• 5 Ekim 2018
  • Ertan Yavuz
  • 0
Paylaş

Sosyal medya hemen hemen her gün bir şey kutlama ya da farkındalık yaratma günü olarak paylaşılan postlarla dolu! Gelenekselleşmiş olan Sevgililer Günü’nden tutun (14 Şubat), sevgililerinden ayrılmışların veya bulamamışların gününe (13 Şubat) kadar her anı dolu dolu yaşanıyormuş hissi veren sanal mutluluklar ya da hüzünbaz paylaşımlar yapılmakta ve tüm bu günlerin de sahici bir ederi varmış gibi davranılıp hayaller gerçek hayat sanılmaktadır. Tabii bu arada bazı sosyal sorumluluk ve  farkındalık çalışmalarının da olmazsa olmaz olduğunu belirtmek gerekir. Mesela Dünya Otizm Farkındalık Günü (2 Nisan), Dünya Engelliler Günü (3 Aralık) gibi konusu itibariyle hem sosyal bir bilinçlilik hâli hem de duyarlılık açısından bir fark etme hâli oluşturan günler bu yazının sözde özel günler veya haftalar diye kutlananlar kapsamının dışındadır.

Tarihe özgü yaşanmış realiteleri tekrar hatırlama babında oluşturulmuş bazı özel günler, haftalar pek tabii ki unutulmamalıdır. Şahsiyet bazlı olanından, sağlık ya da toplumsal bağlamda bu günümüzü etkilemiş olaylara kadar birçok “tarihte bugün” hadisesi vardır. Örneğin günümüzde kutlanan ve kendi zamanı içerisinde birçok kişinin hayatına mâlolan sağlık ile ilgili günler ya da haftalar: Verem Haftası, Cüzzam Haftası, Kanserle Savaş Haftası gibi ya da çeşitli istatistiklerin daha net hatırlanmasını, fark edilmesini ve iyileştirme planı oluşturulmasını sağlayan Sigarayı Bırakma Günü (31 Mayıs), Uyuşturucuyla Mücadele Etme Günü (26 Haziran) gibi sağlık ile ilgili olduğu kadar toplumsal da büyük bir etkisi olan özel günlerin hatırlanması neredeyse adımızı bilmek kadar önemlidir. Ne var ki; adına dünya dediğimiz ve bildiğimiz kadarıyla şu an için yaşayacağımız tek yer olan gezenimizi global şirketler istila etmiş ve kapital sermayelerini arttırmak için türlü türlü gün ve haftalar icat etmişlerdir. Üstelik tüm bu garip günlere uygun mantık senaryoları giydirip sanki kutlanmazsa “Sürüden ayrılanı kurt kapar” sözüne sadık müşteriler yaratmışlardır. Gelin bu sözde günleri birkaç örnekle irdeleyelim.

Açık Büfe Günü, Tost Günü (2 Ocak), Ivır Zıvır Günü (4 Ocak), Çikolatalı Sufle Günü (28 Şubat), Kahve Günü (1 Ekim) gibi daha çok kişisel tüketime yönelik olanlardan, Anneler Günü (Mayıs’ın ikinci Pazar’ı), Babalar Günü (Haziran’ın üçüncü Pazar’ı), Aşıklar Günü (14 Şubat) gibi hedef kitlesi belli günleri icat ederek sizin özel olduğunuzu ve o vakit aralığının sadece size ait olduğunu hissettiren; “Aa! ne var ayol yılda bir gün, onu da çok görmeyin,” diyerek meşrulaştırılan meşhur günlere kadar hepsi özel günler ekonomisi pazarlarıdır.

Gerçekte olmadığı halde gelenekleşen ve gereksiz birtakım ürünlerin alınarak tüm bunların ihtiyaçmış gibi hissedilmesini sağlayan şirketler, kendilerine yeni kaynaklar oluşturup, yeni günler icat ederek yapmış oldukları satışlarla daha çok sermaye elde etmektedir. Bu şirketler bizler için önem sırasına göre belirlenen ama bu önemin kendimiz tarafından belirlenmediği fakat öyleymiş gibi hissettirildiği sahte bir özgür iradeli seçim anlayışı yaratarak, yine kendimizi kendimiz tarafından aldatmamıza sebep oluyorlar.

Tüm dünyada özel gün ekonomisi adı verilen ve asıl amaçlarının satış garantili ekonomi modeli olan bu oluşumların, gerçekte bizler aramızda naif ve sevgi dolu hediyeleştiğimizi zannederken kazandıkları şeyler bizlerin kaybettikleri şeyler üzerinden olmaktadır.

Aslına bakarsak kendi kültürel değerlerimiz açısından hiçbir anlam ifade etmeyen bazı günler ki bunlara örnek vermek gerekirse: İnekleri Takdir Etme Günü (11 Temmuz),  Hobbit Günü (22 Eylül), Aptalca Soru Sorma Günü (29 Eylül) gibi daha niceleri var ki, neden ve niçin uydurulmuş olduğunu bile bilmeyiz. Ama bildiğimiz bir şey varsa o da; “Kasa her zaman kazanır.”

Kaynakça:

http://resmitatiller.net/dunyada-kutlanan-ozel-gunleri

Yazar: Ertan Yavuz

Düşünbil Portal’da yayımlanan, Düşünbil yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır.
Düşünbil Portal’da yayınlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. 


Paylaş

Ertan Yavuz

Farklı alanlarda okumayı, düşünmeyi seven, psikolojiye, eğitime, felsefeye, antropolojiye, astronomiye ve dinler tarihine meraklı bir özel eğitim öğretmeniyim. Ondokuz Mayıs Üniversitesi ve Atatürk Üniversitesi'nin eğitim fakültelerinde öğrenim gördüm. Zihin engelli, otistik ve ögrenme güçlüğü çeken bireylere bilişsel, ruhsal, duygusal ve davranışsal alanlarda destek-eğitim hizmetleri vermekteyim.