Son zamanlarda Fransız filozof Jean-Paul Sartre’ın, ofis koltuğumuzun minderleri arasına sıkışmış, önceden kayıp olan birkaç günlüğünü keşfedecek kadar şanslıydık. Bu günlükler genç Sartre’ın sadece boşluğa değil, yemeğe de takıntılı olduğunu gün yüzüne çıkarıyor. Anlaşılan o ki Sartre, felsefeyi keşfetmeden önce “tüm tat kavramlarını sonsuza kadar unutturacak ve hiç olmamış gibi davrandırtacak bir yemek kitabı” yazmayı…