Paylaş

Giysiler insanları tanımlar mı? Diderot etkisiyle, maddi eşyalar tüm kimliğinizi şekillendirmeye yardımcı olabilir.

1765 yılında Rus İmparotoriçesi Büyük Catherine, fiolozof Dennis Diderot’un acil paraya ihtiyacı olduğunu duydu. Sanatın, bilimin ve Aydınlanma filozoflarının tanınmış bir hamisi olarak, onun bütün kütüphanesini hemen satın aldı. Kütüphaneyi evinde tutması yönünde ona direktif verdi ve 25 yıllık maaşını peşin vererek onu kütüphanecisi olarak işe aldı.

Finansal durumu hiç bir zaman elverişli olmayan Diderot, çok hoş bir kırmızı sabahlık almak için paranın bir kısmını kullanmaya başladı.

Sorunlarının başladığı yer burası oldu. Yeni giysisinin ihtişamına alıştıktan sonra, dairesinin güzel kıyafetler giydiği sırada olması gerektiği kadar güzel olmadığını fark etti.

Bunu düzeltmek için eski resimlerini yenileriyle değiştirdi. Daha sonra koltuğunun artık uygun olmadığını fark etti ve onu yeni bir deri koltuk ile değiştirdi. Ardından aniden masasının yeri uygunsuz bulundu ve onun da yenilenmesi gerekti.

Çok geçmeden evindeki nerdeyse her nesneyi gıcır gıcır bir yenisiyle değiştirmişti. Sonunda, borçlu hale gelmişti ve halen daha fazla maddi eşya için arzu duyuyordu.

Eski Sabahlığım için Pişmanlık yazısında materyalizme kaptırışını anlatır. Tüketim sarmalı, onu tarif eden ilk kişi olduğu için bugün Diderot Etkisi olarak biliniyor.

Nedir?

Diderot etkisi iki kısımlı bir olgudur. Alışveriş alışkanlıklarımızla ilgili iki varsayımı temel alır. Bu fikirler:

  • Müşteriler tarafından satın alınan eşyalar onların kimliğinin bir parçası olurlar ve birbirlerini tamamlama eğilimindedirler.
  • Bu kimlikten sapan yeni bir eşyanın alınışı, yeni bir uyumlu bütün oluşturabilmek için bir tüketim sarmalına girilmesine sebep olabilir.

Her iki fikir de Diderot’un yazısında anlatılır.  O aldığı ilk sabahlığın bir yazar olarak kimliğinin bir parçası olduğunu şöyle açıklar:

Uzun siyah çizgilerin izinde bana sunduğu hizmetleri görebiliyordum. Bu uzun çizgiler edebiyatçı, yazar ve çalışan bir adamı simgeler. Hiçbir işe yaramasa da zengin bir eşyanın havasına sahibim artık. Kimse kim olduğumu bilmiyor.

 Bir giysinin daha büyük bir bütünün parçası olduğunun da farkındaydı. Şöyle açıklar:

Eski sabahlığım beni çevreleyen diğer paçavralardan biriydi. Hasır bir koltuk, ahşap bir masa, Bergamo’dan bir halı, birkaç kitap tutan bir ahşap tahta, köşelerinden duvardaki örtüye asılmış çerçevesiz birkaç dumanlı baskı. Bu baskılar arasında üç ya da dört parça sarkık sıva oluştu; eski sabahlığımla birlikte ne uyumlu bir sefalet.

Ama yeni kıyafetini aldığı zaman, sahip olduğu nesneler arasında artık “koordinasyon, bütünlük ve güzellikyoktu ve tüketim sarmalına yol açan buydu.

Modern sosyologların anlayışı ile, onun odasının temasını bozan tek bir nesneyi bile satın alması, yeni sabahlığındaki ihtişamla uyuşacak şekilde odadaki bütün eşyaları değiştirmeye çalışmasına sebep oldu.

Bu etki bana ne yapabilir?

Diderot’un durumunda, neredeyse onu iflas ettiren kısır bir tüketim döngüsüne yol açar. Bu aşırı bir durum olsa da (ömür boyu kısıtlı imkanlarla yaşadıktan sonra bir anda varlıklı hale getirilmesinin de onu kışkırttığına şüphe yok) yersiz bir alımın neye sebep olacağı konusunda hepimizin ihtiyatlı olması gerekiyor.

Diderot Etkisi, en azından, sahip olduğumuz şeyler arasında daha kusursuz bir ilişki kurmak için ihtiyaç duymadığımız şeyleri arzu etmemizi sağlayabilir. Eşleşmeleri için yeni ayakkabılar, pantolonlar ve kravatlara ihtiyaç duyacağını bilerek yeni bir gömlek alan herkesin tecrübe ettiği gibi, bu harcamalar çok kısa süre içerisinde kontrolden çıkabilir.

Bu sarmala düşmekten nasıl kaçınabilirim?

Birçok kısır döngüde olduğu gibi, yapılacak en iyi şey döngüyü hiç başlatmamaktır.

Diderot’un sorunu ilk sabahlığı almasıyla başladı. Alışveriş yapmanın cazibesinden kaçınmak kadar basit bir şey bile, başlamadan önce Diderot etkisini durdurmak için yeterli olabilir. Daha eski bir ögeyi daha yeni ve gösterişli versiyonuyla değiştirirkenki düşüncenizi de farklılaştırabilir. Bir üst modele geçtiğinizi düşünmek yerine bunu sadece bir yenileme olarak görebilirsiniz.

Bu diğer insanlar için de geçerli olduğundan, başkalarına verdiğiniz hediyelerin onların tüm oturma odasını yenilemek istemelerine neden olmayacağından emin olsanız iyi olur.

Bu başka bir felsefe ile ilintili mi?

Diderot’un kendisi bu konuya sadece bir kez girmiştir ve Encyclopedie’deki çalışmaları ile çok daha ünlüdür. Bu kavram o zamandan bu yana bazı kapitalizm eleştrilerini etkilemiş ve son zamanlarda sosyoloji ve psikolojiye konu olmuştur.

Ayrıca, Budizm’in bize öğrettiği gibi, arzu peşinde koşmanın neden mutlaka mutluluk getirmeyeceğine de mükemmel bir örnek teşkil eder. En azından maddi nesneler söz konusu olduğunda, bir satın alım, bir sonraki satın alma arzusunu körüklemektedir.

Birçoğumuzun Rusya İmparatoriçesi’nden para akacağı gibi bir endişe duymasına gerek olmasa da, Diderot Etkisi hala hepimize azap çektirebilir. Pek çok şeyde olduğu gibi, bir satın alma işleminin diğerini doğuracağının farkında olmak, tüketim sarmalı tarafından ele geçirilmemizi her zaman engellemeyebilir fakat yine de Diderot’un durumundan kaçınmamıza yardımcı olabilir.

© Düşünbil® (2023)

Yazar: Scotty Hendricks
Çevirmen: Alibey Öztürk
Kaynak: bigthink


Paylaş

Düşünbil Portal

Düşünbil Portal, bilim, felsefe ve psikanaliz alanlarında yazılı ve görsel içerikli makale, deneme ve çeviri yayınlayan çok içerikli bir portaldır. Genel okur-yazar kitlenin bilinçlenmesini ve farkındalık kazanmasını amaçlamaktayız. “Düşünen her insan gençtir” vizyonu ile her genç insana hitap etmeyi amaçlayan Düşünbil Portal, dergi ve etkinliklerle bu amacını geliştirmektedir.

https://www.dusunbil.com