Paylaş

Bir olayın, mekanın, kişinin ya da nesnenin görsel veya işitsel olarak yaratmış olduğu çağrışımlar, gün içinde insanın ne kadar çok değişebileceğine dair de belli bir açıklama sunmaktadır. Mesela, yolda yürüyüp karşıdan karşıya geçerken ani bir frenle son anda ezilmekten kurtulman, bir mağazaya girdiğinde içeride çalan müzik, bir kafede çay istediğin garson veya yan masadakilerin yaptığı kötü ve volümü yüksek bir sohbet ya da belki de arkadaşının evinde kitaplığının üzerinde asılı duran bir ağaç figürü…

Çokça örnekleme yapılabilir ve üzerine bizlere yaşadığımız anlar hakkında farklı bakış açıları oluşturabilecek anlık deneyim sahneleri yazılabilir. Yaşantıladığımız bu ve buna benzer durumlar hakkında bizlerde ki değişime neden olan olaylar;
Soru 1. Etrafımızda ki değişkenlikler mi?
Soru 2. Onlara yüklediğimiz anlam fetişleri mi?

Her birimizin maddesel bir dünya ile çepeçevre olduğu ve insan beyninin fizik ötesi değerleri algılama şeklinin yine etrafını saran madde ile ilişkilendirebilmesi,  böylece de yaşantıladığı şeyleri başka morflara benzeterek biçimlendirmesi elinde olmadan yaptığı bir seçimdir. Burada seçim dememin nedeni tamamıyla duygusal, yani psikolojik kökenlidir. Çağrışımların oluşturduğu rezonanslar bilinçaltında gerekli uyaran doyumuna ulaştığında bilinç -yani farkındalık– boyutunda geçmiş fırtınasının şimdilik kasırgasına dönüşmesine ve daha küçücük bir çocukken bacağınızı ısıran köpeğin acısını 20 yıl sonra hissetmenize neden olabilmektedir. Belki de geçmişte sizde onulmaz yaralar açan acı bir kaybın benzerini şuan gazetede okumaktasınız. Etrafınızda sizin kötü ilişki tecrübelerinizi yıllar sonra kendi dünyalarında deneyimleyen arkadaşlarınızın olması keşkelerinizi artırmaya yeter de artar bile…

Serbest çağrışım denilen ve 20 yy.’da psikolojinin bir bilim dalı sayılmasını sağlayan Avusturyalı kendi halinde bir hekim olan Sigmund Freud, hipnotik deneyimden daha çok işe yaradığını gördüğü tekniği yıllar içerisinde daha da geliştirerek birçok hastasında kullanmıştır. Bu da tekniğin günümüze gelene kadar evrilip farklı testlerle gelişmesine vesile olmuştur. Örneğin, Rorschach mürekkep testi, Beier cümle tamamlama testi, ağaç çiz, insan çiz testleri gibi…

Elbette zamanlaması manidar diye isimlendirdiğimiz olumsuz çağrışımlar olduğu kadar olumlu çağrışımlar da vardır. Yeni temizlenmiş bir eve girdiğimizde içeriden aldığımız koku bize unuttuğumuz (ki kimi anlarda da olsa hatırlıyorsak bizim için önemli olduğundandır ve aslında unutmamışızdır) bir anımızı bilinçaltı andacımızda açığa çıkarıp daha mutlu hissetmemize ve gülümsememize neden olabilir. Küçük bir yavru kediyi kucağımıza alıp sevmek belki de bizi yıllar evveline götürüp hiç aklımıza bile gelmeyen tatil anılarımızı hatırlatabilir.

Bu ve buna benzer olumlu ya da olumsuz duygu durumlarına sebep olan ve duyu almaçlarımızın yardımıyla bilinç katmanlarına inip çeşitli bağlantılar kurarak açığa çıkmasına neden olan çağrışımlar, bizlerin kimi zaman kontrolü kaybetmesine kimi zaman da hayattan daha fazla haz almamıza sebep olan doğal durumlardır. Eğer doğal gelmiyorsa sorun yaşadığınız anda değil çoktan yaşayıp bitirdiğiniz bir zamandadır.

Yazar: Ertan Yavuz

Düşünbil Portal’da yayımlanan, Düşünbil yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır.


Paylaş

Ertan Yavuz

Farklı alanlarda okumayı, düşünmeyi seven, psikolojiye, eğitime, felsefeye, antropolojiye, astronomiye ve dinler tarihine meraklı bir özel eğitim öğretmeniyim. Ondokuz Mayıs Üniversitesi ve Atatürk Üniversitesi'nin eğitim fakültelerinde öğrenim gördüm. Zihin engelli, otistik ve ögrenme güçlüğü çeken bireylere bilişsel, ruhsal, duygusal ve davranışsal alanlarda destek-eğitim hizmetleri vermekteyim.