Felsefesinde pratik bilgeliğin üzerinde duran Epiktetos, MS 50-138 civarında yaşamış, son dönem Stoacı bir filozoftur. Felsefesinde “iyi hayat nedir?” sorusunun cevabını arar. Nero’nun korumalarından birinin kölesi olan Epiktetos nihayetinde özgürlüğüne kavuşmayı başarabilmiş ve en özgün düşünürlerden biri olarak tarihteki yerini almıştır.
Stoacılığın Kurucularından Biri
Epiktetos, söyleşilerini derleyerek Söylevler adlıyla sekiz kitap haline getiren ve günlük hayata dair bilgilerin içinde yer aldığı Kılavuz Kitabı adında bir el kitapçığı yayınlayan öğrencisi Arrian ile okulunu kurmuştur. Bu eserlerde, ızdıraptan özgürlüğe giden yoldaki ilkelerin ilişkisi incelenmiştir.
Epiktetos çalışmalarında, her insanın erdemli olma kapasitesinin olduğuna, Tanrı’nın herkese mutlu olması için bir şans tanıdığına ve aynı zamanda bütün insanların, kendilerine hâkim olmalarını sağlayacak sağlam karakter geliştirme becerilerinin olduğunu vurgulamıştır.
Daha da önemlisi, Epiktetos, çoğu insanın olayları nasıl kavradığına bağlı olarak erdemli bir hayat sürmesinin mümkün olduğunu savunmaktadır. Bu da insanlara erdemin, doğrunun ve yanlışın öğretilebileceğini göstermektedir. Epiktetos bu yüzden felsefenin akıl için bir öğrenme aracı olduğunu ve bunun da masumiyete, anlaşılabilirliğe ve mutluluğa katkı sağladığını düşünmektedir.
Buradan hareketle, bize “iyiyi” ve “kötüyü” öğrettiğinden, felsefenin önemli olduğunu söyleyebiliriz. Hepimiz bu kavramların ne demek olduğunu biliyoruz fakat bir konuda karar verirken yeterince kafa yormuyoruz ve kararı verene kadar da iş işten geçmiş oluyor. Bu yüzden ahlaki bir seçim yapmamız gerektiğinde kafamız karışıyor ve doğrunun ucunu kaçırıyoruz.
Bu yüzden mantığın ve aklın değerini öğrenmemiz gerçekten çok önemlidir. Epiktetos aynı zamanda, erdemli bir hayat sürmek isteyen herkes için eğitimin “şart” olduğunu ileri sürmüştür. Bu eğitim iki kısımdan oluşmaktadır: İlki doğuştan gelen inançlarımızı belli durumlara nasıl uyduracağımızı, diğeriyse kontrol edebileceğimiz ve edemeyeceğimiz şeyleri ayırt etmeyi öğrenmektir.
Kontrol edebileceklerinizi ve edemeyeceklerinizi öğrenin
İki tür davranışı ayırt edebilmek (elimizde olanlar ve olmayanlar) bütün Stoacıların değer verdiği bir özelliktir. Eğer erdemli bir ayırt edebilme kapasitemiz varsa, özgür olabiliriz. Çünkü bu durumda refahımız artık dışarıdaki olaylardan etkilenmemektedir.
Kontrol edemeyeceğimiz olayların sayısı hayli fazladır. Örneğin diğerlerinin bizim hakkımızda ne düşündüğünü ya da ne zaman veya nasıl hasta olacağımızı kontrol edemeyiz. Sevdiğimiz insanların yaşayıp yaşamaması da elimizde değildir. Kontrol edemeyeceğimiz şeylerden biri de insanların davranışları, özellikle ruh halleri ve hisleridir.
Özetleyecek olursak, kendimizi güçsüz hissedebileceğimiz birçok durumla karşılaşabiliriz. Bu yüzden makul olan, bireyin herhangi bir şeyi fazla arzulamaması ya da ondan korkmaması gerektiğidir. Çünkü birey böyle bir durumda gücünü, kontrol edemeyeceği başka bir güce teslim etmektedir.
Yaşanan her şeyi Tanrı veya kadere atfetmeliyiz. Çünkü aslında evren, varlığımızı, korkularımızı, zaferlerimizi veya hayallerimizi dikkate almaz. Bu da demek oluyor ki kontrol edebileceğimiz tek şey dışarıdaki olayları nasıl algıladığımız; yani aklımızdır.
Algı, mutluluğun anahtarıdır
Epiktetos, mutluluğumuzun olayları nasıl algıladığımıza bağlı olduğunu düşünmektedir. Genel mutluluğumuzu bunun belirlediğini göz önüne alırsak, algılarımız konusunda çok daha dikkatli olmalıyız.
Evrene ve yaşadığımız haksızlığa karşı öfkelenmeyi seçebiliriz. Fakat mantıklı düşünürsek, öfkenin bize hiçbir faydası yoktur. Öyleyse ne yapmamız gerek?
Cevap aslında çok basit: Ruhumuzun derinliklerine dalmalıyız. Kontrol edebileceğimiz şeyleri ayırt edebilmek ve zihnimizi rahatlatmak için kendimize makul sebepler bulmak çok önemlidir. Epiktetos herkesin uzun konuşmalar olarak da bildiği, gerçekleri olduğu gibi görebileceğimiz monologlar çalışmamız gerektiğini savunmaktadır.
Böylelikle özdüşünüm, kişisel gelişime katkı sağlamaya başlar.
Algılarımızı kontrol etmenin bir diğer yoluysa, düşünce sürecimize zarar verebileceğinden, negatif insanlardan ve durumlardan kaçınmaktır. Çünkü negatif insanlar ve durumlar istikrarımızı ve muhakeme gücümüzü gölgede bırakırlar.
Epiktetos, kişinin kendine karşı olan sorumluluklarının da çok önemli olduğuna inanmaktadır. Bu sorumluluğun başında vücut temizliği gelir. Bu durumu, “Söz konusu ben olduğumda, felsefeyle ilgilenen genç bir adamın başta kendisine zaman harcamasını, devamındaysa salaş bir yaşama kucak açmasını tercih ederim” diye yorumlamıştır. Epiktetos’un temizlik dışında hayran olduğu diğer özelliklerse; ölçülülük, alçakgönüllülük ve dürüstlüktür.
Son olarak üzerinde durmak istediğim öğretiyse kozmopolitanizmle ilgili.
Her konuda mantığını ön plana çıkaran bir dâhi olmasına rağmen, Epiktetos insan sevgisine ve tüm insanların eşitliğine inanıyordu.
Bu inanç, dünyayı daha iyi bir yer haline getirmek için başvurabileceğimiz bir öğretidir.
©® Düşünbil (2020)
Yazar: Igor Jankovic
Çeviren: Gizem Daver
Çeviri Editörü: Onur Demir
Kaynak: thewisemind.net