dans-et
  • 20 Kasım 2016
  • Tuğrul Atasoy
  • 0
Paylaş

Dans Et… Beynin Genç Kalsın…

Beynimizin sağlığını nasıl koruruz diye soranlara ilk yanıtım ilk olarak bedeninizin sağlığını koruyarak oluyor. Açıklama istenirse sağlıklı beslenin ve düzenli egzersiz yapın bilhassa da yürüyün, eğer mevcut bir hastalığınız varsa takip ve tedavinizi aksatmayın diye açıklama yapıyorum. Sorunun devamı anında geliyor ya sonra? Beyin için ne yapalım? Bir hobi edinin yani yeni bir şeyler öğrenin ve mümkünse dans edin oluyor. Genel tepki “Dans mı?” şeklinde oluyor. Çünkü benim mesleğimi bilen belirli bir yaştan sonra beyin sağlığını korumak için bir şeyler yapmak gerektiğini düşünebilen insanlar, iyi kötü medyadan veya sosyal medyadan yeni bir dil öğrenmenin, bir müzik aleti çalmayı öğrenmenin, bulmaca çözmenin, yeni bir şeylerle uğraşmaya başlamanın önemi üzerine mutlaka bir şeyler okumuş ya da duymuş oluyorlar.  Dans önerisi bir soru işareti yaratıyor kafalarında. Her ne kadar dünya üzerinde hatırı sayılır çoklukta yerel dansa sahip bir coğrafyada yaşıyor olsak ta dans konusunda karnemiz pekiyi değil. Bir düğüne ya da sosyal bir toplantıya gittiğimde bu görüşüm üzücü olsa da hep kendini doğrulatıyor. En yaygın en bilindik danslarımızı bile bir arada şöyle eli yüzü düzgün bir şekilde icra edemiyoruz. Neden dans etmeyi öneriyorum kısaca değinmek istiyorum. Dans etmek evrenseldir. Her insan topluluğu değişik nedenlerle ve değişik ortamlarda dans eder. Sadece dans etmek veya eğlenmek amacı ile dans edilmez. Birçok toplumda dans dini törenlerin, toplumsal törenlerin ve diğer sanatsal etkinliklerin vazgeçilmez parçasıdır. Bu kadar evrensel bir insan davranışının bunun ötesinde getirileri olmalıydı ki kültürün bir parçası olarak her toplumda her dönem kendisine yer edinmiş olsun. İnsan nesli fazla gıda tüketimi ve azalan bedensel aktivitenin sonucu büyük bir sorun haline gelen fazla kilolardan kurtulmak ve sosyokültürel olarak kabul edilir bir bedensel forma girmek için de sıklıkla dansı kullanmaktadır. Ancak bu açıdan kanıtlanmış yararı dansın milyonlarca yıldır kültürümüzde yer edinmesini açıklamaya yetmemektedir. Çünkü fazla kilolar daha çok sanayileşme sonrası toplumların oldukça yeni bir sorunu gibi görünmektedir. Lafı uzatmadan söylemek gerekirse dansın hem beden hem de beyin sağlığını koruduğunu sağlıklı yaşlanmaya yardımcı olduğunu artık biliyoruz. Dans ve ilgili aktiviteler ile hem bilişsel hem de fiziksel kapasite açısından sağlıklı yaşlanma arasında olumlu ilişki olduğunu gösteren birçok çalışma bulunmaktadır. Dans tipinin bir fark yaratmadığı gözlenmiştir ve bu çalışmalar çok değişik ve farklı dans türleri ile yapılmıştır. (Ballesteros S.ve ark., 2015). Açıklama olarak dansın, zengin duyusal-motor uyarılma ve bilişsel katılım ile giden fiziksel aktivite ve aynı zamanda yoğun sosyal etkileşimin bir kombinasyonu olarak fayda sağladığı görüşü dile getirilmiştir (Kattenstroth ve ark., 2010).

Tüm bunlar ne anlama gelmektedir. Dansın beynimizin sağlığına neden bu kadar olumlu etkileri vardır? Aristoteles, yazılarında bedensel egzersizin zihni geliştirmedeki önemini vurgulamıştır. Onun ideali vücut, beyin ve ruhun mükemmel uyumluluğu idi. Birçok konuda olduğu gibi yine yılar öncesinden haklıydı. Fiziksel egzersiz ve öğrenme ilişkisine Piaget de dikkati çekmiştir. Piaget, hareketi çocuk gelişiminin erken aşamalarında, öğrenmenin ve bilişsel gelişimin bir işlevi olarak görmüştür. Dans edenler gayet iyi bilir ki dans fiziksel açıdan oldukça yoğun ve yorucu bir bedensel aktivitedir. Her yaşa her kültüre uygun ve tüm vücudu aşırıya kaçmadan çalıştıran bir dans mutlaka vardır.

