki de, tüm arzulu ve sihirli düşüncelerimizdeki gibi hayallerimizdir bizim kim olduğumuz hakkında temel gerçekleri içeren; umutlarımız ve korkularımızdır kimlik bilgilerimiz. O zaman, belki de hayallerimiz, biyografik gerçekliğimizden daha da gerçekçi kayıtlar içermektedir. Biz büyüdükçe-yaşlandıkça onlar da büyür-yaşlanır; bize hizmet etmeyi bıraktıklarında bir yılan derisi gibi yenisiyle değiştiririz onları. Woolf, Orlando’da sezgilerini kendi kendine fısıldar: “Yaşlanıyorum…Hayallerimi kaybediyorum; belki de yenilerini kazanacağım.”
Yazan: Maria Popova
Çeviren: Meltem Çetin Sever
Kaynak: Brain Pickings
Düşünbil Portal’da yayımlanan, Düşünbil yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır.