Paylaş

Franz Kafka, eserlerinde bireyin yaşamını, toplumun beklentileriyle birlikte bu yaşamın nasıl değişikliğe uğradığını ve bu değişimin ruh dünyasındaki yansımalarını etkileyici bir biçimde okuyucuya sunar. Eserlerinde en yoğun karşılaştığımız tema insanın yabancılaşmasıdır. Bu nedenle “Franz Kafka’da yabancılaşma ‘kendine yabancılaşma’ çerçevesinde ‘insan’ odaklı sorunsallaştırılmıştır.”(1) Çağımızın en önemli problemlerinden birinin de yabancılaşma problemi olduğunu göz önünde bulundurursak, Kafka’nın eserleri modern bireyin içinde bulunduğu durumu anlama açısından büyük önem taşır. “Kafka’nın sanattaki asıl ustalığı nesnel gerçekliğin yerine tedirginlik dolu dünya görüşünü koymakta kendini gösterir.”(2) Onun bu ‘tedirginlik dolu dünya görüşü’ eserlerinin ilk cümlesinden son cümlesine kadar kendini hissettirir. Bunu da kahramanların korku, karamsarlık, aşağılanma, yalnızlık, çaresizlik, umutsuzluk ve dışlanmışlık duyguları üzerinden okuyucuya aktarır.

Kafka, insanın yabancılaşmasını bir hayvan metaforu üzerinden aktarır. Neden bir insan değil de insan-dışı bir varlık tercih etmiştir ya da onu bu şekilde yazmaya iten şey ne olabilir? Kafka’nın buna cevabı şöyledir:

Herkes, beraberinde taşıdığı bir parmaklığın ardında yaşıyor. Şimdi hayvanlarla ilgili bunca şey yazılmasının nedeni de budur. Özgür ve doğal bir yaşama duyulan özlemin ifadesi. Oysa insanlar için doğal yaşam, insanca yaşamdır. Ama bunu anlayamıyorlar. Anlamak istemiyorlar. İnsan gibi yaşamak çok güç, o nedenle hiç olmazsa kurgusal düzeyde bundan kurtulma isteği var.(…) Hayvana geri dönülüyor. Böylesi, insanca yaşamaktan çok daha kolay.”(3)

Yabancılaşma problemini konu edindiği önemli eserlerinden biri de Dönüşüm’dür. Eserin kahramanı Gregor Samsa bir sabah uyandığında kendisini bir böceğe dönüşmüş olarak bulur. İnsanı dehşete düşürecek bu manzara karşısında Gregor, gayet soğukkanlıdır. Çünkü kendisini diğer insanlardan farklı kılan hiçbir şeyin olmadığını düşünmekte ve bu durumu olağan bir şey olarak kabul etmektedir. “Dönüşüm” aslında, dış görünüşünün başkalaşmasının ardından zihnini de kaybetmeden önce Gregor Samsa’nın kendisini aile bireylerine tanıtabilme çabasını yavaş yavaş nasıl yitirdiğinin hikayesidir. Aynı zamanda eser, sadece bireyin kendisine yabancılaşmasını anlatmaz. Yabancılaşmanın bireysel ve toplumsal yönlerini de verir. Başka bir deyişle onun eserinde “kendine yabancılaşma psikolojik boyuttan toplumsal boyuta doğru kendini hissettirir.”(4) Bu anlamda eseri, toplumsal açıdan değerlendirdiğimizde güçlü bir toplum eleştirisiyle karşılaşırız. Çünkü bu toplumda her şey maddiyata bağlıdır. Böylesi bir toplumda, Gergor’un ailesinde de ilişkiler maddiyata bağımlı hale gelmiştir. Dolayısıyla eser, maddiyata dayalı bir toplumun gereklerini ve isteklerini de eleştirmekte, aynı zamanda “Gregor’un fiziksel değişimi onun beğenmediği toplumdan uzaklaşmasını ve ona yabancılaşmasını simgelemekte ve modern toplum yaşamının güçlüklerinden ve ahlaksal bozulmalardan kaçma isteğini dile getirmektedir.”(5)

Kafka’nın bir diğer önemli eseri olan Dava’nın kahramanı “K.” bir sabah anlamadığı bir sebepten dolayı tutuklanmıştır. İlk etapta “K.” tutuklanma nedenini merak etse de daha sonra bu merakı anlamsız ve saçma bulur. Oysaki “K.” dışında herkes bu davanın anlamsızlığının farkında değildir. Aksine bunun farkında olmamak onları mutlu etmektedir. Çünkü onun yargılanmasını isteyen zaten toplumun kendisidir. Tıpkı “Gregor Samsa” gibi “K.” de güçsüzlük, dışlanmışlık, umursamazlık, çaresizlik gibi duygular içinde bocalar durur. Kafka, bu eserinde devletin sahip olduğu hukuk düzenine ve yasalarına ciddi eleştirilerde bulunmuştur. Çünkü o, devlet sisteminin dayattığı her şeyin bireyin yabancılaşmasına neden olduğunu eserinde vurgulamaya çalışır. Dolayısıyla birey, kendi oluşturduğu kurumlar karşısında çaresiz ve güçsüz kalarak her geçen gün kendisine biraz daha yabancılaşır.

Kafka, eserlerinde sadece insanın kendine yabancılaşmasını değil yabancılaşmanın diğer boyutlarını da göstermeye çalışmıştır. Kafka, modern bireyin içine düştüğü yabancılaşma problemini anlamak açısından önemli bir düşünürdür. “Kafka yaklaşık yüz yıl önce yazdığı eserlerinde inanılmaz bir uzak görüşlülükle bugünün ‘meta fetişizmi’ karşısında kendine yabancılaşmış, çaresizlik içinde yazgısını kabullenmiş, elden ayaktan kesilmiş insanını yazmıştır. Yani kendini anlamlandırırken bizi de anlatmıştır.”(6) Dolayısıyla onun eserlerinde karşılaştığımız karakterler aslında modern dönem insanının ta kendisidir. Bu anlamda Kafka’nın eserleri modern bireyin içinde bulunduğu yabancılaşma boyutlarını anlama açısından yol göstericidir.

Dipnot:
(1) Nuri Çiçek, Franz Kafka’da Yabancılaşma Problemi, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Felsefe Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Ankara-2012, s.25.
(2) Georg Lukacs, Çağdaş Gerçekliğin Anlamı, çev. Cevat Çapan, Payel Yayınları, 5.Baskı, İstanbul-2000, s. 30.
(3) Franz Kafka, Dönüşüm, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 10. Basım, İstanbul-2017, S. 32.
(4) Nuri Çiçek, A.g.e. , s. 25
(5) Z. Aslıhan Tokdemir- Elif Diler, Franz Kafka ve Dıe Verwandlung(Değişim) İsimli Eseri, Makale, s.11.
(6) Abidin Parıltı, 13/10/2006 tarihli Radikal Kitap Eki, Aktaran: Gökhan Asan, Nilüfer Yayıncılık.

Kaynakça:
Nuri Çiçek, Franz Kafka’da Yabancılaşma Problemi, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Felsefe Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Ankara-2012.
Georg Lukacs, Çağdaş Gerçekliğin Anlamı, çev. Cevat Çapan, Payel Yayınları, 5.Baskı, İstanbul-2000.
Franz Kafka, Dönüşüm, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 10. Basım, İstanbul-2017.
Z. Aslıhan Tokdemir ve Elif Diler, Franz Kafka ve Dıe Verwandlung(Değişim) İsimli Eseri, Makale.
Abidin Parıltı, 13/10/ 2006 tarihli Radikal Kitap Eki, Aktaran: Gökhan Asan, Nilüfer Yayıncılık.

Yazar: Abdullah Gülsever

Düşünbil Portal’da yayımlanan, Düşünbil yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır.


Paylaş

Abdullah Gülsever

Ege Üniversitesi felsefe bölümünden mezun oldu. Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Felsefe Anabilim Dalı’nda yüksek lisans yapmaktadır. Felsefe, pozitif bilim, sosyoloji ve psikoloji ile ilgili pek çok konuya meraklı, öğretmekten çok öğrenmeyi sever ve öğrendiği şeyleri paylaşmayı tercih eder.