Zamanın hızına yetişemediği yüzyılımızın haşarı çocuğu… Her an takibinde olsa da insanoğlu hep geride, hep merak içinde. Her yeni günde yine ne yapmış, ne yapacak öğrenmek bir tutku halinde bizler için. Öyle ki sabahın ilk ışıklarında onun yaptıklarını görmek, o yenilikleri sahiplenmek için binlercemiz kapılarda saatlerce beklemeye razıyız, sağlığımızı zamanımızı hiçe sayarak. Esiri olduk bir olgunun, hem de bile isteye. Faydaları saymakla bitmez elbet ama neler kattı insanlığa teknolojinin bu baş döndürücü hızla ilerlemesi? Bize kattıkları bizden aldıklarından fazla mı? Yoksa bizi biz yapan değerler her geçen gün azalıyor mu?
Teknolojinin faydaları saymakla bitmez kuşkusuz. Yaşamımızı kolaylaştıran her yeni ürün bizi ondan daha da kopamaz hale getiriyor. Öyle ki her yeni ürünü elde etmek, eklenen özelliklerin neler olduğunu bilmek, bize ne katacağından çok bizim olması gerektiğini düşünmek… Bu durum bambaşka bir hale getiriyor insanın teknoloji ile olan bağını. Yüzyılımızda tanımlanan yeni hastalıkların baş göstermesi bu durumun sonucu. Bunlardan biri de Nomofobi… No Mobile Fobia… Cep telefonu ile sağlanan iletişimden kopmaktan aşırı korkma anlamına geliyor. Yani cep telefonundan bir şekilde mahrum kalma kokusudur. Modern çağın yeni sendromlarından biri olarak tanımlanabilecek bu durum, özelikle akıllı telefonların kullanımının giderek artmasından sonra yaygınlaşmaya başladı. Ulaşma ve ulaşılabilir olma isteği akıllı telefonların baş tacı edilmesine neden oluyor. Bu yüzden de telefonsuz kalmaktan, telefonla iletişim kuramamaktan dolayı kişiler psikolojik gerginlik yaşayabiliyor. Henüz bu fobiyi yaşayanların kişilikleriyle ilgili yeterli veri olmasa da uzmanlara göre bu sendrom, “başparmak nesli” denilen gençlerde daha sık görülüyor.
Nomofobi olan kişide görülen tipik özellikler şunlardır:
- Kişinin telefonu yokken kendini “eksik” gibi hissetmesi, boşluk duygusu yaşaması,
- Telefonu yanındayken bile obsesif bir şekilde kontrol etme,
- Şarj bitince kendini aşırı çaresiz hissetme,
- Telefonunu bir yerlerde unutmak, telefonun arızalanması, yani telefonunu kullanamamaktan korkma,
Telefonu olmayınca baş dönmesi, kalp çarpıntısı, nefes almada zorluk, mide krampları gibi bir takım anksiyete belirtileri yaşaması. (1) Belirtilerden de anlaşılacağı üzere ruhumuzu büsbütün ele alıyor bu bağımlılık. Farkında olmadan birçoğumuz bu hastalığın pençesindeyiz belki de.
Anonim kişiliklere dönüştük, yüz yüze görüşmektense internet yoluyla konuşmak görüşmek, e-posta yoluyla duygularımızı ifade etmek veya mesajlaşarak ruh halimizi anlatmak bir rutin haline geldi. Sosyal aktivitelerin köreldiği, çoğunun kendini bir başkasıymış gibi gösterdiği kişisel sayfalar her geçen gün artıyor. Gerçek olmayan yaşamlardaki gerçek olamayan gülücükler, mutlu anların her anının yakalanıp paylaşılması veya her anın paylaşılması zorunluluğu… Adab-ı muaşeret kurallarından bihaber bir gençlik oluştu, eskilerse bütünen unutuldu. Eskiden ayıp denilen kavramlar şu an normalleşti. Ahlak denilen olgu şekil değiştirdi.
Teknoloji her konuda olduğu gibi fayda ve zarar vermede de tabi ki kişinin kullanımına bağlı olarak sonuç veriyor. Yine de sosyal açıdan değerlendirirsek bağımlı hale gelindiğinde olumsuz sonuçların daha ağır olduğu görülmektedir. Bu durumu her gün dillendirmemize, bu konuda birçok çalışma yapılmasına rağmen yine de gün geçtikçe bağımlı sayısının arttığı istatistiksel olarak kanıtlandı. Bu bağımlılıktan kurtulmak da elimizde. Teknoloji kullanımımızı kısıtlandırmak, kendimize kotalar koyabilmek, yeni hobiler keşfetmek, esnetilemeyen ajandalar oluşturabilmek yapabileceklerimizden en etkilileri.
Kaynakça:
http://www.acibadem.com.tr/Hayat/Bilgi/teknoloji-caginin-hastaligi-nomofobi
Yazar: Ayten Nahide Korkmaz
Düşünbil Portal’da yayımlanan, Düşünbil yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. Düşünbil Portal’da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur.