7 Aralık 1928 tarihinde doğan bir çocuğun modern dilbilimin kurucularından ve dünyanın önde gelen fikir insanlarından biri olacağını kim bilebilirdi? Avram Noam Chomsky’nin öncü niteliğindeki çalışmaları, 60 yıldan beri, dil üzerine çalışmalar yapan insanları etkilemiş, onlara ilham vermiş ve kimi zaman fikir ayrılıklarına düşmelerine neden olmuştur.
Dil Yetisi
Chomsky’nin insanlığa yaptığı katkılardan belki de en önemlisi, dilin biyolojik temelli olduğu fikrini ortaya atması olmuştur. Tüm insanlarda ortak olan bu temel, bireysel anlamda çeşitliliği belirli sınırlar dahilinde mümkün kılmaktadır. Bir çocuğun, en basitinden, günlük dile maruz kaldığını düşündüğümüzde, en azından bir dil öğrenmemesi mümkün değildir; tıpkı kuru bir süngerin tüm suyu emeceği gibi. Fakat süngerlerin aksine insanlar, bir dilin doğal yapısında bulunan bazı kısıtlamalar ile karşılaşır. Kelimeler, sadece zincirdeki boncuklar değildir; hiyerarşik olarak dizilmişlerdir. İngilizce’de “The story about elephants is funny” cümlesi ile “The story about elephants are funny” cümlelerinin farklı anlamlara gelmelerinin nedeni işte bu hiyerarşidir. Bu hipoteze göre, tüm dil bilgisi kurallarının doğrusal olarak bulunduğu bir dil olamaz. Şimdiye kadar da böyle bir dil bulunamamıştır. Tabi ki arada tek tük aykırı durumlar ortaya çıkacaktır, fakat bir bütün olarak hiçbir dil, tamamen doğrusal olarak tanımlanan kurallardan oluşmaz.
İnsan Psikolojisinin Bir Parçası
Chomsky dili zihinsel bir fenomen olarak görür, yani dil bilincimizin bir parçasıdır. Bu konuyla ilgili akla gelen ilk soru “insanlar dili edinmeye başlarken ilk olarak hangi durumlar meydana gelir?” olmuştur. Hiyerarşi, bu başlangıç durumlarından biridir. Örneğin bir çocuğu ele alalım. Çocuk, dil edimi gerçekleşmeye başladığında, tüm dil bilgisi kurallarının hiyerarşik olarak düzenlendiğini düşünecektir. Bu edimi bilinçli olarak değil,otomatik olarak gerçekleştiririz, ta ki dilbilim dersleri alana dek! Chomsky’e göre, olası insan gramerlerinin alanı sınırlıdır ve asıl görev de bu alanı betimlemektir. Buna dayanarak, dilin tüm karmaşık özelliklerini incelediğimizde, dil ediminin nasıl mümkün olduğunu açıklayabiliriz.
Kelimelerin Anlamı
Chomsky’nin dilbilimsel yaklaşımı, dile matematiksel yaklaşımlardan esinlendiği için büyük kısmı kurallara dayanan bir yapıya sahiptir. Bu yaklaşım, cümlelerin nasıl üretildiğini açıklamaya çalışması yönünden “üretici dil bilgisi” olarak adlandırılır. Chomsky ayrıca anlamın doğasına ilişkin felsefi bir bakış açısı geliştirmiştir. Dönemin ünlü anatilik felsefecilerinden Hilary Putnam ve Willard van Orman Quine gibi isimlerle yoğun tartışmalara girmiştir. Çalışmalarında, hiçbir zaman bir fikre körü körüne bağlanmamıştır. Dil felsefesine yaptığı katkılara baktığımızda da şuna tanık oluruz: Chomsky, zihinsel yapılara ve süreçlere dayanarak, anlamın, sadece kelimelerin mevcudiyete işaret etmesi demek olmadığını söylemiştir.
Mevcut Durum ve Chomsky’nin Etkileri
Chomsky, dil yaklaşımı ile hem bol övgüler almış hem de ciddi eleştiriler ile karşılaşmıştır. Birçok bilim insanı, dil edimini, insanın kavramlar arasında benzerlik ilişkisi kurarak genelleme yapabilmesi ile açıklamaktadır. Paul Ibbotson ve Michael Tomasello’nun şu yazısı ve Jeff Lidz’in şu cevabına göz atarak tartışmanın boyutlarını görebilirsiniz.
Chomsky’nin dile olan yaklaşımı hala tartışma konusu ama onun dil çalışmaları adına oldukça önemli olduğu da bir gerçek. Dil yaklaşımlarının neredeyse hepsi Chomsky ile öyle veya böyle bir ilişki içerisindedir. Yaklaşımı yıllardır yol gösterici bir nitelik taşıyan Chomsky, halen daha üretken ve dünyanın dört bir tarafında dersler veren aktif bir dilbilimci. Fakat günümüzde üzerine düştüğü konu tüm hayatı boyunca çalıştığı alandan biraz farklı zira bir siyasal muhalif olarak çalışmalar yapıyor. Kendi alanında uzman olduğu gibi, sosyal ve toplumsal olaylarla da yakından ilgili. Bu yıl 88’inci yaşına giren Chomsky’nin durmak gibi bir niyeti de yok anlaşılan.
Yazar: Terje Lohndal
Çevirmen: Burak Avcı
Kaynak: OUP Blog