Fiziksel egzersizin uygulayanların fiziksel ve bilişsel olarak en üst potansiyellerine ulaşmaya yardım eden yararlı ve bilişsel yeteneği arttırıcı bir yöntem olduğu görüşü birçok farklı alandaki araştırmacı tarafından kabul edilmiştir (Hillman ve ark.,2008; Gomez-Tolle CM. 2012). MRG ve işlevsel (fMRI) teknikleri kullanan çok sayıda çalışma aerobik egzersizin yaşlanan insanların beyinleri için yararlı olduğunu göstermiştir (Voss ve ark., 2012). Yeni nöronal büyümenin varlığı önce varsayılmış daha sonra ise kanıtlanmıştır ve böylece beyindeki nörojenezisin doğumda sona erdiği görüşü yıkılmıştır. Bu yeni bulgu nöroplastisite olarak adlandırılmıştır (Gomez-Tolle CM, 2012). Bilişsel çalışmalar ileri yaşlarda dahi beynin belirli bir nöroplastisite gösterdiğini gözler önüne sermiştir (Ballesteros S. ve ark., 2015).. Egzersizin bilişsel faydalarını açıklayan birçok görüşün kilit noktası insan beyninin plastisite özelliğidir.

Dansın insan topluluklarındaki kullanım yelpazesi alabildiğine geniştir. Bireyin sosyal ağlar kurduğu ve topluluğu ile iletişime geçtiği birçok aktivite ve törende dansın yer aldığını görebiliriz.  Sosyal ağlardan soyutlanmak birey için hem bedensel hem de zihinsel açıdan oldukça yıkıcı olabilmektedir. Epidemiyolojik çalışmaların gösterdiği gibi insanlarda sosyal ağların/geliştirici etkenlerin yokluğu veya azlığı durumunda –bu durum demans nedeni olmasa da- demans öncesi bulguları izlenmektedir (Dodge ve ark., 2014). Ayrıca Erişkinlikleri boyunca entelektüel ve sosyal aktivitelerle yoğun ilgilenen kişilerin yaşlanırken yaşa bağımlı bilişsel düşüşten daha az etkilendiklerini ortaya koyan çalışmalar vardır. Benzer şekilde yüksek eğitimli ve bedensel sağlığı (fitness) iyi durumda olanların, hobileri olanlar ve iki dillilerin beyinlerinin daha sağlıklı yaşlandığı gösterilmiştir. Aidiyet ve sosyal ağın en temel evrimsel beyin gelişmelerinden bazıları olduğunu düşündüren çalışma ve görüşler vardır (Ballesteros S.ve ark., 2015). Sosyal ve entellektüel aktiviteden soyutlanmanın beynimiz üzerindeki etkisi oldukça yıkıcı olabilmektedir. Bu noktada sosyal ağlar ve zihinsel süreçler arasındaki karşılıklı olumlayıcı etkiyi açıklayabilmek amacıyla sosyal beyin savı sıklıkla gündeme gelmektedir. Bu sava göre, mezolimbik dopamin aktivitesi duyguların tetiklenmesi için anahtar beyin sistemidir. Bu işlev, insanın öğrenme ve davranışında duygusal deneyimlerin bir parçası olarak yaşam boyu öğrenmeyi modüle eder (Dunbar R, 1998). Ayrıca, evrimsel beyin gelişimi açısından,  ait olma gereksinimi, sosyal bilişin özgül bir fenotipi olarak genetik olarak aktarılan nöronal bir ağ donanımının oluşumuna yol açmaktadır (Lesch KP, 2007).

