ABD’nin dünyadaki diğer ülkelere göre çok daha fazla insanı hapse attığı bilinen bir gerçek. Hapishane sistemi; insanlık dışı uygulamaları, yetersizliği ve yeniden suç işleme eğilimi oranlarının yüksek olması nedeniyle oldukça eleştirildi.
Beklenildiği üzere, çözümün bir kısmı eğitimde yatıyor. Çalışmalar, eğitim programlarına katılan mahkumların tekrar suç işleme olasılığının yüzde 47 oranında daha az olduğunu göstermiştir.
Ancak bazıları, özellikle felsefenin diğer konuların mahkumlara sağlayamadığı kadar yarar sağlayabileceğini söylüyor. Çalışmalar gerçekten de okullarda felsefe öğrenen çocukların akademik anlamda akranlarına kıyasla ciddi derecede daha iyi performans sergilediklerini göstermiştir. Peki, felsefe eğitimini hapishanelere de getirmeli miyiz?
Bazı hapishaneler çoktan getirdi bile. ABD ve Birleşik Krallık’taki üniversite profesörleri, hapishanelerde felsefe öğretmeye koyuldu. Örneğin Maryland’deki Loyola College’da felsefe profesörü olan Drew Leder da Maryland Penitentiary’de felsefe öğretiyor.
Leder, Daily Nous isimli felsefe haberleri yapan bir siteye verdiği röportajda, kendisinin ve öğrencilerinin derste sorduğu, cevaplar için ise Epiktetos ya da klasik Çin metinlerine başvurdukları bazı soruları paylaşıyor:
“Müebbet hapis yatan biri” olarak nasıl iyi bir hayat inşa edilebilir? Uzun süre hapis yatarken zamanı nasıl geçirirsiniz? Onlarca yıl küçük bir hücrede, kilitli bir ortak alanda, dikenli telle çevrili yüksek güvenlikli bir hapishanede hapsedilirken, alan nasıl genişletilir ve bu durumdan nasıl kaçılır?
“İnsanlar gelişmeyi istiyor ve arayışlarında onlara yardım edecek kişisel ve entelektüel kaynaklara ihtiyaç duyuyorlar. Bu yüzden de sorularımız ve metinlerimiz ile tutkuluyla ilgileniyorlar,” diye açıklıyor Leder.
Aynı makalede başka bir profesör ise konuya şöyle giriyor: “Bir mahkum, Foucault’nun Hapishanenin Doğuşu kitabı üzerine yaptığım dersin bugüne kadar aldığı en anlamlı ders olduğunu söyledi.”
İşe yarıyor mu?
İnternet, ABD ve Birleşik Krallık hapishanelerinde felsefe öğretmenin nasıl bir şey olduğunu anlatan birinci elden yazılmış kaynaklarla dolu. Peki, hapishanelerde felsefe öğretmek mahkumlara gerçekten yardımcı olur mu?
Birleşik Krallık’taki Edinburg Üniversitesi, hapishanelerde felsefe öğretiminin etkisini belirlemek amacıyla bir araştırma yürüttü ve 7 haftalık felsefe dersinin mahkumların diğer insanları dinleme becerilerini arttırmasının yanı sıra öz saygı düzeylerini de arttırdığını raporladı.
Buna ek olarak, bu ders mahkumların eleştirel düşünme becerilerini [örneğin diğer insanların gerekçelerini anlama becerisinin yanı sıra inandıkları şeyler konusunda sebep gösterme becerisi gibi] geliştirdi.
Prison Service Journal’da yayımlanan başka bir çalışmada ise Kirstine Szifris, İngiltere’deki bir B tipi cezaevinde verilen 12 haftalık felsefe dersinin çıktılarını topladı. Büyük ölçüde röportajlardan oluşan araştırma, felsefenin yeni bakış açılarını dikkate almalarını, fikirlerini değiştirmelerini sağladığını ve entelektüel ufuklarını genişlettiğini gösteren belgelerle dolu.
Daha da ilginci bu çalışma, felsefenin katılımcılara özel anlamda sunabileceği bazı farklı avantajlara da ışık tutuyor.
Felsefe vs. terapi
Çalışmanın yürütüldüğü HMP Grendon isimli hapishane, grup terapisi aracılığıyla rehabilitasyona odaklanan zaten ileri görüşlü bir yer.
Ancak Szifris’in araştırması, felsefe derslerinin terapiden nasıl farklı olduğunu gösteriyor. Terapi kişiye odaklanırken, felsefe soyut olanı merkezine koyar ve bu da katılımcıların kendilerini içinde oldukları durumdan ve geçmişten uzaklaştırmalarını terapinin sağlayamadığı şekillerde sağlayabilir.
Terapinin odağı, katılımcıların suça eğilimlerini ortadan kaldırmaktır; bu yüzden mahkumlar terapiye “mahkumlar” olarak yaklaşırlar. Ancak felsefe derslerinde, felsefi konulara “insanlar” olarak yaklaşırlar. Yazar her ne kadar felsefenin terapiyi tamamlayan bir unsur olduğunu savunsa da, terapi ve felsefe arasındaki ince ayrımları da not düşüyor:
“Terapide katılımcıların hapishanede olması diyaloğu destekliyor (…) terapinin amacının suç eğilimlerini azaltmak olduğunu öne süren temel bir anlayış var. (…) Felsefede ise katılımcılar diyaloğa bunun onlara ne ifade ettiğini tartışmaya hazır ve istekli olan toplumun üyeleri olarak, insanlar olarak giriyorlar. Bu farklı bakış açısından yola çıkarak, katılımcılar doğrudan ya da özellikle saldırgan davranışlarını ifade etmeye ihtiyaç duymadan kendilerini “bir bütün olarak” ifade edebiliyorlar.
Üstelik bu çalışma, kendilerine yeni bir kimlik yaratmaları için felsefenin mahkumlara yardım edebileceğini de belirtiyor. Mevcut araştırma, suç geçmişlerini geride bırakıp kendilerini yeniden keşfetmelerinin mahkumlar için ne kadar önemli olduğunu vurguluyor.
Felsefe dersleri, katılımcıların kendilerini kişisel durumlarından uzaklaştırmalarını ve eylemlerini “toplum” ve “ahlak” bağlamında görmelerini sağlayabilir. Felsefi diyalog ile sağlanan bu oldukça ihtiyaç duyulan uzaklık, mahkumların yeniden suç işleme eğiliminden kaçınmalarına uzun vadede yardımcı olabilir.
Yazar: Ana Sandoiu
Çeviren: Tual Şekercigil
Kaynak: Big Think
Düşünbil Portal’da yayımlanan, Düşünbil yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır.