• 6 Aralık 2017
  • Nedrip Karakaya
  • 0
Paylaş

On dokuzuncu yüzyıl felsefesinin en önemli isimlerinden birisi olan Friedrich Wilhelm Nietzsche, on yedinci ve on sekizinci yüzyıldaki Aydınlanma hareketine ve sistematik felsefeye karşı, tepkisel ve asistem bir felsefe geliştirerek başta “ahlak” kavramı olmak üzere birçok kavramı sorunsallaştırmıştır. Kilise’ye ve Kilise ahlakına karşı bir savaş başlatmış, felsefesinin tümünü bu dinamik üzerine inşâ etmiştir. “Tanrı öldü!” önermesi, Nietzsche felsefesinin imzası niteliğindedir. Öyle ki, bir sonraki çağın Nietzsche yorumcuları, en başta Deleuze ve Heidegger olmak üzere, bu söze özel bir ilgi göstermişlerdir. Bu sözün değeri, Nietzsche felsefesi için hem bir sonuç, hem de bir neden olmasından kaynaklanır. Bir dizi decadence (gerileme) sonucunda Tanrı ölür ve artık Tanrı öldü ise başka bir ahlak, başka bir motivasyon icat etmek gerekmektedir. Yani Nietzsche’nin eleştirisi ve önerileri arasında bir köprü niteliğindedir “Tanrı öldü!” önermesi. Kilise ahlakının çürüyüşünün sonucunda ölen Tanrı, yeni bir ahlak penceresinin açılması için de vesile olmuştur.

Tanrı’nın ölümü fikri, Nietzsche’nin genç dönemlerinden itibaren vardır fakat “Tanrı öldü!” önermesinin ortaya çıkışı 1882’de yayınlanan Şen Bilim ile olmuştur. Nietzsche Şen Bilim’de Tanrı’nın ölümünü bir kaçığın ağzı ile ilân eder. Fakat sözün yaygınlaşması, izleyen yılda yayınlanan Böyle Buyurdu Zerdüşt ile olur: “…Ne ki yalnız kalınca Zerdüşt, kendi kendine şöyle seslendi: Mümkün olabilir mi böyle bir şey? Henüz işitmemiş olabilir mi ormanda yaşayan bu mukaddes ermiş, Tanrı’nın öldüğünü?” (Nietzsche, Böyle Buyurdu Zerdüşt, s.19). Tanrı’nın ölümü bir bakıma üstinsan için bir fırsattır. Nietzsche için insan, aşılması gereken bir şeydir. İnsanı aşmak ise Tanrı’nın ölümü ile ancak mümkün olacaktır. Yine Böyle Buyurdu Zerdüşt’te, dağdan inen Zerdüşt kalabalığa şöyle seslenmektedir: “Ben size üstinsanı öğretiyorum. İnsan altedilmesi gereken bir şeydir. Onu altetmek için ne yaptınız?” Nietzsche’nin Zerdüşt’e söylettiği bu söylev, Tanrı’nın ölümünün sonraki aşamasıdır. Tanrı ölmüştür ve artık Zerdüşt, insanlara üstinsanı öğretmekle yükümlü kılınır.

“Tanrı öldü” önermesi üzerine düşülen şerhlerin farklılık arz etmesi, Nietzsche felsefesinin asistem olmasından ve çelişkilere, zıtlıklara, yorumlara açık olmasından kaynaklanır. Soru ise şudur: “Tanrı öldü!” önermesindeki Tanrı nedir? Bir kısım yorumcuya göre burada sözü geçen Tanrı, Hıristiyan Tanrı’sının bizzat kendisidir. Bu yorum temellendirmesi kolay bir yorumdur çünkü Nietzsche’nin pek çok eseri, Hıristiyanlık yergisi üzerine kurgulanmıştır. Putların Alacakaranlığında’da ya da Deccal’de olduğu üzere. Dolayısıyla “Tanrı öldü!” önermesinde bahsi geçen Tanrı’nın Hıristiyan Tanrı’sı olduğu söylemi güçlü temellere dayanmaktadır. Fakat Nietzsche’nin metaforik düşünce sistemi düşünüldüğünde, bahsi geçen “Tanrı” kavramının, “ahlak” kavramına gönderme yaptığı da düşünülebilir. Hoş, bahsi geçen “ahlak”tan da Kilise ahlakı anlaşıldığında, göndermenin direkt olmasa dahi dolaylı olarak Hıristiyan Tanrı’sına olduğu açıktır.

Bir başka açıdan önermeye bakılacak olursak, Nietzsche’nin yaşamı göz önüne alındığında, bu önermenin tepkisellik içerdiği de söylenebilir. Nietzsche, bir Kilise görevlisi olan babasını beş yaşında kaybettiğinde Tanrı hakkında derin endişelere kapılmıştır. İlk gençliğinde aldığı teoloji eğitiminden kısa bir süre sonra koparak filoloji alanında çalışmalara başlaması, Tanrı ile olan küskünlüğünün açık ifadelerinden birisidir. Her ne kadar “Tanrı öldü!” önermesi Nietzsche felsefesinin bir sonucu gibi görünse de, bu önermenin, onun yaşamından paylar taşıdığı da düşünülebilir. Daha küçük yaştan beri Tanrı ile arasına mesafe girmiş, Tanrı’nın sadık bir hizmetçisi olan babasının Tanrı tarafından ölümle cezalandırıldığı düşüncesi Nietzsche’nin ona karşı öfkesini daima diri tutmuştur. İlk kez 1882’de bir kaçığın ağzından dillendirilen bu önermenin, çok daha derin köklere sahip olduğu anlaşılabilir.

Nietzsche felsefesinin bir “bütün” olarak okumak her ne kadar imkânsızsa da, bu sözün Nietzsche felsefesi için bir bütünlük algısı oluşturduğu aşikardır. Güç istencinden perspektivizme, nihilizmden ahlak karşıtlığına değin tüm felsefe görüşlerine hitap eden bir önermedir “Tanrı öldü!” Dolayısıyla Nietzsche’nin hangi metnini okuyor olursak olalım, bu önermeyi aklımızın bir köşesinde tutmamız gerekir.

Kaynaklar:
NIETZSCHE, Friedrich, Şen Bilim, Say Yayınları.
NIETZSCHE, Friedrich, Böyle Buyurdu Zerdüşt, Say Yayınları.

Yazar: Nedrip Karakaya

Düşünbil Portal’da yayımlanan, Düşünbil yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır.


Paylaş

Nedrip Karakaya

Kısa özgeçmiş: 1990'da, Ankara'da doğdum. İlk ve ortaöğrenimimi Konya'da tamamladıktan sonra 2010 yılında Viyana Üniversitesi'nde Siyaset Bilimi okumaya başladım. 2014'te Türkiye'ye dönüp Karabük Üniversitesi Çevirmenlik bölümünde eğitimine devam ettim. Hâlen Almanca ve İngilizce çeviriler yapmaktayım.