Düşünbil Portal

Müzik Araştırmaları Konserlerin Önemine Dikkat Çekiyor

Jimi Hendrix (1942 - 1970)

Paylaş

Müzik ve beyin üzerine yapılan yeni araştırmalara göre, müzik dinlemek için kendimize zaman ayırmamız gerekiyor.
Müzik ve beyin üzerine yapılan yeni araştırmalar, müziğin gücüne dair yeni bakış açıları oluşturmaya başlıyor. Avustralya’nın Deakin Üniversitesi, MIT (Massachusetts Teknoloji Enstitüsü) ve Johns Hopkins’deki gelişmelere bakarak, müziğin bizim için nasıl ve neden bu kadar önemli olduğunu ve konserlere katılmanın değerini gösteriyor.
Psychology of Music dergisinde (29 Temmuz 2016) yer alan bir çalışmada araştırmacılar, daha yüksek “öznel iyi oluş” ile müzik ve dans etkinliklerine katılmanın ilişkili olduğunu buldular. Sonuçlar ayrıca müzikli bir ortamda başkalarıyla birlikte olmanın ‘öznel iyi oluş’ açısından önemini, müziğin kişilerarası rolüne dikkat çekerek ortaya koydu.FINAL DPS jıjoıhıobig
Johns Hopkins web sitesi, Neuron’dan bir makaleye atıfta bulunarak şuna değindi:

“Eğer bedenini güçlendirmek istiyorsan, spor salonuna git. Eğer beynini çalıştırmak istiyorsan, müzik dinle. Araştırma, müzik dinlemenin kaygı durumu, kan basıncı ve ağrıyı düşürdüğünü; uyku kalitesini, duygu durumunu, zihinsel uyanıklığı ve hafızayı güçlendirdiğini gösterdi.”

Ben de müziğin iyileştirici gücü hakkında yazılar yazan biri olarak sıklıkla Boston Kütüphanesi’nde (Atheneaum) resitallere katılıyorum. Büyük konser salonlarından farklı olarak, bu samimi buluşmalar müzisyenler ve dinleyiciler arasında benzersiz bir ilişki kurulmasına olanak sağlıyor.
Yakın zamanlarda, iki genç müzisyen olan Rus besteci ve piyanist Arseniy Gusev ile viyolonselist Elad Kabilio, verdikleri konserlerde dinleyicileri adeta büyüledi.

Arseniy Gusev (Fotoğraf: Alexey Eliseev) 

Arseniy Gusev, Bach ve Beethoven’ın özveri gerektiren parçaları ile Schuman, Medtner ve Ravel ile birlikte kendi bestesi olan Sonata No. 1’i de sergiledi. Henüz 17 yaşında olmasına rağmen, repertuara olan hâkimiyeti ve piyanodaki becerisi sayesinde müzik ve piyano tuşlarıyla bütünleşmiş gözüküyordu. Özellikle, “God Save the Queen (Tanrı Kraliçeyi Korusun)”dan, “America – My Country ‘Tis of Thee (America – Senin İçin Söylüyorum Ülkem)” ile aynı melodiyi taşıyan “Bir Tema Üzerine Varyasyonlar” kısmı beni oldukça etkiledi.

Konserdeyken, bu seçim yılı karmaşası ve laf kalabalığı zamanında, kendimi şarkının sözlerini söyler bir halde buldum. İnsan neredeyse Amerika’ya özgürlük getiren azimli vatanseverleri gözünde canlandırabiliyordu. Gusev’in şiddetli kreşendosu “yankılansın özgürlük” kelimelerine yeni bir anlam ve rezonans kattı. Alkış seslerini binanın her yanından duymak mümkündü.

Elad Kabilio (Fotoğraf: Christopher Topher)

Kendi kurduğu MusicTalks’a bağlı İsrailli viyolonselist Elad Kabilio, konserinde müziği ve dinleyicileriyle bütünleşmiş görünüyordu. Bir noktada sesin gizemlerini, tek bir telin nasıl notalara oradan da nasıl bir diziye dönüştüğünü açıkladı. İnsanlara bilgi vermenin yanı sıra müzikle onları harekete geçiriyor, aydınlatıyor ve yatıştırıyordu. İnsanların kahkahasını duyduğunda onlarla bağlandığını düşünüyordu. Sanatçı, konser boyunca Bach’ın “Solo Viyolonsel için Suit No. 1 Sol Majör”ünden, Cassado’nun “Solo Viyolonsel için Suit”ine kadar çaldığı parçalarla dinleyicilere unutulmaz anlar yaşattı.
Kabilio’nun, Carnegie ve Alice Tully Salonları’ndaki gösterilerine ek olarak New York Şehir Balesi ve Amerikan Bale Tiyatrosu’yla da ortaklaşa çalışmaları bulunuyor. Dinleyicilerin takdir dolu alkışlarına bakarsak, sanatçının insanları samimi bir konser ortamına çekme amacında başarılı olduğunu söyleyebiliriz.
Daha önce başka bir yazımda dediğim gibi: “Müzik ve onun beynimizle olan ilişkisi üzerine görece yeni bilimsel bulgular olsa da Kongre Kütüphanesi, müzik ve Beyin serileri konserlerle birlikte ‘bilişsel nörobilim ile müziğin kesiştiği yeni araştırmalara’ daha çok yer veriyor. İnternet üzerinden ulaşılabilecek bu podcast’lerde bilim insanları, öğrenciler, besteciler, sanatçılar, teorisyenler, fizikçiler ve psikologlar ön plana çıkarılıyor.
Amerikan Konferansı Jerontoloji Toplulukları’ndan birinde, New Amerika Media ile birlikte yıllar önce “Alive Inside – A Story of Music and Memory” belgeseli tanıtılmıştı. Orada sözel ifadesi olmayan demans hastalarının bile müziğe olumlu yanıt verdiğini görüyorduk. Müziğin, dış hayattan kopmuş görünen hastaları nasıl canlandırdığını merak edenler için MIT araştırmacılarının belki bir cevabı olabilir: “Bilim insanları uzun zamandır insan beyninde müzik algısı için özel sinirsel mekanizmalar olup olmadığını merak etti. Şimdi ilk defa MIT’deki nörobilimciler, işitsel kortekste, konuşma ya da başka dış sesler gibi uyaranlardan farklı biçimde, insanların özellikle müzik olarak kategorize ettiği bazı seslere tepki veren nöral bir kısım olduğunu tespit etti.”
Sonuç olarak, müzik ve beyin ile alakalı keşfedilecek daha birçok bilgi varken, müziğin gücü ve üzerimizde oluşturduğu iyi hissiyat hepimizin kabul edeceği bir hediye olsa gerek.

Yazar: Rita Watson
Çeviri: Hatice Aslan
Kaynak: Pyschology Today 


Paylaş
Exit mobile version