Paylaş

Taşınabilir sanat (İngilizcede portable veya mobiliary art, Fransızcada art mobilier), tipik olarak Avrupa Üst Paleolitik Dönemi’nde (40.000-20.000 yıl önce) oyulmuş, taşınabilir veya yeri değiştirilebilir kişisel nesneleri anlatmak için kullanılan bir tabirdir. Ancak taşınabilir sanatın en eski örneği aslında Afrika’dandır ve Avrupa’daki herhangi bir bulgudan neredeyse 100.000 yıl daha yaşlıdır. Dahası bu antik sanatın, Avrupa’nın ötesinde, dünyanın her yerinde bulunduğunu söyleyebiliriz: toplanan veriler ışığında kategori genişletilmek zorunda kaldı. 

Paleolitik Sanatın Kategorileri

Geleneksel olarak Üst Paleolitik Dönem sanatı iki geniş kategoriye ayrılır: ilki LascauxChauvet, ve Nawarla Gabarnmang‘daki resimleri de içeren parietal sanat veya diğer adıyla mağara sanatı; ikincisi ise ünlü Venüs figürinleri gibi seyyar sanat eserlerini içeren taşınabilir sanat.

Taşınabilir sanat; taştan, kemikten veya boynuzdan oyulmuş nesnelerden oluşur ve geniş bir biçim çeşitliliği ile karşımıza çıkar. Herkesçe bilinen Venüs figürinleri ve hayvan kemiğinin oyulmasıyla yapılan araçlar gibi üç boyutlu küçük yontulmuş nesneler, iki boyutlu rölyef oymaları ile levhalar taşınabilir sanatın çeşitli örneklerdir.

Figüratif ve Figüratif Olmayan

Bugün taşınabilir sanatın iki sınıfı kabul edilmektedir: figüratif ve figüratif olmayan. Figüratif taşınabilir sanat; üç boyutlu, insan ve hayvan heykellerini ayrıca taş, fildişi, kemik, ren geyiği boynuzu gibi çeşitli zeminlere oyulmuş, kazınmış veya boyanmış figürleri içerir. Figüratif olmayan sanat ise oyulmuş, kazınmış, çekiçlenmiş veya boyanmış soyut çizimlerden oluşur ve bu çizimler ızgara desenleri, paralel çizgiler, noktalar, zikzaklı çizgiler veya filigran deseni şeklinde karşımıza çıkabilir.

Taşınabilir sanat objeleri oyuk açma, çekiçleme, kazıma, oyma, cilalama, boyama ve renklendirme gibi pek çok farklı yöntem kullanılarak yapılmış olabilir. Bu antik sanat biçimlerinin kanıtları, hemen göze çarpmayıp zor algılanabilir. Ayrıca bu sanat kategorisinin, Avrupa sınırlarının çok ötesine kadar genişletilmesinin bir nedeni de optik ve taramalı elektron mikroskopun hayatımıza girmesinin ardından pek çok yeni sanat örneğinin keşfedilebilmiş olmasıdır.

Heidenheim yakınlarındaki Vogelherd Mağarası’ndan çıkarılan aslan heykeli. Walter Geiersperger / Getty Images

En Eski Taşınabilir Sanat Eseri

Günümüze ulaşan en eski taşınabilir sanat eseri, Güney Afrika’daki Pinnacle Point Mağarası’nda keşfedildi. Yapılış tarihi 134.000 yıl önceye dayanan bu eser, bir parça çentikli aşıboyasından oluşuyor. Üzerine işleme yapılmış tasarımlara sahip diğer aşıboyası parçalarına örnek olarak Klasies Irmağı Mağarası 1 [1]’den 100.000 yıllık bir parça ile Blombos Mağarası’nda açığa çıkarılan ve en eskisi 100.000 ila 72.000 yıllık, işlemeli 17 parça aşıboyası gösterilebilir. Bu bulgulardan önce ise Afrika’nın güneyindeki Diepkloof Kaya Sığınağı’nda, Güney Afrika’daki Klipdirft Sığınağı’nda ve Namibya’daki Apollo 11 Mağarası’nda 85 ila 52.000 yıl önce deve kuşu yumurtası kabuğunun işlenmiş taşınabilir sanat eserleri için bir malzeme olarak kullanıldığı biliniyordu.

