1862’de balonla tarihin en çılgın uçuş denemelerinden biri yapılmış, bu işe kalkışanlar 37 bin fitte uçarken atmosferin dışına çıkmaktan son anda kurtulmuştu.
Bilim adamı James Glaisher, ölen güvercinlerin bir uyarı olduğunu anlamalıydı. 5 Aralık 1862’de balonla ilk uçuş denemelerinden birini yaparken pusula, termometre ve kanyak şişesiyle birlikte yanına altı güvercin de almıştı.
Not defterine şunları yazacaktı: “Üç mildeyken güvercinlerden birini attığımızda, kanatlarını açarak kağıt gibi süzüldü; ikincisi dört milde büyük çabayla halkalar çizerek yavaş yavaş alçaldı; üçüncüsü ise dört-beş mil civarında atılmış ve taş gibi aşağı düşmüştü.”
Bu gözlemlerini kaydettikten kısa süre sonra “balon hastalığı” belirtileri kendisinde de başlayacaktı. Kolunu masadan kaldıramıyordu. Balonu yönlendiren pilot Henry Coxwell’e korkuyla seslenmek istedi, ama sesi çıkmadı ve kafası bir yana düştü.
Glaisher sona yaklaştığını biliyordu. “Bir anda karanlığa gömüldüm… Hızla alçalmazsak öleceğimizi biliyordum” diyordu.
Büyük bir şans eseri Coxwell ve Glaisher kurtuldu. Fakat bu son dakika şansı olmasaydı Dünya’nın atmosfer tabakasının kıyısında ölüme sürükleneceklerdi.
“Gökteki okyanus”
Glaisher İrlanda’yı dolaşıp dere tepe haritasını çıkarmaya çalışırken gökyüzüne ilgi duymuştu ilk olarak. Daha sonra Cambridge ve Greenwich rasathanelerinde çalışmaya başladığında ilgisi daha da artmıştı.
Balonla gökyüzünde yolculuk 18. yüzyılda ilk denendiği dönemlere kıyasla gelişmişti artık. Glaisher gibi bilim insanları da giderek ilgi gösteriyordu balonlara.
O zamanlar balonlar hidrojen gibi hafif gazlarla dolduruluyor, pilotlar kolayca yükselebiliyordu. Balonu yükseltmek için sepetten kum torbaları atılıyor, alçalmak içinse bir subap açılarak balondan biraz gaz boşaltılıyordu.
Yere yaklaşıldığında demir atılıyor, ağaçlara ya da çalılara tutunan demir balonun savrulmasını engelliyordu.
Fakat Glaisher daha da yükseklere çıkmak, “sınırsız sorularla dolu” “gökteki okyanusu” keşfetmek istiyordu.
Tehlikeli yolculuk
Balon pilotu Henry Coxwell ile ikili bir ekip kuran Glaisher, 2500 metreküp gazla doldurulmuş balonla 17 Temmuz 1862’de Birmingham yakınlarında ilk uçuşunu yaptı. Binlerce fit yükselip yukarıdan yere bakmanın ayrıcalığını hissedip, gördüklerini romantik ifadelerle anlatıyordu.
5 Eylül’deki sonraki uçuş da aynı yerden başladı. 5 mil (8 km) kadar yükselince hava sıcaklığı -20 dereceye düşmüştü. Glaisher görmekte zorluk çektiğini fark etti. Hemen alçalmaları gerekiyordu, ama balonun havasını boşaltmak için açılması gereken subap diğer iplere dolanmıştı.
Coxwell sepetten tırmanarak tehlikeli bir şekilde onu yakalamaya çalışıyordu. O sırada Glashier ise bilincini yitirmekteydi. Coxwell de tırmanır haldeyken kol ve bacaklarını kontrol edemediğini fark etti. Hayati tehlike olduğunu anlayınca dişleriyle subabın ipini tutup sağa sola çekiştirerek açmaya çalıştı. Nihayet bunu başarmış, balon inişe geçmişti.
Bir süre sonra Glaisher kendine gelmiş, gözlemlerini not etmeye devam etmişti.
“Balon hastalığı”
İkili, 37 bin fite (7 mil / 11 km) kadar yükseldiklerini tahmin ediyordu. Bu o güne insanın çıktığı en yüksek noktaydı.
Ama ikisi de bu “balon hastalığı”nın nedenini anlayamamıştı. Bunda soğuğun ve oksijen yetersizliğinin etkili olduğu biliniyor. Fakat Nöroloji dergisinde yayımlanan yeni bir araştırmada, bu sorunların, dalgıçların daldıkları deniz dibinden hızla geri çıkmaları halinde görülen sorunlara benzerlik gösterdiği ileri sürülüyor.
Hızla yükselme sonucu basınç azalması nedeniyle kana nitrojen ve oksijen gazları karışıyor; bunlar sinir dokularında baloncuklar oluşturuyor ve bulantı, felç ve bilinç kaybıyla sonuçlanıyor.
Neyse ki bu uçuş Glaisher ve Coxwell üzerinde kalıcı bir hasar bırakmamıştı. Glaisher bundan sonra da 21 uçuş yapmış, hava koşullarını anlamakta yararlı olan gözlemlerde bulunmuştu. Nemin yağmur damlacıklarına nasıl dönüştüğü, atmosferde alçalıp yükseldikçe rüzgarın hızının nasıl farklılaştığını görmüştü.
Uzay turizmi
Bugün bu ölçümler insansız meteoroloji balonlarıyla yapılıyor. Ama tehlikeden hoşlanan bazı insanlar balon kullanmaya devam ediyor. Örneğin Felix Baumgartner uzaydan ünlü hava dalışını yapmak için helyum balonuyla 24 mil (39 km) yükselmişti.
Hatta bazıları gelecekte uzay turizminde araç olarak balonların tercih edileceğine inanıyor. Zero2Infinity adlı İspanyol şirketi dev bir helyum balonuyla yerden 21 mil (34 km) yükselerek uzayın kıyısına kadar yolculuk yapmayı planlıyor. Bu nokta atmosferin yüzde 99’unun ötesi sayılıyor.
Virgin Galactic gibi uzay gezisi planlarının yanında bu balon yolculuğu çok yüksek olmasa da Dünya’nın etrafını çevreleyen berrak tabakanın kavisini görmeye yetecektir.
Bu haber BBC Türkçe’nin internet sitesinden alınmıştır.