“İster bir sanatçı yetisi, isterse alışkanlığa dayanan bir ustalıkla olsun, bazı sanatlar renkler ve figürler aracılığıyla taklit eder. Bazı sanatlar ise ses aracılığıyla taklit eder; buna göre de bütün adı geçen sanatlarda genel olarak taklit, ya ritim ya söz ya da harmoni aracılığıyla gerçekleştirilir” (1).
Aristoteles’in Poetika adlı eserinde ifade etmiş olduğu “Şiir Sanatı Üzerine” düşünceleri incelenmiştir. Ona göre bütün sanatlar birer taklittir. Şiir de bir sanat eseridir. Bu nedenle şiirin de bir taklit sanatı olduğunu ifade etmektedir. Aristoteles’e göre şiir sanatını ortaya çıkaran iki doğal neden vardır; birincisi taklit etme, ikincisi taklitten hoşlanmadır. Taklit insanların bilme, öğrenme arzularından kaynaklanır. Bu nedenle insan doğası gereği devamlı olarak bir şeylerle benzerlik kurmaya, taklit etmeye çalışarak bilme, öğrenme arzusunu gidermeye çalışmaktadır. İnsan, taklit ederek doğada ilk bilgilerini elde etmiş olur. Bu bilgileri elde etmiş olma arzusu ona büyük bir haz verir. Ona göre sanat yapıtları karşısındaki yaşantılarımız bunu kanıtlamaktadır. Sanatın amacı; nesnelerin dış görünüşünü değil, iç anlamını göstermektir. Aslında sanatın biçimi gerçeğin taklididir. Fakat bu taklit, taklit edilen nesnenin birebir kopyası olmak durumunda değildir. Aristoteles’e göre bir taklit gerçekte var olan bir nesnenin taklidi olmak durumunda da değildir. Onun için anlatılan bir olayın gerçekleşip gerçekleşmemesi önemli değildir. Çünkü ona göre bu tarihçilerin işidir. Aristoteles’e göre her bilgi ve her sanat bir taklit etmedir.
Aristoteles’in sanat konusundaki düşünceleri şiir konusunda da geçerlidir. Onun için şiir de bir sanattır ve tüm sanatlar gibi taklit eder. “…epos, tragedya, komedya, dithrambos şiiri ile flüt, kitara sanatlarının büyük bir kısmı, bütün bunlar genel olarak taklittir (mimesis)” (2). Aristoteles yukarıda adı geçen bu sanatları birbirinden üç şekilde ayırır: Taklit etmede kullanılan araç bakımından, taklit edilen nesneler bakımından, taklit tarzı bakımından. Aristoteles sanatları ilk olarak taklit etmede kullanılan araçlar bakımından birbirinden ayırır. Ona göre sanatlar taklidi ritim, söz ya da harmoni aracılığıyla yaparlar. Bunlardan herhangi birini kullanmaları bakımından birbirinden ayrılırlar. İkinci olarak sanatlar taklit tarzı bakımından birbirinden ayrılırlar. Aristoteles, yalnızca sözü kullanan ve bunu düzyazı ya da nazım olarak yapan sanat biçiminin şimdiye kadar hiçbir adı olmadığını Poetika adlı eserinde araştırmalarına dayanarak ifade etmiştir. Bu nedenle sadece sözü kullanan sanatların icrası olan ozanları o güne kadar kullandıkları tarz veya anlatım biçimlerine göre sınıflandırmıştır. Aristoteles sanatları birbirinden ayırırken üçüncü bir sınıflama daha yapmıştır. Bu da en çok neyin taklit edildiği üzerindedir. “Adı geçen taklitlerden [sanatlardan] her biri, birbirinden farklı olan [iyi, gerçeğe uygun ve kötü] eylemleri taklit etmesi bakımından ötekinden ayrılmakla yine de bu ayrılığı gösterir.” Bundan sonra Aristoteles taklidin ahlakî yönüne vurgu yapmaktadır. Aristoteles buna göre ozanlar, ya ortalama insandan daha iyi ya da daha kötü olanları yahut da ortalama insanların eylemlerini taklit ettiklerini ifade etmektedir. İnsanların iyi, ortalama ve ortalamanın altında diye taklidin nesnesi olması sanatın ahlaksal yönünü belirler. Taklit sanatının ahlaksal yönünü belirleyen şey taklit nesnesi olan insanın ahlakî özelliğidir. Bu nedenle taklit nesnesi yapılan insan iyi olursa taklit de iyi olacaktır.
Aristoteles, şairlerin iyi veya kötü nesneleri taklit etmesini de şöyle ifade eder: “Şiir sanatı, ozanların karakterlerine uygun olarak iki yön alır; zira, ağır başlı ve soylu karakterli ozanlar, ahlakça iyi ve soylu kişilerin iyi ve soylu eylemlerini taklit eder; hafifmeşrep karakterli ozanlar ise, bayağı yaradılıştaki insanların eylemlerini taklit ederler” (3). O halde, taklit hangi ahlakî seviyedeki eyleyenlerin taklit edildiğine göre de sınıflandırılabilir.
Aristoteles’in şiir sanatı üzerine düşüncelerini incelediğimiz Poetika adlı eserinde ele alınan konulardan en önemlisi, sanatın bir taklit olduğudur. Bu taklit sanatından kastı, insana ait bir eylem olduğu fikridir. Aristoteles, Platon’un mevcut sanat, ideaların yansıması olan duyulur alanın bir yansıması olmak bakımından silik ve değersiz bir kopya niteliği taşır ifadesini benimsememektedir. Çünkü Platon’un, sanatı sadece basit bir kopya ya da ideaların sönük bir yansıması olarak görmesi sanatın tüm boyutlarını gözden kaçırmasına neden olmuş. Aristoteles ise sanatı daha geniş bir çerçevede ele alarak sanatı tüm boyutlarıyla incelemiştir.
Dipnotlar:
(1) Aristoteles, Poetika, Çev. İsmail Tunalı, Remzi Kitabevi, İstanbul-1987.
(2) Aristoteles, Poetika, I. Bölüm, Çev. İsmail Tunalı, Remzi Kitabevi, İstanbul-1987, s.11.
(3) Aristoteles, Poetika, IV. Bölüm, Çev. İsmail Tunalı, Remzi Kitabevi, İstanbul-1987, s.17.
Yazar: Abdullah Gülsever
Düşünbil Portal’da yayımlanan, Düşünbil yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır.
Düşünbil Portal’da yayınlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur.