Nietzsche olsa Twitter’ı severdi. Kitleleri iletişime geçirdiğinden ya da teknolojiyi sevdiğinden değil; yazı üslubu nedeniyle. Nietzsche aforizmaları severdi ve işte biz de en iyi on beşini derledik. Bazıları bildiklerinizden, bazıları bilmeniz gerekenlerden. Bütün olarak ele alındığında, felsefesi hakkında etraflıca bir fikir sahibi olmanıza yardımcı olacaktır.
Beni öldürmeyen şey, güçlendirir (Putların Alacakaranlığı).
Nietzsche için, psikolojik gelişim var olan en önemli şeylerden biridir. Tecrübelerimizin bize yarar sağlaması için zevkli olmaları gerekmiyor. Genellikle acıdır hayatımıza anlam katan. İyi ya da kötü tecrübe kazandıkça ve tabi ki mücadele ettikçe insan olarak gelişiyoruz.
Her kim bir canavarla çarpışmayı göze alırsa, bir canavar olmayı da göze alsın. Uçuruma uzun uzun bakarsanız, uçurum da sizin içinize bakmaya başlar (İyinin ve Kötünün Ötesinde, 146. Aforizma).
Şeytanla kapışmayı mı düşünüyorsunuz? Dikkat, kendinize korkunç bir şey yapıyor olabilirsiniz. Kötü insanlarla mı muhatapsınız? Dikkat, sizi zehirleyebilirler. Eski dini metin üslubunu kullanarak Milliyetçiliği ve kitle hareketlerini reddeden bir felsefe mi yapmaya çalışıyorsunuz? Dikkat, Naziler sizi peygamber ilan edebilirler.
Severek yapılan şey, iyi ve kötünün ötesinde yer alır (İyinin ve Kötünün Ötesinde, 153. Aforizma).
Nietzsche “iyi” ve “kötü” anlayışlarımızı kusurlu bulmaktadır ve burada kötü eylemi de göz önünde bulundurarak değer verdiğimiz şeyin ne yapabileceğimizi ya da yapabildiğimizi ciddi bir şekilde etkilediğine işaret etmektedir. İnsanlar başka türlü hiçbir şekilde yapmayacakları şeyleri, çoğu kez “sevgi” motivasyonu ile yaparlar. Sevdikleri şeyi eleştirmelerini engelleyen, onun üzerine inşa ettikleri yüksek değerlerdir.
Aşkta her zaman biraz delilik vardır. Ama delilikte de her zaman biraz mantık vardır (Böyle Buyurdu Zerdüşt, 7. Bölüm).
Yukarıdakine benzer olarak, dışarıdan bakan birine, aşık olan kişi deli gibi görünebilir. Bununla birlikte, aşık olan kişinin perspektifinden bakıldığında, kendi mantığına göre gayet rasyonel davranıyordur. Her zaman diğer perspektifleri dikkate alın.
İnsanlar mutluluk için çabalamıyor, İngilizler hariç (Putların Alacakaranlığı, 12).
Nietzsche, İngiliz kökenli olan faydacılığı pek sevmezdi. Ona göre acı yerine zevk arayışı, anlamı olmayan sönük bir hayata yol açabilirdi. Nietzsche için insan motivasyonundaki temel etken, bizi mutsuz etse bile, anlam arayışı idi.
Bazıları ölümden sonra doğar. (Deccal)
Nietzsche’nin, kitaplarını çok az insanın anlayabileceğine dair bir söylenti vardı. Deccal’ın girişi bu inancı yansıtıyor. Onun için yazmak, çalışmalarını takip edecek ve anlamayı dileyecek bazı gelecek zaman okuyucuları içindi. Onun “doğuşu” bu olabilirdi.
Varoluşun en verimli ve en zevkli hasatının sırrı şudur: Tehlikeli yaşamak! Şehirlerinizi Vesuvius’un yamaçlarına kurun! (Şen Bilim)
Bu sefer, yine faydacı analiz ne derse desin, sönük bir hayat istenmeyen bir şeydir, fikrine dayanıyor. Vesuvius yamacında bir evin ilginç olmayacağını söyleyemezsiniz.
Eğer bir tapınak kurulacaksa, bir tapınak yıkılmalıdır. (Ahlakın Soykütüğü Üzerine)
Nietzsche yeni bir değerler sistemi oluşumunu arzu etti. Ancak bunun, Roma’nın düşüşünden beri Avrupa’ya hakim olan eski değerleri reddetmeyi gerektirebileceğini de anlamıştı. Bu durum onu endişelendirdi ama caydırmadı.
“Hristiyanlık” sözcüğünün kendisi bir yanlış anlamadır -gerçekte, yalnızca bir Hristiyan vardı ve o da çarmıhta öldü (Deccal).
Hristiyanlara tüm itirazlarına rağmen –ki çokça itirazı vardı- Nietzsche, İsa’dan övgüyle bahsederdi. Nietzsche, kendi ahlaki değerlerini yaratarak Üst İnsan’a yaklaştığı için İsa’yı överken, Hristiyanlığa dair sevmediği çoğu şey için St. Paul’u suçluyordu.
Gerçekler yoktur, yalnızca yorumlar vardır. (The Portable Nietzsche)
Nietzsche perspektivistti. Objektif metafiziksel doğruların olmadığını, bilakis, geniş bir yelpazedeki subjektif şemaların doğruları oluşturduğunu veya değerlerin imal edilebileceğini savundu. Bu görüşte tüm perspektifler eşit değerde değildir ama hiçbirinin de gerçek üzerinde tekeli olamaz. Bu dünya görüşü daha sonra ünlü sosyolog Max Weber’i etkileyecektir.
Gençliği yozlaştırmanın en kesin yolu, onlara, benzer düşüncede olanların farklı düşünenlere göre daha itibarlı olduklarını söylemektir. (The Dawn, 297)
Nietzsche “sürü”den nefret ediyordu. Kendini onlardan farklı gösteren özgür düşünenlerin lehine, kitlelerin fikir ve tarzına aykırı yazardı. Bu ifade, onun dünya görüşüne açık bir örnektir.
Dünyada, sizin dışınızda kimsenin gidemeyeceği tek bir yol vardır: Nereye varır? Sormayın, ilerleyin. (Zamana Aykırı Düşüceler)
Nietzsche’nin felsefesi varoluşçuluktur. Bu felsefe yalnızca çalışılamaz, yaşanması da gerekir. Aynısı, kendi hayatınız için de söylenebilir.
Platon sıkıcıdır. (Putların Alacakaranlığı)
Hiç daha doğru bir laf edilmemişti.
İki büyük Avrupalı uyuşturucu vardır; alkol ve Hristiyanlık. (Deccal)
Hristiyanlıkta olduğu gibi, öbür dünyaya yönelerek hayatınızdan kaçınmak ya da acıyı kafayı çekerek dindirmek Nietzsche için kabul edilemez şeylerdi. Bu araçlardan her ikisiyle de acıyı dindirmek gelişimi önler, size her şeyin var olan şekliyle yolunda olduğunu anlatır.
Neysen o ol. (Böyle Buyurdu Zerdüşt)
Nietzsche’nin burada bir cümleyle özetlenen felsefesi, kader anlayışı üzerine düşünmeyen birine yabancı gelebilir. Fakat klasik bir filolog olarak Nietzsche, doğa ve insan davranışları arasındaki ilişkiyi anlama yolu olan Antik Yunan’ın Tanrı ve Tanrıçalar sistemine çok yakından aşinaydı. Nietzsche için Hristiyan sistemi, Yunanların insan doğasının temel bir parçası olarak anladığı hayvani tutkularımıza karşı savaşıyordu. Böylelikle, “gerçekte” kim olduğun, insanlığın tüm potansiyeline engel olan kelepçeleri fırlatmak anlamına geliyor. Şüphesiz tehlikeli bir önerme.
Yazar: Scotty Hendricks
Çeviren: Sine Polat
Kaynak: Big Think
Düşünbil Portal’da yayımlanan, Düşünbil yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır.