Düşünmenin yavaş, mantıklı, kontrollü ve bilinçdışı olduğunu destekleyecek bol miktarda kanıt psikolojik çalışmalarla devamlı ortaya kondu. Ama düşünme hızlı, irrasyonel, kontrolsüz ve bilinçdışı da gerçekleşebiliyor. Bu görüş; hem psikoloji alanında hem de onun dışındaki pek çok alana ilham kaynağı olmuş bir yandan da Daniel Kahneman ve Richard Thaler’in Nobel ödüllü çalışmasına temel oluşturmuştur. Çoğu hatırı sayılır fikirlerin başına geldiği gibi, bu da karikatürize edilen fikirlerden oldu ve içlerinden biri de bilincin buzdağı imajıdır.
Bilincin Buzdağı imajı, en az iki farklı yönden çok fazla basitleştirmeye maruz kalmıştır. Birincisi, zihnin bir dizi çelişen özelliğe sahip iki bölüm veya sisteme düzgünce bölünebileceği varsayımına dayanmasıdır. Buzdağının görünen kısmının çoğunlukla bilinçli, yorucu, kontrol edilebilir ve yavaş olan zihinsel süreçleri temsil ettiği varsayılırken, su-altındaki kısmı bilinçdışı, etkili, kontrol edilemez ve hızlı zihinsel süreçleri temsil ediyordu. Bu, şimdiye dek kabul edilen bir görüş ama farklı özellikler her zaman böyle doğru şekilde sıralanamaz. (örneğin, zihinsel süreçler aynı zamanda bilinçdışı ve yorucu olabilirler, son tartışma için bkz. Melnikoff & Bargh, 2018). Bilincin Buzdağını tek bir özelliği temel alarak bölsek bile (Örneğin, sürecin bilinçli olup olmadığını) keskin bir ayraç koymak oldukça zor. (Örneğin, sürecin bilinç mi, yoksa bilinçdışı mı olduğuna karar verme)
Bilincin Buzdağı imajına gömülmüş ikinci basitleştirme, buzdağının görünen kısmının, (yani bilinçli zihin) eylemlerimizin sadece bir bölümünden sorumlu olduğu görüşüdür. Bu sadeleştirme; bilinçli düşüncenin, bilinçdışı düşüncemizin pek çok yönünü kontrol ettiği noktasını göz ardı edebilir. Bilinçdışı düşünme üzerine yapılan modern ampirik araştırmalar, pek çok karmaşık katmanı daha ortaya çıkardı: Bilinçdışı zihnin merkezinde kabul edilen bir çok sürecin, (örtülü önyargı, koşullandırma ve alışkanlıklar gibi) bilinçli olarak erişilebilir olduğu ya da büyük ölçüde bilinçli düşünceye bağlı olduğunun görülmesi gibi. (Erişime açık değerlendirme için bkz. De Houwer et al., 2019) Mevcut kanıtlar, iki farklı zihnin (suyun üzerindeki ve altındaki) varlığını öne sürmek yerine, dikkatli ve bilinçli bir çalışma sistemiyle hızlı ve geçici çözümler üreten sistem arasında gidip gelen tek bir zihin fikrini destekliyor. Bu tek-düşünceli bakış açısı, düşünme eyleminin yalnızca hızlı ya da yavaş olabileceği üzerinde durur, yani, çalışma prensiplerindeki farklılıklardan (tek bir sistem üzerine yerleştirilmiş olan kısıtlamaların varyasyonları) ziyade çalışma koşullarındaki (çoklu sistemler arasındaki ayrımlar) farklılıklara odaklanır.
Tüm bunları neden önemsemeliyiz? Bilincin Buzdağı gibi karikatürler; pratikte, bilinçli zihni hedefleyen yöntemlerden (ikna edici sözel bilgi sunma gibi) uzaklaşarak bilinçdışı zihni hedef alan yöntemlerin (dürtme ve alışkanlık kazandırma gibi) lehine hareket etmeyi teşvik etmiştir. Üstelik tek-düşünceli bakış akısı, ikna edici sözel bilgilerin de dahil olduğu hızlı ve görünürde mantık dışı düşünceyi değiştirmek için çok daha geniş uygulama yelpazesine izin verir. Davranış değişikliği her ne kadar insanlardan hızlı ve mantık dışı tutumlarını değiştirmelerini talep etmese de (alkoliklerin içmeyi bırakmalarını istemek gibi) bu tarz davranış değişiklikleri ancak hızlı ve mantık dışı tutumları güdüleyen hızlı-ama-yanlış çıkarımları ve inançları hedefleyerek gerçekleştirilebilir. (örneğin alkoliklere içmenin onlar için ne kadar zararlı olduğuna dair inançlarındaki dalgalanmaları tanımaları ve düzenlemeleri için eğitim vermek; tartışma için, bkz. Hogarth, 2020)
Özetle, bilincin buzdağı imajı, düşünme eyleminin önemini hızlı, mantık dışı, kontrolsüz ya da bilinçdışı eylem biçimini iletmeyi hak etmesine rağmen zihnin doğasını fazla basitleştirir ve değişen (hızlı) davranışlar üzerinde düşünmemizi sınırlandırır. Bilincin Buzdağı metaforunu artık eritme zamanı geldi.
Yazar, faydalandığı Yannick Boddez’e teşekkürlerini sunar.
Referanslar:
De Houwer, J. (2019). Sistem 1 ve Sistem 2 arasındaki ayrımın ötesine geçmek: Koşullandırma, örtük değerlendirme, ve alışılmış yanıtlama. Deneysel Psikoloji, 66, 257-265.
Hogarth, L. (2020). Bağımlılık, olumsuz etki altında aşırılığa yönelik ilaç seçimi: Alışkanlık ve zorlama teorisinin çeviri eleştirisi, Neuropsychopharmacology doi: 10.1038 / s41386-020-0600-8
Melnikoff, D.E. ve Bargh, J.A. (2018). Efsanevi numara iki. Bilişsel Bilimlerdeki Eğilimler, 22, 280-293
©® Düşünbil (2020)
Yazar: Jan De Houwer
Çeviri: Gözde Gürbüz
Çeviri Editörü: Elif Arslan
Kaynak: psychologytoday.com