Dans beden ve zihin sağlığımıza olumlu etkileri bulunan hangi unsurları içermektedir? Kattenstroth ve ark.’nın yukarıda değinilen açıklamasına geri dönelim. Zorlu bir fiziksel aktivitedir. Ritme ve mevcut koreografiye uymayı göz önünde tuttuğumuzda (özellikle de solunum sistemi kontrolü açısından) ince motor koordinasyon gerektiren ve tüm vücut kaslarına hitap eden dikkat yoğun bir fiziksel aktivite olduğunu görürüz. Ancak bu aktivite yalnızca motor uyarılmayı değil duyusal uyarımı da içerir. Bireysel estetik haz duygusu yoğundur. Ayrıca ritim ve müzik ile olduğu kadar dans edilen kişi ve kişilerle sağlanan uyumun getirdiği paylaşılan ortak haz duygusu da buna eklemlenmektedir. Bilişsel çaba ve katılım hem öğrenme ve hem de müzik ve eş (ler) ile karşılıklı uyum gerektiren dansın icrası sırasında mutlak gereklidir.  Tüm bu özellikleri ile birlikte ve bunun ötesinde ister hoşlandığınız birisi ile yakınlaşmak için olsun ister toplumsal bir sözleşmeyi (evlilik veya ergenliğe giriş kutlaması) kutlamak için olsun isterse de dini bir törenin bir parçası olarak olsun dans sosyal ilişki ve ağları kurmanın en estetik ve duygu dolu yöntemidir. Sosyal bir canlı olan insanın beyninin sağlıklı gelişimi için gerekli olan her şey sağlığını sürdürebilmesi ve sağlıklı yaşlanması için de birebir gereklidir; beden sağlığının sürdürülmesi, fiziksel aktivite, entelektüel aktivite, sosyal uğraşı ve ağların içinde yer almak… Dans bu gerekliliklerin her birini yerine getirmemize olanak sağlar, daha da ötesi tüm bunları yerine getirebildiği ölçüde belki en kısa yoldan bize zindelik ve mutluluk verir… Saygılarımla,

Yazar: H.Tuğrul Atasoy

KAYNAKLAR:

Ballesteros S, Kraft E, Santana S, Tziraki C., (2015) “Maintaining older brain functionality: A targeted review”  Neuroscience and Biobehavioral Reviews 55 ; ss:453–477

Dodge, H.H., Ybarra, O., Kaye, J.A., (2014). Tools for advancing research into socialnetworks and cognitive function in older adults. Int. Psychogeriatr. 26,533–539.

Dunbar, R., (1998). The social brain hypothesis. Evolut. Anthropol., 178–190.

Gomez-Tolle CM. (2012) a “The Relationship Between the Brain, Cognition and Exercise.” San Fransisco, ProQuest LLC,  s:15-34

Hillman CH, Erickson KI ve Kramer AF (2008) “Be smart, exercise your heart: exercise effects on brain and cognition” Nat Rev Neurosci. Jan;9(1):58-65.

Kattenstroth, J.C., Kolankowska, I., Kalisch, T., Dinse, H.R., (2010) “Superior sensory,motor, and cognitive performance in elderly individuals with multi-yeardancing activities.” Front. Aging Neurosci., 2

Lesch, K.P., 2007. Linking Emotion to the Social Brain. The Role of the SerotoninTransporter in Human Social Behaviour. EMBO Rep 8 Spec No, S24-29.

Voss MW   (2012) “Revealıng The Plastıc Braın Wıth Functıonal Connectıvıty: Effects Of Exercıse On Braın Plastıcıty And Cognıtıon.” Illions, ProQuest LLC,  s:129

Düşünbil Portal’da yayımlanan, Düşünbil yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır.


Paylaş

Tuğrul Atasoy

Doğmak nedense 1967 yılına nasip olmuş. Ankara’da geçen ve oldukça uzun gelen okul yıllarını Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesinden 1991'de mezun olarak tamamladım. Yetmedi yine aynı ciddi şehirde uzmanlık eğitimi alıp 1997’de nöroloji uzmanı oldum. Sonrasında Haziran 2001 tarihinde yolum Zonguldak'a düştü. Halen bu şehirde Üniversitenin Nöroloji Kliniğinde Öğretim Üyesi olarak hayatımı kazanmaktayım. Davranış bilimleri dışında, müzik, edebiyat ve doğa fotoğrafçılığı diğer ilgi alanlarım. Okumak dışında elimden geldiğince yazmayı ve yazdıklarımı paylaşmayı da seviyorum. Yazdıklarımı bir araya getirdiğim yayımlanan kitaplarım var; Yeni Yetenlere (Şiir); Olduğu Gibi (Şiir); Sormadan Gidilir Bazen (Öykü); Yarının Dünüdür Bugün (Öykü); Gölgeler Güneşte Gezinir (Öykü); Bir Nöroloğun Gözünden İnsan Neden Sanat Yapar? (Araştırma-İnceleme).