Figüratif taşınabilir sanatın Güney Afrika’daki en eski örnekleri ise yaklaşık 30.000 yıl önce yapılmış 7 taşınabilir taş (kiltaşı) levhanın kurtarıldığı Apollo 11 Mağarası’ndandır. Bu levhalar gergedan, zebra, insan ve muhtemelen insan-hayvan karışımı canlıların (therianthrope da denir) çizimlerini içermektedir. Bu imgeler kırmızı aşıboyası, kömür, beyaz kil, siyah manganez, beyaz devekuşu yumurtası kabuğu, kantaşı ve alçıtaşı gibi çeşitli maddelerden elde edilen kahverengi, beyaz, siyah ve kırmızı pigmentlerle boyanmıştır.

Avrasya’nın En Eskisi

Avrasya bölgesindeki en eski figürinler ise tarihi 35.000-30.000 yıl önceye uzanan Orinyasiyen Dönemi’ne ait Svabya Alplerindeki Lone ve Ach Vadilerinde bulunan fildişi figürinlerdir. Vogelherd Mağarası’ndaki kazılarda, çeşitli hayvanların birtakım fildişi figürinlerinin ortaya çıkarılmasının yanı sıra Geissenklösterle Mağarası’nda 40’tan fazla fildişi parçası bulunuyordu. Fildişi figürinlerin Orta Avrasya ile Sibirya’ya kadar uzanan Üst Paleolitik’te yaygın olduğunu söylemek hiç de yanlış olmayacaktır.

Arkeologlar tarafından kabul edilen en eski taşınabilir sanat objesi Neschers boynuzuydu. Bu 12.500 yıllık ren geyiği boynuzunun yüzeyinde, sol profiline oyulmuş, stilize hâlde kısmi bir at figürü bulunuyordu. Bu nesne esasında Fransa’nın Auvergne bölgesindeki bir açık-hava Magdalen yerleşimi olan Neschers’de bulunmuştu ve yakın zamanda British Museum koleksiyonlarında keşfedildi. Bu sanat objesinin 1830 ile 1848 yılları arasında bölgede yapılan arkeolojik kazılar esnasında çıkarılan materyallerin bir parçası olduğu muhtemel görünüyor.

Neden Taşınabilir Sanat?

Antik dönemde yaşamış atalarımızın taşınabilir sanat eserlerini neden bu kadar uzun süre önce yaptıklarını bilmiyoruz ve muhtemelen bilemeyeceğiz. Ancak üzerinde fikir yürütmesi son derece ilginç pek çok olasılık olduğunu da göz ardı edemeyiz.

Yirminci yüzyılın ortalarında, arkeologlar ve sanat tarihçileri taşınabilir sanatı bariz bir biçimde Şamanizm ile ilişkilendirdiler. Akademisyenler, taşınabilir sanat eserlerinin tarihi ve modern gruplardaki kullanımını karşılaştırdıktan sonra taşınabilir sanat eserlerinin -ve özellikle figürlü heykellerin- genellikle folklor ve dini ritüellerle ilişkili olduğuna kanaat getirdiler. Etnografik bir terminoloji ile taşınabilir sanat nesneleri, birer “tılsım” veya “totem” olarak nitelenebilirdi. Hatta “kaya sanatı” gibi terimler bile kısa bir süreliğine literatürden çıkarılmıştı çünkü bu terimler nesnelere atfedilen ruhani bileşeni ikinci plana itiyordu.

1990’lı yılların sonlarında başlayan bir dizi hayranlık uyandırıcı çalışmanın sonucunda David Lewis-Williams antik sanat ile Şamanizm arasındaki açık bağlantıyı kurdu. Bu bağlantıyı kaya sanatındaki soyut unsurların, değişen bilinç hâlleri sırasında insanların imgelemindeki görüntülere benzer olduğunu öne sürerek temellendirdi.

Diğer Yorumlamalar

Her ne kadar bazı taşınabilir sanat objeleri ruhani bir unsur ile açıkça ilişkilendirilebilse de pek çok farklı ihtimal, arkeologlar ve sanat tarihçileri tarafından ileri sürüldü. Örneğin, kişisel süslenmede kullanılan objeler; çocuklar için oyuncaklar; öğretme araçları; kişisel, etnik, sosyal veya kültürel kimliği ifade etmek için kullanılan nesneler pekâlâ taşınabilir sanat eserleri olabilirdi.

Kültürel kalıplar ile bölgesel benzerlikleri inceleme girişimlerine bir örnek verebiliriz. Rivero ve Sauvet, Kuzey İspanya ve Güney Fransa’daki Magdalen döneminden kalma kemik, boynuz ve taştan yapılmış taşınabilir sanat eserlerindeki at temsillerini geniş bir örneklem seti üzerinden inceledi. Araştırmaları çift yele ve belirgin üst boyun kısmı tasviri gibi bölgesel gruplara özgü görünen, zaman ve mekânda devamlılığı olan birtakım kültürel özellikleri ortaya çıkardı.

Yakın Zamandaki Çalışmalar

Diğer yakın dönem çalışmalar arasında, Danae Fiore’nin günümüzden 6.400 ila 6.100 yıl öncesine tarihlendirilen üç dönem boyunca Tierra Del Fuego’da kemik zıpkın başlarında kullanılan süslemelerin ve diğer eserlerin oranlarını incelediği çalışması göze çarpıyor. Fiore, deniz memelilerinin (yüzgeçayaklılar) insanlar için önemli bir av olduğu dönemlerde zıpkın başlarının süslemelerinin arttığını ancak diğer bazı kaynakların (kuş, balık, vahşi lama) tüketimi arttığında bu süslemelerin azaldığını keşfetti. Bu süreçteki zıpkın tasarımlarının son derece çeşitli olması üzerine Fiore’nin iddası, onların ya özgür bir kültürel bağlam vasıtasıyla yaratıldıkları ya da bireysel dışavurumun toplumsal gerekliliğinden beslendikleriydi.

Lemke ve meslektaşları ise Texas’taki Gault arkeolojik alanının Erken-Clovis arkaik katmanlarında, günümüzden 13.000 ila 9.000 yıl öncesine tarihlenen 100’den fazla oyulmuş taş olduğunu rapor ettiler. Dahası, bunlar Kuzey Amerika’da güvenilir bir bağlamda elde edilen en eski sanat objeleri arasındadır. Bu figüratif olmayan süslemeler kireçtaşı tabletler, çört pulcuklar veya yuvarlak kaya parçaları üzerine kazınmış geometrik olarak paralel ve dikey çizgileri içermektedir.

Dipnot:

[1] Klasies Irmağı Mağaraları’nın ana bölgesi, 1. ve 2. Mağaralar ile 1A ve 1B Mağaralarının korunan çıkıntılarından oluşur. Ayrıca alandan elimize ulaşan buluntuların çoğu Mağara 1 ve 1A’dan gelmiştir.

©® Düşünbil (2023)

Yazar: K. Kris Hirst
Çeviren: Barışcan Uyanık
Çeviri Editörü: Selin Melikler
Kaynak: thoughtco.com


Paylaş

Düşünbil Portal

Düşünbil Portal, bilim, felsefe ve psikanaliz alanlarında yazılı ve görsel içerikli makale, deneme ve çeviri yayınlayan çok içerikli bir portaldır. Genel okur-yazar kitlenin bilinçlenmesini ve farkındalık kazanmasını amaçlamaktayız. “Düşünen her insan gençtir” vizyonu ile her genç insana hitap etmeyi amaçlayan Düşünbil Portal, dergi ve etkinliklerle bu amacını geliştirmektedir.

https://www.dusunbil.com