Paylaş

Ross Raisin’in Başlangıcın Sonuna Nasıl Gidileceğine Dair Yazısı


Tohum

Her hikaye – başında –

bir kapının tamamen bilinmez bir boşluğa

aynı şekilde aralanmasıdır.

– Margaret Atwood

Her kurgu eseri bir şeyden doğar. Bir düşünceden. Bir görüntüden. Süpermarketteki bir sohbetten. Bir gerçekten. Bazen, sadece, nasıl olacağı veya o arzunun nereden geldiği hakkında en ufak bir fikrin olmasa da tarifsiz, bir şeyler yazma arzusundan.

Bu tohumdan her şey doğabilir – bunu anlamak göz korkutabilir ve muhtemelen işinizi, hayatınızı planlama ve kontrol etme şeklinize zıt görünebilir. Fakat kendinizi ne yaratabileceğinizin bilinmezliğine bırakırsanız aynı zamanda özgürleştirici de olabilir – ve bir yazarın öğrendiği en önemli becerilerden biri bilinmeyenin gücüne sarılmak ve onu kullanmaktır. Bir kitapla ilgili en ufak şeyleri biliyor olsaydınız muhtemelen o kitaba başlamazdınız, okuma ve yazma deneyimleri de birbirinden çok farklı değildir. Aslında iç içedirler. Bunu hatırlamak önemlidir. Kural yoktur. Bunu hatırlamak da önemlidir. Her anlatı, onu yazan kişi kadar bireyseldir. Kurgu yazmanın huzur veren hazlarından biri her işin, yazardan başka kimsenin uygulamaya koyamayacağı hikaye anlatma kanunları – dil ve tarz, bakış açısı, karakter – ortaya çıkarmasıdır.

Bununla birlikte, keşfedilecek ve uygulanacak – bazen de reddedilecek – fakat hepsinden önce anlaşılacak belirli ustalık ilkeleri vardır.


İlk Adımlar

Yöntem

Ünlü yazarların gariplikleriyle ilgili uydurma hikayeler duymaktan ne kadar hoşlanırsak hoşlanalım – Joyce’un yatakta beyaz bir ceketle yazı yazması; John Didion’un müsveddesi ondan ayrılmasın diye onunla uyuması; Dan Brown’un yer çekimine dayanıklı botlarla baş aşağı sarkması –  bu gariplikler okuyucunun yazarın kitabından aldığı zevkte bir fark yaratmaz. Önemli olan, bir yazar olarak, sizin için, acayip olsun veya olmasın, hangi ritüllerin işe yaradığıdır.

Eğer bu, küvette çıplakken en iyi yazılarınızı yazıyorsunuz anlamına geliyorsa, bunu keşfedecek olan sizsiniz. Tıpkı bir fikri tamamlanmış bir yazıya dönüştürme yönteminizin önemli olması gibi. Her yazarın kendine özgü ilerleme yöntemi vardır. Ben burada yazarların kurgu eseri yaratmada kullandığı temel yolları ortaya koydum. İlk bakışta ne kadar farklı görünürlerse görünsünler aralarında birçok bağlantı olduğunu ve çoğunun bir tür öğütme işlemi içerdiğini göreceksiniz. İlk yönteme verdiğim göreceli ağırlığın nedeni, temel ilkelerin çoğunu kapsaması ve muhtemelen benim kendi çalışma yöntemim olmasıdır. Romanlarda ve öykülerde aynı şekilde çalıştığımı eklemeliyim. Ancak, en etkili süreci tavsiye etmek bana düşmez ve sizin bu yöntemlerin bazılarını çılgın bulmanız kaçınılmaz; belki bazılarından etkileneceksiniz veya hepsinden en güzel kısımları alacaksınız. Kendi yönteminizi keşfetmenin tek yolu mümkün olduğunca denemekten ve yazmaktan – ve tamamlamaktan – geçer. Ayrıca kendi yolunuz dışında doğru bir yazma yolu olmadığını, daima, hatırlamaktan.

Arıtma Yöntemi

Geliştirilebilir bir fikir ve gevşek bir planla ilk doğrusal taslağınıza başlayın. Başlangıca benzer bir şeyden bir sonuca doğru – kendinizden şüphe etmeye başlamadan gelişme kaydedin veya yazıyı değerlendirin – ilerleyin. Yapmanız gereken değerlendirmeler sadece içgüdüsel yaratıcı değerlendirmelerdir: Bu karakter benim tasarladığımdan daha önemli görünmeye mi başladı? Hikayenin konusu planımın dışına çıkmış gibi görünüyor…ama bu yeni yoldan devam edersem ne olur? Bakış açısı anlatmak istediğim hikayeye uygun mu? Bir veya iki bölümde değiştirsem nasıl olur?  

Üstünkörü deneme taslağı oluşturmak, boş sayfa kaygısına bir çaredir. Ortaya çıkardığınız metin aslında gülünç bir saçmalık olsa da – ya da bitmiş yazı bu olsa, saçmalık olacaksa da – düşüncelerinize ve biriken sahnelerinize bir ivme, bir düzen kazandırırsınız. Çoğu yerde fazla, diğerlerinde az yazılmış; yarısında kip değişikliği; olay örgüsü ve karakterler bir kenara bırakılmış veya yoktan var olmuş olabilir. Fakat sonuna yaklaştıkça (muhtemelen kesin son olmayacaktır) neyin işe yaradığını, neyin yaramadığını çok iyi anlamış olacaksınız, çünkü bu şeyleri deneyerek öğrendiniz.

Ve işte burası yeniden yazma noktasıdır.

İkinci taslak temiz bir sayfada başlar. İlk taslağın başladığı yerden farklı bir yer olması kuvvetle muhtemel, çünkü ilk taslağın sonlarına doğru size sonradan uygun bir başlangıç gibi görünen bir sahne yazmış olma olasılığınız yüksek. Yeniden taslak yazma süreci, ilk taslaktan en iyi kısımları öylece almak değildir (bazen bunu yapmayı içerse de). Şimdi fikrinizin, tarzınızın, karakterlerinizin, olay örgünüzün derin anlayışıyla ve en azından hazırda düzgün satırlarla ve sahnelerle başladığınız yeni bir yazım ürünüdür.

Kurgu yazmanın huzur veren hazlarından biri her işin, yazardan başka kimsenin uygulamaya koyamayacağı hikaye anlatma kanunları – dil ve tarz, bakış açısı, karakter – ortaya çıkarmasıdır.

İlk taslağınızı nasıl kullanacağınıza karar vermesi gereken sizsiniz: karmakarışık bir yazı yazdınız da şimdi elinize bir fosforlu kalem ya da renkli kalemler mi alacaksınız; ondan bölüm bölüm, çok alıntı yapacaksınız mısınız ya da çok az mı alıntılayacaksınız; iki veya daha çok taslak mı tamamlayacaksınız yoksa onun belirli kısımlarını yeniden taslak oluştururken diğerlerinden daha çok mu kullanacaksınız.

Hangi yoldan giderseniz gidin, süreç burada sona ermiyor. Yeniden taslak oluşturma, tamamlanmış yazım ürünü ortaya çıkarmaz, bu nedenle henüz onun tamamlanmış yazım ürünü olduğu baskısını hissetmemelisiniz. Bu yöntemin son aşaması düzenlemedir.

Yönteminizi henüz derinlemesine tasarlamadıysanız, bu size oldukça zahmetli gelebilir ama bu bir özen meselesidir. Kendinize sorun: “Yazıma ne kadar özen gösteriyorum?” Ve yönteminiz ne kadar belirli olursa nihai ürünün de o kadar belirli olacağını da göz önünde bulundurun.

Yapboz Yöntemi 

Anlatıya nereden başlayacağınız konusunda kafanız karışıksa, şimdilik doğrusal, baştan sona, bir şekilde yazmaya tutunmaktan vazgeçmek faydalı olabilir. Bunun yerine, aklınızda uygun görünen bir veya iki sahne varsa, tam olarak nereye uyacaklarını bilmeseniz bile, bunlarla başlayın. Ne kadar çok yazarsanız tasarıyı o kadar etraflıca anlarsınız. Ve sonunda tamamlanmış anlatının doğrusal olmayacağını anlayabilirsiniz. Mesela bölümlerden oluşabilir.

Dolayısıyla, en sonunda anlatının merkezinde biten büyük bir sahne yazarak, kurgusal dünya ve onun içindeki karakterler konusundaki anlayışınızı geliştireceksiniz – ve bunun, geri dönüş olarak, başka fikirler, başka sahneler, karakter bakış açıları, olay örgüsü doğurması muhtemeldir. Kendinizi, sırayla yazma baskısından kurtarırsanız bütünü kavramaya başlamaya yetecek kadar parçayı çoktan bir araya getirdiğinizi rahatlıkla fark edebilirsiniz.

Biriken Parçalar Yöntemi

Bu, ilkinin başka bir çeşididir ve kontrol daha çok bırakılır. Kelimeleri bir araya getirmeden önce, yazdığınız şeyin dikkate değer olup olmadığından emin olamazsınız. İşte bu nedenle, kendinizi dikkate değer olduğuna ikna etmek için onu etkileyici bir şekle büründürmek bu kadar cezbedicidir. İlk taslağınız bir keşiftir. Bu keşif sırasında şunu düşünmenize neden olan hiç beklenmedik bir fikir, karakter, cümle ortaya çıkarabilirsiniz: aslında bu, ayakları olan şey.

Demek istediğim, bir kitabın ilk taslağı başka bir kitabın ilk taslağına götüren şey olabilir.

Bir taslağı tamamen bir kenara atma fikri can sıkıcı gelebilir – bir süreliğine olabilir de – fakat arkada bıraktığınız fikir kadar güzel, heyecanlı olmayan bir şey yazmak için yıllarınızı harcadığınızı bilmek kadar can sıkıcı mıdır?

Ani Çıkış Yöntemi 

Bazı yazarlar saatlerce bir masanın başında oturup belirledikleri zaman dolana kadar durmaksızın çalışırlar. Ben bunlardan biriyim. Nick Hornby gibi bazılarıysa ani çıkışla yazarlar. Bir seferde birkaç cümle, dinlenmiş olarak geri dönmeden önce kalkıp eklemleri gerdirmek için kısa bir mola. Mesai saatlerine uyarak daha iyi çalıştığınızı düşünüyorsanız, mesai saatlerine uyun ama sadece yazınızı yasallaştırmak için bunu yapmayın.

Birçok yazar kendine kelime hedefleri koyar, siz de her gün için birkaç amaç edinmeyi yararlı bulabilirsiniz. Ancak, kendinizi o amaçla sekteye uğratmayın – gerek kendi hedefiniz, gerekse başka yazarınki. Anthony Trollope kendini bir kronometreye göre ayarlayarak her 15 dakikada 250 kelime yazma hedefi koydu. Gayet makul. Siz bunu yapmak zorunda değilsiniz. Okuyucu, yazmanın ne kadar zamanınızı aldığıyla ilgilenmez.

Seans Yöntemi

İvme kazanmak için, yaptığınız şeyi seans seans çeşitlendirmeyi faydalı bulabilirsiniz. Demem o ki; bir seansı bir sahneyi tasarlamakla, bir sonraki seansı da o sahneyi yeniden yazmakla geçirebilirsiniz. Dahası – yönteminiz ne olursa olsun bunu göz önünde bulundurmak faydalıdır –  sayfanın devamında ne geleceğini bildiğiniz bir noktada yazma seansınıza bir çizgi çekerek duraklama ve başlama rutininizde kolaylık sağlayabilirsiniz. Hemingway’in söylediği gibi: “Başlayabildiğiniz sürece, sorun yoktur. Meyve verecektir.”

Ayrıca, kendinizi elinizdekinin akışına bırakmak için Hemingway’in o noktaya kadar ne yaptığınızı tekrar okumak konusundaki tavsiyesini dikkate alabilirsiniz. İnanın ya da inanmayın, yazmaya her oturduklarında tüm taslağı geldikleri noktaya kadar tekrar okuyan birçok yazar vardır. Ya da söz konusu Hemingway ise, ayağa kalkan.

Mükemmeliyetçi Yöntem

Taslak oluşturmaya ivme kazandırma sürecinin diğer ucunda, bir sonraki sayfaya devam etmeden önce her bir sayfayı, tekrar tekrar düzenleme süreci vardır. Bu yolla, anlatı devam ettikçe yazılan her sayfa son halini alır ve çalışmanın sonu gerçekten çalışmanın sonu olur. Anthony Burgess kısmen bu yolla çalışmıştır çünkü bir yazarın amacının ve tekniğinin zamanla, çalışmanın bütünlüğünün etkilenmesiyle son bulan değişme eğiliminde olduğuna inanmıştır.

Kuluçka Yöntemi

Ben, en kısa zamanda kâğıda kaleme sarılmayı savunsam da, bir fikri uzun bir süre kafalarında geliştiren yazarlar vardır.  Karakterlerin, olay örgüsünün ve mekanın üzerinde zoraki kafa yormadan ortaya çıkması için bilinçaltını sürekli konuyla meşgul bırakarak uzun uzun tasarlarlar. Bu yolla, yazarın günlük hayatından görünürde alakasız olan gözlemler ve tesadüfler düşünme sürecine dahil olur.

Baştan sona kadar, aklınıza gelen tüm ufak tefek noktaları yazmak için bir defter tutmak – en sonunda hayalinizdeki gerçek taslak oluşana kadar – önemlidir. Düzensiz olacaktır ama tüm notlarınızı bir araya getirmek (belki de sonradan bir masaya yayabileceğiniz hatırlatma kartlarına yazmak bile)  yazmaya oturduğunuzda kullanmanız için belli belirsiz bir şekil oluşturacaktır.   

Bu yöntemin okumayla bir benzerliği vardır: karakterlerin yazılanlardan fazlasını yaptığını hayal edebildiğiniz hayali bir dünyaya dalarsınız. Buradaki hile, bence, ne zaman hayal etmeyi bırakacağını ve işe koyulacağını bilmektir.

Yazan: Ross Raisin
Çeviren: Ayça Sofu
Kaynak: lithub

Düşünbil Portal’da yayımlanan, Düşünbil yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır.
Düşünbil Portal’da yayınlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. 


Paylaş

Düşünbil Portal

Düşünbil Portal, bilim, felsefe ve psikanaliz alanlarında yazılı ve görsel içerikli makale, deneme ve çeviri yayınlayan çok içerikli bir portaldır. Genel okur-yazar kitlenin bilinçlenmesini ve farkındalık kazanmasını amaçlamaktayız. “Düşünen her insan gençtir” vizyonu ile her genç insana hitap etmeyi amaçlayan Düşünbil Portal, dergi ve etkinliklerle bu amacını geliştirmektedir.

https://www.dusunbil.com