Dış dünyada gerçekleşen olayların gözlemlenmesi ile birlikte, insanlar bu olayları anlamlandırmaya çalışmıştır. Bunun yanında birtakım ihtiyaçlardan dolayı belli araç ve gereçler üretilmiştir. Bu anlamda bilim, insanın merakı ve evreni anlamlandırma çabasının yanında, bu çabaya bağlı olarak günlük yaşamı kolaylaştırmak amacıyla yapılmıştır. Evreni anlamlandırma çabaları ve bilimsel gelişmeler tüm uygarlıklar için geçerlidir. Fakat Antik Grek uygarlığı için bu durum, diğer uygarlıklardan faklıdır. “Yunanların, her ne kadar doğu düşüncesi ve biliminden yararlanmış olsalar da genelleme ve theoriaya yükseldikleri; bilgiyi pratik bir kaygı içinde olmadan, bizatihi kendisi için istemiş olmaları nedeniyle, rasyonel düşüncenin gerçek anlamda başlatıcısı oldukları söylenebilir.” (1) Bu nedenle Antik Grek uygarlığında bilgi, bir merak ve bilme çabasıdır.
Antik Grek, genel olarak Mısır ve Mezopotamya’da mevcut olan bilimi incelemiştir. Fakat Mısır ve Mezopotamya’da var olan bu bilgiler pratik amaçlar için kullanılıyordu. Oysa Antik Grek’te bilim, pratik ve teorik bağlamda yapılan tüm anlamlandırma çabaları neden ya da niçin sorusuna yönelmiştir. Bu sorular onları, tarihsel süreç içerisinde elde edilen bilginin kaynağını araştırmaya itmiştir. Özellikle varlık felsefesinin yanında geometri ve matematik önemli ölçüde ilgi alanlarıdır. Bu alanlardaki araştırmalar ve sorular, aşkın bir temeli dayanak noktası olarak almak için değil, doğanın içinde bulmak için yapılmıştır. Bunun sonucu olarak Grek kültürü ilk olarak bilimsel etkinlikleri disiplin olarak ele almışlardır. Çünkü “onlar doğayı denetim altına almak değil, düpedüz anlamak istiyorlardı.” (2) Doğayı anlamak bakımından Thales, Grek kültürünün ilk bilginidir. Yazılı eserlerden yola çıkarak edinilen fragmanlar Thales’in, rasyonel bir bilmeyi amaçladığını gösterir. Rasyonel olan bu yöntemle, yapılan bilimin yalnızca pratik yöne değil, teorik yönünde araştırılmasının yolu açılmıştır.
Aristoteles’e göre bilimin konusu, “zorunlulukla, mutlak suretle varolan ebedidir.” (3) Bilimin imkânlı hale gelmesi için varlığın oluş halinde olmaması gerekir. Değişen ve akış halinde olan bir şeyin bilimi yapılamaz olduğundan varlık değişmezdir.
Aristoteles ve diğer Grek düşünürlerinin kaygıları belli bir pragmaya dayanıyor olabilir. Fakat bu pragma dolaylı bir kaygıdır. Asıl dayanak noktası, bilgiye bir merak unsuru olarak doğrudan ulaşma çabasıdır. Geometri ve matematik gibi alanlar, Antik Mısır uygarlığında bu türden bir pragmaya dayanmıyordu. Thales, Aristoteles ve Platon gibi Grek uygarlığının büyük düşünürleri, geometri ve matematik gibi bilim dallarıyla varlığı anlamayı ve doğa felsefesi ile birlikte bilimi mümkün kılmayı amaçlıyorlardı. Bu nedenle matematik, geometri, astronomi gibi bilim dalları Grek uygarlığında bir pragmadan çok bilmenin mahiyetidir.
Bilimsel bilgi dallarının kullanılması ve tanımı, farklı toplumlarda ve farklı zamanlarda değişim göstermiştir. Helen kültüründe bilimsel bilgi dalları bilmenin mahiyetiyken, Helenistik kültürde bilginin mahiyeti, tanımı ve amacı farklılaşır. Bilim bilme amacının yanında bir pragmaya dönüşür. Dönemine uygun olarak Gordion düğümü yerinde bir örnektir.(4) Problemlerin çözüm odaklı olması, problemi çözecek araçlarında pratik kaygı taşımasına neden olmuştur. Bu nedenle Helen ve Helenistik kültürlerinde, bilim anlayışları birbirlerinden farklıdır. Bu farklılık pek çok dönemde yaşanır. Özellikle Rönesans döneminden sonra, bilginin tanımı Francis Bacon’la önemli ölçüde değişmiştir.
Dipnot:
(1) Ahmet Cevizci, Felsefe Tarihi: Thales’ten Baudrillard’a, Say Yayınları, 2009, s. 11.
(2) Cemal Yıldırım, Bilim Tarihi, Remzi Kitabevi, 2014, s.21.
(3) Hüseyin Gazi Topdemir, ‘Aristoteles’in Bilim Anlayışı’, Felsefe Dünyası, sayı:32, 2000/2, s. 24.
(4) Gordion düğümü, Büyük İskender’e atfedilen bir söylencedir. Genellikle, çözümü zor bir sorunun kaba kuvvetle halledilmesi anlamında metafor olarak kullanılır.
Kaynakça:
Ahmet Cevizci, Felsefe Tarihi: Thales’ten Baudrillard’a, Say Yayınları, 2009.
Cemal Yıldırım, Bilim Tarihi, Remzi Kitabevi, 2014.
Hüseyin Gazi Topdemir, ‘Aristoteles’in Bilim Anlayışı’, Felsefe Dünyası, sayı:32, 2000/2.
Yazar: Abdullah Gülsever
Düşünbil Portal’da yayımlanan, Düşünbil yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır.