Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan; “Ben TEOG olayını istemiyorum ve bunu da artık yanlış buluyorum. TEOG’un kaldırılması lazım. Biz TEOG’la mı geldik?” diyeli ve TEOG kalkalı epey oldu.
TEOG kalktı kalkmasına da, şimdi yerine ne koyacağız peki? Yerine bir şey koymak gerekiyor mu ki? Gerekiyor! Hayır gerekmiyor! Gerekiyorsa gerekiyordur, gerekmiyorsa gerekmiyordur. Gerektiği zaman gereken yapılır. Sınav olmazsa olmaz ama! Hayır, olursa olmaz bence! O senin fikrin! Ne demiş atalarımız? Ne demiş? Sınava girmeyen, organize sanayiye girer! Hadi be, organize sanayili devirden ata mı olur? Uyduruyorsun! Olmaz olsun sizin sınavınız! Tüm sınavlar yerin dibine batsın! Dışarıya bakalım efendim, el âlem ne yapıyor? Dışarısı da batsın, içerisi de! Sen kendine bak. Önemli olan iç yetkinlik ve iç güzellik. Evet evet iç güzellik ve iç yetkinlik, tebrik ederim beyefendi! İçtenlikle seçelim çocukları. Ben teşekkür ederim teveccühünüz! Çocuk olalım, içlerine girelim onların. İç derinliklerini kurcalayalım. Tekrar teşekkür ederim! İçlerine attıkları sorunlardan soralım soruları. Dışa vuranları yurtdışında okutalım. İçten pazarlık yapanları yurtiçinde ticarete yöneltelim. Gerekirse daha çok meslek lisesi açalım efendim! Çocukları çocukken birbirinden ayırmak gerekir. Onların iyiliği için gerekirse kendi çocukluğundan da ayırma konusunda tereddüt etmeyelim. Tahsil çok çok önemli, hiç şakaya gelmez! Rehavete kapılmayalım efendim. Tekrar tekrar teşekkür ederim! Ben de! Hatta ve hatta anasınıfından başlayalım. Evcilik oynamaya meyilli çocukları zaman kaybetmeden inşaat mühendisliğine alalım. İçinden evcilik oynamak geçip de oynayamayan çocukları iç mimar filan yapalım. Tüm anneler adına size teşekkür ederim beyefendi! Bizimkinin içinden geçiyor ama evde tek çocuk olduğu için oynayamıyor! Dış mimar olsun istiyorum ben ama çok içine kapanık, dışarı çıkmıyor. Bu duruma çok içerleniyorum. Bu yüzden kendimi tek başıma dışarı atıyorum bazen. Biraz gezip tozmak iyi geliyor bana. İçim açılıyor. İçtenlikle söylüyorum, iç mimarlık fikriniz gerçekten müthiş bi fikir, tam bize göre! Çok çok iyi olur!. Hem ben de birazcık rahat ederim böylece. Kovboyculuk ve vurdulu kırdılı oyun oynayan çocukları neden polis akademilerine yönlendiremiyoruz şaşıyorum? Babalar adına da ben ş’apıyorum sizi beyefendi. Evet çok çok önemli! Geçelim efendim bu ayrıştırmaları! Seçmek ne demek? Erinlik döneminde çocuklar seçilemeyecek kadar flu bir görüntü sergilerler. İstediğiniz kadar dikkatli bakın, içlerini göremezsiniz. Seçemezsiniz yani. Seçime karşıyım ben. Seçtirmem! Mahmut Hoca da burada olsa seçtirmezdi. Tam seçeceğiniz zaman kalp krizi filan geçirir, seçiminizi sabote ederdi. Çocuklar çiçektir efendim! Size de çok teşekkür ederim, önemli bir hususa parmak bastınız beyefendi. Çiçek evet! Ben çiçekleri çok severim. Ben de… Çocukları patates baskısı yaparken izlediniz mi hiç? Evet! Şu an konuya parmak bastığınız gibi bizimki parmak baskısı yapmıştı geçen. Öğretmen asmış duvara. Çok gurur duydum. Ben de sizin sözünüzü bir çiçek gibi takıyorum kulaklarıma. Unutmayacağım bu sözü beyefendi. Çok felsefî bir söz. Evet çocuklar çiçektir. Çok ama çok çok teşekkür ederim! Hepsi de ne kadar masum, yanakları patates gibi değil mi? Evet parmak baskısı, teknik aynı! Yani demek istediğim papatya-kaktüs ayrımı yapmayalım lütfen! Çiçektir hepsi! “Gel, ne olursan ol yine gel” diyelim efendim. Herkes istediği liseye elini kolunu sallayarak girebilsin artık! Okullar çiçek bahçesine dönsün. Her türden çiçek bulunsun. Gül bahçesi, hıyar tarlası gibi tanımlamalar da ne demek efendim? Hangi çağda yaşıyoruz? Azizim, bu tür imtihanlar bizim zamanımızda… Sizin zamanınız batsın! Pardon, konu ile ilgili olarak, anayasamızda da belirtildiği üzere, kız çocuklarına sınavlarda pozitif ayrımcılık yapılması gerektiğini düşünüyorum ben! Hayır, uzaktan eğitim oluyor da, kız çocuklar için uzaktan sınav niye olmasın, değil mi ama? Hanımefendi, böyle negatif fikirlerle işleri iyice içinden çıkılmaz hâle getiriyorsunuz! Kız çocuklarını eve kapatmak mı istiyorsunuz? Lütfen ama! Pardon beyefendi, kız çocuklarının kapanması batıyor mu size? Açık açık söyleyin, öyle üstü kapalı göndermelerle bir yere varmazsınız! Bu ülkede açık öğretim de var! Kapalısından niye rahatsızsınız anlamadım? Arkadaşlar, bu arada sorular açık uçlu olacakmış diyorlar! Size çok çok teşekkür ederim bu önemli bilgiden dolayı beyefendi! Duydunuz mu efendim? Bakın ne diyor değerli arkadaşımız? Sorular açık uçlu olacakmış! Var mı bu ülkede kapalı-açık ayrımı şimdi soruyorum size? Açık uçlu sorulara, kapalı cevap verilse laiklik elden mi gider? Teşekkür ederim hanımefendi, ben de sizin gibi düşünüyorum! Çocukların, özellikle de kız çocuklarının, açık uçlu sorulara verecekleri cevapları evde, çok fazla açılmadan, ebeveynlerinin gözetiminde hazırlayıp, kapalı zarflarla öğretmenlerine sunmalarının daha edepli ve tesettürlü bir davranış olacağını düşünüyorum. Evlatlarımızın yetişme çağında öyle her şeyi açık açık konuşmaları taraftarı değilim ben. Çocukların kendi düşüncelerinde gizli kalması gereken hususların, sınıf ortamında yapılacak bir sınavla ifşa edilmesi kabul edilemez. Hele hele biyoloji sınavları tamamen kendi içine kapanmalı bence. Üreme konusu tümden kaldırılmalı. Üremenin bilimi mi olur? Sonuçta bu konuyu bilmeden daha iyi ürüyor insanlar. İstatistikler ortada efendim. Biz çocuklarımız için millet olarak gerekirse bölünerek de çoğalırız. Ebeveyn olarak her türlü fedakârlığa hazırız. Amip gibi mi? Evet efendim. Adı batsın! Adını zikretmememin kendimce nedenleri var. Teşekkür ederim. Yeter ki çocuklarımızın zihnine namahrem fikirler girmesin! Madem çocuklar çiçektir de, eşeyli üreme konusunun ne işi var okullarda? Öyle eşekler gibi çiftleşen eşeyli canlıların cinsel uzuvlarının “üreme” adı altında ders konusu edilmesine müsaade edemem ben! Biz mutaassıp bir aileden geliyoruz efendim! Biz de aynı! Memnun oldum hanımefendi. Ben de ziyadesiyle efendim. Ne diyordum, evet, yeni sınav sisteminde bunların da göz önünde bulundurulmasında fayda var. Bu toplumun değerleri bunu gerektirir. Milli değerlerimize sahip çıkılmalı! Efendim, tartışmanın başından beri hepinizi dinliyorum. İşin özeti, en son beyefendinin buyurduğu gibi bence. Milli değer! Konumuz milli eğitimse, adı üstünde “milli değer” çok çok önemli… Efendim, bizim zamanımızda milli değer… Siz batsaydınız! Milli değerlere bir şey diyen yok ya! Konuyu nereye getirdiniz? TEOG Sınavı’nı tartışıyoruz burada arkadaşlar! Lütfen ama! TEOG Sınavı’nız batsın! Battı zaten. Battı batmasına da, TEOG’un kalkması da bazılarına battı gördüğümüz kadarıyla! Bazı zihniyetler hâlâ diretiyor baksanıza! Kim efendim? Aklı fikri eşeyli şeylerde olanlar var aramızda, onlar kendilerini bilirler! Efendim naçizane daha önce de dile getirmiştim. (Lütfen Bkz. Düşünbil Dergisi 28.Sayı) Affınıza sığınarak, yeri gelmişken konunun ehemmiyeti açısından ikinci defa dile getirmek hâsıl olmuştur. Bakınız ne güzel demiş şair: “Olmaz ilaç sine-i sad pareme/ Çare bulunmaz bilirim yareme/ Baksa tabiban-ı cihan çareme/ Çare bulunmaz bilirim yareme!” İşin asıl özeti bu efendim. Biz ne imtihanlar gördük bu memlekette. Hiç birisi çare olmadı evlatlarımızın yaresine. Velhasıl, çare bulunmaaaaz! Böyle gelmiş böyle gider azizim bu işler. Çok fazla müteessir olmayınız rica ederim. Buyurunuz, güftesi Merhum Namık Kemal’e, bestesi Merhum Hacı Arif Bey’e ait bu segâh eseri hep birlikte terennüm edelim de, gönlümüz birazcık şenlensin. Seyirciler de bir nebze inşirah olsunlar efendim. Âh âh beyefendi ne güzel ifade ettiniz durumumuzu! Keşke kanunumu da getirseydim. Böyle hoş bir tartışma olacağı hiç aklıma gelir miydi? Aaa siz kanun da mı çalıyordunuz? Hiç bilmiyordum! Elimizden geldiği kadar çalmaya çalışıyoruz efendim. Ayrıca buradan seyircilere tavsiyem; eğer bir şey çalmak istiyorsanız, kanundan başlayın. Kanun çalan, her şeyi çalabiliyor! Kanun çalınırken, segah ve hüzzamı ısrarla tavsiye ediyorum ayrıca. İnsan bir rüya alemine dalıyor, gözünüz hiçbir şey görmüyor. Acılar zevke dönüşüyor bir anda! Öyle etkili yani? Evet! Bu arada “segâh” en sevdiğim makamdır. Zevklerimizin örtüşmesi ziyadesiyle memnun etti beni efendim. Beni de. Örtüşmek ne güzel bir şey di mi ama? Di! Hele hele segah eşliğinde kumrular gibi ötüşerek örtüşmek ne harikulade bir şey! Segâhınız da batsın, hüzzamınız da! Arkadaşlar TEOG Sınavı konuşuyoruz burada! Öyle segâh eser terennüm ederek çözülecek işler değil bunlar rica ederim! Biz ne yapıyoruz efendim? Ahvalimizi musiki ile dile getirmeye çalışıyoruz burada! Türk musikisindeki makamların anlamını ve insan ruhundaki etkisini bilmeden… Sevgili izleyiciler programımızın ikinci bölümüne geçiyoruz. Birinci bölümde çocukların çiçek olduğu hemfikrinden yola çıkarak, ikinci bölümde konuklarımıza şu soruyu yöneltiyorum: “Madem çocuklar çiçekse, saksıda mı yetiştirilecek, yoksa kaldırımlara mı ekilecek?” İlk olarak Park ve Bahçeler Müdürlüğünden Sayın…
Yazar: Muhammet Akyıldız
Not: Yazı beş bölümden oluşmaktadır, diğer bölümler devamen yayınlanacaktır.
Düşünbil Portal’da yayımlanan, Düşünbil yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır.