• 6 Mayıs 2020
  • Düşünbil Portal
  • 0
Paylaş

Jacques-Louis David tarafından çizilen “Sokrates’in Ölümü” adlı ünlü tabloda Sokrates onun çevresinde olan sevenleri tarafından hazırlanmış bir kupa zehri içerken resmediliyor. Batı Felsefesinin devlerinden biri olan Sokrates (M.Ö 399-470) aynı zamanda tarihin en gizemli figürlerinden biridir. Ardında yayınlanmış bir eser bırakmadı, bu nedenle elimizdeki tüm bilgiler öğrencileri tarafından kulaktan duyma bilgilerle yazılanlar ve onunla aynı dönemde yaşayanların en ünlülerinden biri de Platon’dan Diyaloglardır. Bilim insanları Sokrates’in Felsefeyi sonsuza dek değiştirdiği konusunda hem fikirken aynı zamanda onun gerçekte neye inandığı üzerinde de şiddetli biçimde tartışıyorlar. Sokratik yöntemin nasıl hala eğitimin baş atı olduğunu ve Sokrates’in berbat yargılanma ve idam sürecine rağmen neden akademik felsefenin “Kurucu Efsanesi” olarak kaldığını Michigan State Universitesi Felsefe bölümünün emekli Profesörü Debra Nails ile konuştuk. İşte Sokrates’i tanımamıza yardımcı olan bazı bilgiler.

1. Sokrates’in Çıkışı

Söylentilere göre, Sokrates Atina’da garip bir rol oynadı. Bu parlak zihin, para, güç ya da şöhret peşinde koşmak yerine sorun yaratan bir sokak düşünürü olmayı tercih etmişti. Ve eğer öğrencisi Platon ve komedi oyunları yazarı Aristophanes’in onun dış görünüşü hakkındaki yaptığı açıklamalara inanırsak, Sokrates çirkin bir adamdı. Her şeyden evvel kirli ve dağınıktı, yıkanmamış bir yatak örtüsüne sarınmış, yağlı ve uzun saçlarıyla amaçsızca sokaklarda dolaşırdı. Nails, Sokrates’in çekici olmayan görünüşünün büyük ihtimalle ona yapılan saldırgan eleştiriler kadar zıt, itici ve gücendirici görünmek olduğunu söylüyor.

“Yunanlılar kendilerini güzelliğe adamıştı ve bu güzellik mimarileri ve heykelleriyle paralellik gösterir,” diyor Nails ve dahası belki Sokrates kurbağa ya da eşek ağızlı biriydi, pörtleyen ve bir yere odaklanamayan gözleri vardı, onun fiziksel özellikleri Yunan idealine hiç uymadı ve eminim ki bu onları rahatsız ediyordu.

Reyer van Blommendael’in “Xantippe Dousing Socrates” tablosunda (1) olduğu gibi, bu görünüşüne rağmen Sokrates, kendinden daha genç, sık sık dırdırcı ve hırçın olarak tasvir edilen Xanthippe ile evlendi. Ancak tüm zamanını geçimlerini sağlamak yerine felsefi düşünceye ayırıyordu, belki de dırdır edilecek çok fazla şeyi vardı. Çiftin iki oğlu oldu.

2. O Bir “Öğretmen” Değildi

Platon bazen “yıldız öğrenci” olarak anılsa da Sokrates, öğretmen unvanını ya da en azından Yunanlıların anladığı öğretmen rolünü reddetmiştir.

“Sokrates’in zamanında, öğretimin anlamı, bilgiyi iletmek ve verileni alan alıcıydı,” der Nails. Sokrates öğretmen olmadığını söylerken, aktaracak bir bilgisi olmadığını ve bu yüzden hep soru soran olduğunu ifade etmiştir. Nails, “Önemli olan her bireyin sonuçlara varması için gereken entelektüel çabaya dahil olması,” diye devam eder.

“Sokrates budanmış kelimelerini sofistlere ayırmıştı, bilgeliklerini ve bilgilerini Atina’nın zengin ve güçlülerine veren felsefecilere de para öderdi.”

3. Sokratik Yöntem İş Yerleri İçin Dahicedir

Sokrates kuru felsefi teoriler yazmak ya da öğrencilerine bilginin doğası hakkında ders vermek yerine, dikenli sorularla kaynağa inmek gibi daha eğlenceli bir yolu tercih etti. O, bütün gün boyunca Atina’daki hareketli Pazar yerinde dolaşmayı ve insanlara sorular sormayı tercih etti.

Hiç kimse; genç, yaşlı, erkek, kadın, politikacı ya da fahişe, Sokrates’in bu oyuncu sorgulamasından muaf değildi ve genç Atinalılar, entelektüel köşelerde kurbanlarını zorlayan Sokrates’in iğneleyici zekasını ve sarsılmaz mantığını kullanma tarzını izlemek için kalabalık olarak toplanıyorlardı. Mağdur ne kadar gösterişli ve görkemli olursa o kadar iyidir.

Bugün Sokratik yöntem olarak bilinse bile Nails’in dediğine göre hukuk fakültesi gibi yerler bunun için uygun yerler değildi; çünkü orada profesörler, öğrencilerini önceden belirlenen bir cevaba ulaşana dek sorularıyla can yaktıkları yerlerde bu yöntem için neyin geçerli olduğunu fark etmek kolay değildir.

Sokrates, bilginin doğasından yaşamın anlamına kadar hangi soru olursa olsun cevabı bilindiğini asla iddia etmedi. Ona göre, Sokratik yöntem yanlış sanılardan ayrılma ve cehaleti ortaya çıkarmaktı. Ancak böylelikle soru sorulan birey -Sokrates’in dediğine değil- gerçek bir şeye ulaşabilirdi.

Nails, “Gerçek Sokratik yöntem, bireylerin söylediklerini neden söylediklerinin nedenini araştırmak için derinlere inmeleri gerektirir,” der ve şöyle devam eder: “Ve bu nedenlerini ortaya çıkardıklarında, düşünmeleri gereken tutarsızlıklar olduğunu sıklıkla görürler.”

Sokratik sarsıntılara giren bazı insanlar öfkeli bir şekilde uzaklaşırken, diğerleri dönüştürülmüştür. Aristokles adlı genç bir şair, Sokrates’in pazar yerinde gösterisine tanık olduktan sonra eve gidip tüm oyunlarını ve şiirlerini yakmıştı. O genç, Platon olarak bilinen filozof olacaktı.

4. “Gerçek’’ Sokrates Hakkında Bir Çok Şeyi Bilmiyoruz

Tarihsel Sokrates’i, İsa gibi tarihsel olarak bilmek imkansızdır. Bazı yazımlarda ana karakter olarak bilinmelerinin dışında her ikisinin de doğru tanıtıldığı metinler yazılmış değildir. Sokrates söz konusu olduğunda, bu ikinci el kaynaklar, Sokrates’in nasıl yaşadığına ve etrafındaki dünyayı anlamak için ne tür bir felsefe kullandığını anlatmaz.

Gerçek Sokrates’i bilmenin imkansızlığı “Sokratik Sorun” olarak adlandırılır ve Sokrates ile ilgili üç temel tarihsel kaynağın da okunmasını zorlaştırır. Örneğin oyun yazarı Aristofanes, “Bulutlar” komedisinde Sokrates’i çağırıştıran bir karakteri vardır ama karakter, bütün entelektüelleri, darmadağınık, imkânsız ve gençliğin zihinlerini çarpıtmaya niyetli tarafsız portresinden daha çok bir karikatürdür.

Aristofanes ve Sokrates aynı çağın insanlarıydı, ama birbirlerini hiç görmediler. Aristofanes, Atinalı gençlerin zihinlerini zehirledikleri için sofistleri ve doğa filozoflarını suçladı, Sokrates’in “Bulutlar”daki Sokrates karikatürü o kadar dillendi ki hayatı boyunca filozofun peşini bırakmadı. Bu yüzden, yargılanmasıyla birlikte Sokrates, jüri üyelerinin akıllarını kendisine karşı zehirlediği gerekçesiyle Aristofanes’in oyunlarını suçlamıştı.

İkinci bir kaynak, Platon gibi Sokrates’ten 45 yaş küçük olan asker-tarihçi Xenofondur. Xenofon, Atina’nın güvenilir bir tarihçisi olarak sağlam bir üne sahipti ancak pratik endişeleri olan bir adamdı. Bu yüzden Sokrates’den öğrendikleri emlak yönetimi ve para kazanma gibi dünyevi konularla baş etmesi için gerekliydi ve kendi görüşlerini Sokrates’in kendisinden daha fazla yansıtmış olabilir.

Platon’un diyalogları Sokrates ile ilgili en zengin ve en iyi bilinen kaynaklardır, Sokrates neredeyse tüm metinlerin ana karakteridir. Platon, Sokrates’in gerçek Atinalılarla yaşayıp yaşamadığını dramatize eden ve bazıları bilinen, oyun türünde diyaloglar yazmıştır. Diyaloglarda, Sokrates’in karakteri, ahlak ve doğa hakkındaki felsefi vahiylerle yoldaşlarını ikna ederken ve alay ederken kendi cehaletini itiraf etmek için hızlı, ustaca ve genellikle esprili bir sorgulayıcıdır.

Ancak diyaloglar tarihsel olarak doğru mu? Platon, Sokrates yargılanıp idam edildiğinde 25 yaşındaydı. Platon şüphesiz ki Sokrates’den ilham aldı ama yine de felsefi bilgilerin hangilerinin Sokrates’ten geldiğini hangilerinin Platon’a ait olduğunu çözmek mümkün değildir. Sokratik sorunu daha da karmaşıklaştıran, Platon gibi eski yazarların biyografi, drama, tarih ve kurgu arasında ayrım yapmamasıdır.

5. Sokrates, Ahlak Felsefecilerinin En İyisi Olarak Bilinir

Sokrates’in felsefelerini tek bir ifadeye indirgemek kolay değildir; ancak diyaloglarda tekrar tekrar ortaya çıkan önemli bir inanç varsa, o da şudur: Yanlış yapmak asla doğru değildir.

Bunu, “Yanlış yapmayın, size yapılan bir yaralamanın karşılığını bile vermeyin,” diye açıklıyor Nails. “Ölüm tehdidi altında bile ya da ailenizi kurtarmak pahalısına bile bunu yapmayın. Yanlış yapmaya hakkımız yok. Bu çok büyük bir ahlaki ilkedir.

“Sokrates’in en iyi bilinen alıntısı, duruşması sırasında, neden sadece sürgüne gitmediğini ve hayatını kurtarmak için sessiz kalmadığını soran destekçilere hitap ettiği zamanda yaptığıdır: “Sorgulanmayan hayat, yaşanmaya değmez.” diye yanıtlar.

“Sokratik yöntem, Sokrates’in erdeme yol açtığına inandığı bir kendi kendine muayene sisteminin parçasıydı. Ve geliştirmenin tek yolu, daha büyük bilgeliğe ve dolayısıyla daha büyük erdeme ulaşana kadar her şeyi sorgulamaktı.

6. Sokrates Bir İç “Sese” Kulak Verdi

Sokrates, akıl ve rasyonalitenin şiddetli bir savunucusuydu, ama doğaüstü olanı da tamamen reddetmedi. Bir kere Sokrates, tüm Atinalıların ruhlarını korumak için Delphi’deki Apollon kâhini tarafından çağrıldığına ve Agora’daki yüzleştirici konuşmalarını ilahi çalışmalarının bir parçası haline getirdiğine inanıyordu. Ancak Sokrates, bazı şeyleri yapmasını engelleyen bir daimonion yani bir iç ses duyduğuna inanıyordu. Bir vicdana benziyordu, ama seçimlere uymasını emreden katı bir ses değildi.

Platon’un Apology bölümünde (Sokrates’in Savunması) Sokrates, “sık sık bana gelen bir kehanet veya işaretten bahsettiğimi duydunuz,” diyor. “Çocukluğumdan beri sahip olduğum bir işaret bu. İşaret, bana gelen ve her zaman yapacağım bir şeyi yapmamı yasaklayan bir sesti, ama asla bana bir şey yapmamı emretmezdi…”

Peki Sokrates bir şizofren miydi? Nails öyle düşünmüyor. Psikolojik ya da doğaüstü şeylerin hiç var olmadığını söyleyen akademisyenlere işaret eder; ancak Sokrates’in bazen belirli bir konuya yoğun biçimde odaklandığını ve kendi zihnine sıkıştığını söyler Nails, “o zaman saatlerce ayakta durup hiç hareket etmez, sokağın ortasında aniden durur ve arkadaşlarıyla devam etmezdi.”

Doğaüstü olsun ya da olmasın, Sokrates’in Atina’daki duruşmaya katılmasının nedenlerinden biri, iç sesinin ona git demesindendi. Bu yüzden sonucun, iyi ya da kötü, nihai yararı için olacağını biliyordu.

7. Sokrates Yaşadığı Gibi Öldü, Uzlaşmasız

Peloponezya Savaşlarında Sparta tarafından yenilgi önce acı sonra kasvetli bir havaya bürünmüştü ve Atinalılar suçlanacak bir şey ya da birini arıyorlardı. Bazıları tanrıların Atina’ya filozoflarının ve sofistlerinin acımasızlığı yüzünden kızgın olduğunu düşünüyordu. Ve böylece, tutkulu genç takipçileri olan tanınmış filozof, 70 yaşındaki Sokrates, iki iddiayla suçlandı: Atinalı tanrılara saygısızlık ve Atinalı gençliği bozma. (Bu durum, iki öğrencisinin şehrin hükümetini kısa sürede devirmesine yardımcı olamadı)

Daha önce söylendiği gibi Sokrates, Atina’yı terk edip sürgüne giderek, duruşmadan kurtulabilirdi ama onun tarzı bu değildi, diyor Nails. Bunun yerine, Sokrates özgün anlamıyla bir “sivil itaatsizlik” uyguladı.

“Bu direniş değil. Bu bir devrim de değil. Bu bir “sivil itaatsizlik,” diyor Nails. “Yapması gerektiğine inandığı şeyi yaptı ve sonuçları ne olursa olsun kabul etti.

Sokrates, duruşma ve ceza sırasında son savunmasının bir kaydı olarak yazılan “Apology” bölümünde şöyle yazar:

“Çünkü ben, öncelik ve önemli olarak ruhun en büyük gelişimine önem vermemin dışında, genç ve yaşlıları, zenginliğiniz ya da kişiliğiniz hakkında herhangi bir şeyi önemsemediğime ikna etmek için hiçbir şey yapmıyorum. Size erdemin parayla verilmediğini söylüyorum, ancak erdemden diğer tüm iyi, kamusal ve özel her şey gelir. Bu benim öğretimdir, eğer bu gençliği bozan bir ilkeyse etkim gerçekten yıkıcıdır. Ancak eğer biri bunun benim öğretim olmadığını söylüyorsa o kişi de bir gerçek hakkında konuşuyordur. Bu nedenle, ey Atina insanları, size söylüyorum… ya beraat edin ya da etmeyin; ne yaparsanız yapın, birçok kez ölmek zorunda olduğumu bilsem bile asla yolumu değiştirmeyeceğimi bilin.”

Sokrates suçlu bulundu ve Atina infaz yöntemi olan baldıran içeren zehirli bir karışımı içerek ölüme mahkûm edildi. Ölmeden önce kendine özgü alaylı bir imayla onu destekleyenlere son nasihatini verdi:

“Ayrılış saati geldi ve hepimiz yollarımıza gidiyoruz -ben öleceğim ve siz yaşayacaksınız. Hangisi daha iyi, bunu yalnızca tanrı bilir.”

(1) Adı geçen tabloda karısının Sokrates’e kızgın bakışı canlı biçimde resmedilmiştir. Sokrates’in başından aşağı çömlekteki içeceği boşaltır. Sokrates karısı için şunları söyler: “Çok iyi biliyorum, eğer onun ruhuna tahammül edebilirsem, kendimi başka her insan oluşumuna kolaylıkla bağlayabilirim.” (ç.n.)

©® Düşünbil (2020)

Yazar: Dave Roos
Çeviren: Şeyma Sarıca
Çeviri Editörü: Elif Arslan
Kaynak: history.howstuffworks.com


Paylaş

Düşünbil Portal

Düşünbil Portal, bilim, felsefe ve psikanaliz alanlarında yazılı ve görsel içerikli makale, deneme ve çeviri yayınlayan çok içerikli bir portaldır. Genel okur-yazar kitlenin bilinçlenmesini ve farkındalık kazanmasını amaçlamaktayız. “Düşünen her insan gençtir” vizyonu ile her genç insana hitap etmeyi amaçlayan Düşünbil Portal, dergi ve etkinliklerle bu amacını geliştirmektedir.

https://www.dusunbil.com