Paylaş

Sektörün çoğunlukla İstanbul’dan anladığı Kapalıçarşı, Sultanahmet Camii, çamaşırların hala ipe asıldığı ve görüldüğünde “Vay be, tam bir tarih dokusu, eski evler, sümüklü çocuklar” tepkisi yaratan Balat taraflarındaki eski mahalleler olsa da yine de görüldüğünde hala “İstanbul la, anaa bizim kayınçonun evi var orada” tepkisi ve güzel bir seyir için izlenir tabii.

The International (2009)

Başrollerinde Clive Owen ve kendisini düşündüğünüzde bile gözyaşı dökmenize sebep olan ağlak surat Naomi Watts’ın paylaştığı aksiyon filmi, ülkemiz seyircilerini Sultanahmet arka fonlu kovalamaca sahneleri ve bir adet üç dakikalık Haluk Bilginer ile kandırmayı başarıyor. “Şşşt filmde Haluk Bilginer varmış laa, Sultanahmet camii de varmış, e İstanbul’u yabancı film sektörünün hep anladığı üzere varoş mahallelerin birkaç sahnesi de varmış, e ne duruyoruz izleyelim o zaman, her yerde Türk var oleey” Evet.

Argo (2012)

Ayasofya’da gönül dostlarıyla.
Ben Affleck imzalı geçen senenin En İyi Oscar ve birkaç umursamadığınız editing ödülü sahibi film, yine endüstrinin bitmek bilmez Kapalıçarşı sevdasından nasibini alıyor. Zaten İstanbul dediğin yerde Kapalıçarşı ve Sultanahmet Camii’nden başka çekilecek neresi var ki di mi? Sektöre haksızlık etmemek lazım. Filmde İran olarak lanse edilen birçok lokasyonun da aslında İstanbul’da konumlandığını, hatta ve hatta elçilik binasının da Bakırköy’deki Zuhuratbaba Mahallesi’nde çekildiğini söylemeden etmeyelim.

Hitman (2007)

Bir oyun çevirmesi hayal kırıklığı olarak karşımıza çıkan yapım fantezi elbise aranmaya çıkılan sahne lokasyonlarının muhafazakar mahalleler olmasıyla filmi izleyen İstanbullulara “Hadi oradan len” dedirtiyor.

Tinker Tailor Soldier Spy (2011)

Gary Oldman’ın başrolünde olduğu, yine geçen senenin başarılı yapımlarından biri olan filmin konusu çoğu ajan filminde olduğu gibi emeklilik hayallerini çöpe atıp gençlik günlerine geri dönen bir Gary Oldman’ı anlatıyor. Filmin İstanbul parçası ise Sultanahmet veya Kapalıçarşı değil bu sefer, vapur. Çok büyük bir değişiklik, biz de biliyoruz.

From Russia With Love (1963)

James Bond film serisinin İstanbul’u ne kadar çok sevdiğinin ilk kanıtı olan film İstanbul’da sahne alan ilk Bond filmi. Üzerine konuşmaya gerek varsa size üç kelime söyleyebiliriz; alt edilecek düşmanlar, güzel bir kadın ve tabii ki Sean Connery’nin benjerşiz akşanı. Oh yeşşş.

Skyfall (2012)

İstanbul, Fethiye ve Adana dolaylarında çekilen son Bond filmi, emekli olup hasır şapkasıyla Ölüdeniz’de domatiz yetiştirmeyi planlarken her zamanki gibi huzurundan edilen ajanı anlatıyor. Altı adet Daniel Craig kası ve memleketinin otoyollarını filmde görmek isteyen Adanalılar için tavsiye olunur.

Murder on The Orient Express (1974)

Agatha Christie’nin Pera Palas Otel’de yazdığı romanın film çevirmesi olan yapımda her zamanki gibi karakterlerin arasından en ummadığınız kişi katil çıkıyor, siz de hoş bir anaa efektiyle öylece kalıyorsunuz.

The Reluctant Fundamentalist (2012)

Endüstrinin ülkemizde Haluk Bilginer’den başka Türk erkek oyuncu olmadığını düşündüren film, Wall Street’in kralı olmaya gelip kendisini doğal olarak belanın içinde bulan genç bir Pakistanlıyı konu ediniyor. Haluk Bey için izlenir.

A Touch of Spice (2003)

İstanbul’da yaşayan Yunan bir çocukla Türk kızının uluslararası ve haliyle imkansız aşkını anlatan soft opera tadındaki film yemek ve baharat etrafında dönen kültürüyle kesinlikle empati yapabileceğiniz ve “Geçen hafta biz de sarma yapmış idik.” bağlantısını kurabileceğiniz bir yapım. Türk Yunan dostluğuna gönülden inananlardansanız, buyrun. Yoksa alt metni “Erkek adam yemek pişirir mi hiç?” sorusu dönüp duran bir filmle vakit kaybetmek istemiyorsanız e orası da sizin bileceğiniz iş.

The Rebound (2009)

Catherine Zeta-Jones’un amiyane tabirle bir cougar olduğu ve kafayı genç, babyface oğlanlara taktığı film bünyesinde ufak bir Saadet Aksoy da barındırıyor. Sektörü ele geçiren yurdum oyuncularına bakın hele…

Topkapi (1964)

Topkapı Müzesi’nden çalınan mücevherli bir hançerin peşinden koşan insanları konu alan Hollywood yapımı filmi müzeyi gezmek yerine izleyebilirsiniz.

The Accidental Spy (2001)

Sakar ama sakarlığıyla işi götüren ajan klasmanını literatüre sokan Jackie Chan’in kariyerinin zirvesinde olduğu zamanlardan kalma olan film bir adet Sultanahmet Camii ve bir adet Kapadokya manzarası ile “Adam oradan oraya atlasın ve film hakkında merak ettiğim tek şey dublör kullanıp kullanmadığı olsun.” diyorsanız izlenmeye hazır.

The World Is Not Enough (1999)

Türkçesi “Bu Dünya bana dar hacı” olan bir diğer “Ben Bond, James Bond” filmi olan yapım her Bond ajanı İstanbul manzarası görsün, Emirgan’a karşı bi çay içsin diye serinin Pierce Brosnan’lı olduğu zamanda da bir İstanbul filmi yapmayı ihmal etmemiş.

Tintin and the Golden Fleece

Tenten ve Altın Post 1961 Fransa Belçika ortak yapımı macera filmdir. Özgün adı Tintin et le mystère de la Toison d’Or olan film İngilizce konuşlan ülkelerde Tintin and the Golden Fleece adı ile gösterilmiştir. Belçika’lı çizer Hergé’in ünlü çizgi kahramanı Tenten (Tintin) karakterine dayandırarak senaryosunu André Barret ve Rémo Forlani’nin birlikte yazdıkları filmi Jean-Jacques Vierne yönetmiştir. Başrollerinde Jean-Pierre Talbot ve Georges Wilson’ın oynadıkları bu filmin bir bölümü Türkiye’de geçmektedir.


Paylaş

Düşünbil Portal

Düşünbil Portal, bilim, felsefe ve psikanaliz alanlarında yazılı ve görsel içerikli makale, deneme ve çeviri yayınlayan çok içerikli bir portaldır. Genel okur-yazar kitlenin bilinçlenmesini ve farkındalık kazanmasını amaçlamaktayız. “Düşünen her insan gençtir” vizyonu ile her genç insana hitap etmeyi amaçlayan Düşünbil Portal, dergi ve etkinliklerle bu amacını geliştirmektedir.

https://www.dusunbil.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir