Site icon Düşünbil Portal

1917’de Sinemanın Konumu ve Günümüze Etkisi Üzerine

Charlie Chaplin 'The Immigrant' Göçmen

Paylaş

Sessiz Sinema alanında birçok ilginç ve değerli makale İnternet Arşivi’ne ekleniyor ama Bioscope Kütüphanesine eklenen bu son makale belki de aralarındaki en heyecan verici ve önemli olanı.

“Sinema: Günümüzdeki Konumu ve Gelecekteki Olasılıklar ” (The Cinema: Its Present Position and Future Possibilities -1917), hem bir rapor hem de Sinema Sorgulama Komisyonu (Cinema Commission Inquiry) tarafından hazırlanan kanıtların özetidir. Ulusal Toplum Ahlak Komisyonu (National Council of Public Morals) tarafından önemli bir kaynak olarak değerlendirilmesine karar verilmiştir. Esas amacı, İngiltere’deki sinema kültürüne ve onun izleyicileri üzerindeki etkilerine dair ayrıntılı bir inceleme olmaktır. Tanıtım kısmında da belirtildiği gibi, Ulusal Toplum Ahlak Komisyonu’nun “Sinematograf (Kamera’nın eski adı)’ın* etkileri konusunda ciddi endişeleri var. Özellikle gençlerde yaratacağı etki, gelişimi ile birlikte getirecekleri ve ulusal eğitim hedefine adaptastonu ile ilgili…”. Uzun lafın kısası, otoritedeki birçok kişi, tehlikeli biçimde etkili olacağı addedilen sinemanın popüleritesinden endişelendiler. Onu daha iyi anlayabilmek ve sinema üzerinde daha etkili bir kontrol kurmak istediler. Ayrıca ‘sinema’nın bu kadar tercih ediliyor olmasının nedenlerini bulmayı ve etrafta dolaşan dedikoduları, gerçek kanıtlar ile desteklemeyi amaçladılar.

Komisyon, Birmingham Baş Piskopos’u (The Lord Bishop of Birmingham) tarafından yürütülüyordu. Çeşitli dini, eğitimci ve siyasi figürlerden, film endüstrisi’nin temsilcilerinden, İngiliz Film Sansür Kurulu’ndan  (The Bristish Board of Film Censors) T.P. O’Connor ve diğerlerinden oluşuyordu. Birleşmiş Yazarlar, Oyun Yazarları ve Besteciler Topluluğu da (Incorporated Society of Authors, Playwrights and Composers) bu komisyona dâhil olanlardandı. Komisyon Ocak 1917’den Temmuz 1917’e kadar işlevini sürdürdü. İş tanımları şu şekildeydi:

Yayınlanan detaylı rapor sadece sinema ve onun izleyicilerinin görüşleri, korkuları, umutları ve önyargılarından oluşan eşsiz ve sahipsiz bir hazine değil, aynı zamanda şu anda İngiltere’de gösterimi olan filmler ve prodüksiyonel durumlarına dair kanıt değeri taşır durumda. Tedarik edilen kanıtlar arasında Cecil Hepworth, J. Brooke Wilkinson, A.E. Newbould, Gavazzi King ve F.R.Goodwin, film endüstrisi’nin önemli figürleri, öğretmenler, polisler, hakimler, sosyal hizmet görevlileri ve çocuklar da var.

Hazırlanan rapor belirli üç alana odaklanıyor. İlk olarak, toplumun ahlak bekçilerinin sinemaya karşı  – pozitif ve negatif – tavırlarını ortaya çıkarıyor. Ayrıca sordukları sorularda olduğu kadar aldıkları cevaplarda da birçok etkileyici sözlü kanıt göze çarpıyor. Sinema’nın sözde zararlı etkileri ile ilgili ortalıkta dolaşan birçok soru mevcut. Aynı zamanda cesaret verici cevaplara da rastlamak mümkün. Bu cevaplardan biri, Islington müdürü J.W. Bunn:

Kayda değer sayıda insan, çocukların, sinematograf  gösterilerine nefret ile olmasa bile antipati duyarak katılımda bulunabilecekleri beklentisi içerisindeler. Çocuk yaşta işlenen suçların ve zararlı davranışların oluşumundaki ana etmen olarak sinema filmlerini suçlamaya meyilli kişilerin bulunduğu da bir gerçek. Ben bu görüşe katılmıyorum ve bu suçlayıcı kesimin durumu aşırı abarttığı düşüncesine sahibim. Bana göre bu insanları, işçi sınıfı için yapılan popüler ve ucuz eğlencenin karşı saflarında bulmak her zaman mümkün. Sinema filmleri tartışmasız işçi sınıfının kadınları ve çocukları arasında çok popüler ama zaten hala yenilik sayılabilecek kadar da yeni. Hatırlamamız gerekir ki başka hiç bir eğlence türü, yoksullara, çeşitliliğin sağladığı aynı değeri ve çok küçük masraflar karşılığında sağlanabilecek konforu önermedi.

İkinci sırada, film endüstrisi tarafından sağlanan paha biçilmez istatistiksel kanıtlar var. Bu kanıtlar arasında ülkedeki sinema sayısı, koltukların doluluk oranları, ücretler, sinema endüstrisi için yapılan yatırımlar ve dağıtımı yapılan film sayıları bulunuyor. Bu verilerin çoğu da sadece bu rapora özel hazırlanmış durumda.

Sonuncu olarak ise, okul çocuklarının sinemaya gitme alışkanlıkları üzerine bulunan kanıtlar var. Büyük ihtimalle, İngiliz sinemasının sadece bu dönemi için özel olarak elimizde, sinema izleyicilerinin konu hakkında kendi sözleri mevcut. Aşağıda, Genel Başkan ile Bethnal Green’den ikisi on bir diğer ikisi on üç yaşlarında, dört çocuğun arasında geçen, konuya aydınlık getirebilecek bir bilgi alışverişini görebilirsiniz.

SORU- Sinemada en sevdiğin şey nedir?
CEVAP- Hırsızlar ile ilgili olan her şey.
S-
Ondan sonra?
C-
Charlie Chaplin
S-
Peki ya senin?
C-
Gizemler; ve Charlie Chaplin
S-
Gizemler dediğinde neden bahsediyorsun?
C-
Polislerin ulaşamasın diye çalınan eşyaların kasalara saklanması gibi…
S-
Senin?
C-
Kovboylar; ve sonra Charlie Chaplin ikinci olarak
S-
Hırsızlık ve onları yakalayan insanlar hakkında yapılan bu işleri gördüğünde hiç içinden gidip aynı şeyleri yapmak geldi mi?
C-
Evet.
S- Peki bu hırsızlık yapan kişi sence iyi biri mi?
C- Hayır.
S-
Peki sen de yapmak ister misin?
C- 
Evet.
S-
Hoşuna giden macera mı yoksa başka bir şeyler mi?
C- Macerayı seviyorum.
S-
Yani kendin için bir şeyler çalma arzun yok ama işin gösterişini, su borularının içinden kaçmak gibi şeyleri seviyorsun öyle mi?
C-
Evet.
S- Peki sen?
C-
Hayır, sevmiyorum ve böyle şeyleri sevmemem gerekir.
S-
Çiçeklerin büyümesini gösteren görüntüleri sever misin?
C-
Hayır.
S-
Uzak diyarlardan farklı şeyler getiren gemileri sever misin? (Bir çocuk “hayır”, diğer üçü “evet” cevabını verdi.)
Tutarlı dedektiflik hikayeleri programı ve Charlie Chaplin’den daha fazla bir şey istemezsin öyle mi?
C-
Evet
S-
Kızlar ile birlikte mi oturursun?
C-
Bazen.
S-
Ne kadar ödersin?
C-
1d. ve 2d.
S-
Hiç yere oturmak zorunda kaldın mı?
C-
Hayır, hep oturacak bir yerimiz vardı.
S-
Hiç erkeklerin kızlara kötü davrandığını gördün mü?
C-
Evet.
S-
Ne yaptılar?
C-
Portakal kabuğu attılar.
S-
Peki kızları çekiştirdiler mi?
C-
Evet, saçlarını.
S-
Peki kızlar karşılık verdiler mi?
C-
Hayır; bu durumdan hoşnut görünüyorlardı.

Genel olarak film endüstrisine karşı olumlu bir yaklaşım sergileyen rapor, yapılan çalışmalar için bu tarz bir kanıtın var olmasından hoşnut olan endüstrinin de memnuniyetini kazandı. Rapor, yerel otoritelerin yerine geçebilecek bir resmi sansür sistemi uygulamasının oluşturulmasını tavsiye etmiş olsa da, bu tarz bir uygulama yürülüğe konmadı.

Bu harika belgeyi herkese şiddetle tavsiye ediyorum. Özellikle İngiliz sinemasının ilk zamanlarına veya sinemanın sosyal tarihine meraklı olanlara…

Çeviren: Gökhan Çuhacı
Kaynak: thebioscope.net

Düşünbil Portal’da yayımlanan, Düşünbil yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır.


Paylaş
Exit mobile version